USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

?Haramiler Kervana Saldırdı?

?Haramiler Kervana Saldırdı?

?Haramiler Kervana Saldırdı?
29-12-2013 22:48
Google News


Bunu Gezi’de gördük, bunu şimdi görüyoruz. Kanal İstanbul, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. Havalimanı, hızlı tren, Marmaray, bölünmüş yollar, oto yollar, ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmaz unsuru. Bunu önlemek için haramiler kervana saldırdı. Türkiye ekonomisine darbe vurdu’ dedi.

ERSAN ARSLAN

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’yi sarsan yolsuzluk operasyonu ve yaşanan gelişmelerin, iktidarı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldığını belirterek; ‘Gaye, Türkiye’yi son 200 yıldır en güçlü dönemine getiren liderini, genel başkanımızı devre dışı bırakmak. Çünkü o lider Gazze’nin tek destekçisi, O lider, Mısırdaki darbeye ‘darbe’ diyen tek lider. O lider İsrail’i özür dilemek zorunda bırakan tek lider. Suriye konusunda herkesin çıkarı olurken, insan hak ve onurunu düşünen, 7 düvelden farklı bir konum alan tek lider. BM’yi eleştiren ve 2. Dünya savaşı sonrasında oluşan düzenin bugünün sorunlarına cevap vermediğini dile getiren tek lider. Sayın başbakan bölgesel, küresel hesapların da, sistemin de çarklarını zorlamaktadır. Kendisinden isteneni değil, ülkesinin menfaatini her şeyin üstünde tutarak, ülkesinin istediğini yapmaktadır’ dedi.

AK Parti’de 2013 yılının son, yeni il teşkilatı yönetiminin ise ilk İl Danışma Meclisi Toplantısı yapıldı. Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı’na Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, AK Parti Sivas Milletvekilleri Ali Turan ve Hilmi Bilgin, AK Parti Sivas Belediye Başkan Adayı Sami Aydın, AK Parti İl Başkanı Av. Yusuf Ziya Şahin teşkilat başkanları ve partililer katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından başlayan programda AK Parti İl Başkanı Av. Ziya Şahin, AK Parti Sivas Belediye Başkan Adayı Mimar Sami Aydın ve AK Parti Sivas Milletvekilleri Hilmi Bilgin ve Ali Turan birer konuşma yaparak ülke gündemi ve yaklaşan yerel seçimlerle ilgili değerlendirmede bulundu.

‘TÜRKİYE BİR DÖNÜŞÜMDEN GEÇİYOR’

Selamlama konuşmalarının ardından konuşan Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’nin içinde bulunduğu durum ve yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Türkiye’nin demokrasi ve ekonomik anlamda bir dönüşümden geçtiğini belirten Bakan Yılmaz, ‘Türkiye bir değişim ve dönüşümden geçiyor. Hem demokrasi alanında, hem ekonomik alanda. Demokrasideki dönüşümün en güzel örneğini bu hafta 24 Aralık’ta Köşk’te yaşadık. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri diye bir ödül töreni düzenlendi. Bu ödüllerden bir tanesi Ahmet Kaya’ya, bir tanesi İskender Pala’ya verildi, bir tanesi Fuat Sezgin’e, bir tanesi Daron Acemoğlu’na, bir diğeri Prof. Dr. Bekir Karlığa’ya verildi. Kurumsal olarak da Tarihi Kentler Birliği’ne verildi. Herhalde Türkiye demokrasisindeki değişim ve dönüşümü bu ödül töreninden daha iyi hiçbir şey gösteremez. Niye gösteremez? Gerçek kişi olarak 5 kişiye ödül veriliyor, bu ödül verilenlerde 3’ü devletin merkezinde yer alanlar gibi düşünmedikleri için dışlanmış, ötekileştirilmiş, mağdur edilmiş insanlar.

Türkiye hep mağdur edilen kitlelerin dışında şimdi hiçbir ayrı gayrı olmadan. Ahmet Kaya’da, İskender Pala’da, biri sağdansa biri soldandır. Biri Fuat Sezgin, Bitlis doğumludur. Nereden olursa olsun bu ülkenin değeri olana diyoruz ki, bu ülkenin esas sahibi sensin. Millet sensin, milleti sen temsil edersin. Devletin merkezinde yer aldığını düşünenler sana hizmet etmekle yükümlü. İşte Türkiye’deki demokrasinin geldiği noktayı en güzel bu ödül töreni gösterdi’ şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yaşadığı bu dönüşümün kendiliğinden olmadığını AK Parti’nin görevi devraldığı 2002 yılından bugüne yaptığı çalışmaların ülkeyi bu noktaya getirdiğini belirten Bakan Yılmaz, darbe ve engelleme girişimleri ile geçen sürekçe hiçbir şeyin kolaylıkla olmadığını belirtti. 

Bakan Yılmaz, ‘Bunlar, kendiliğinden olmadı. Bir parti kuruyorsunuz, 2002 yılında seçime giriyorsunuz, 2003’te hemen darbelerle karşılaşıyorsunuz. Sürüsü ile plan üstüne plan… 2007’de seçimden çıkıyorsunuz daha yeni, yüzde 46-47 oy almışsınız, hemen kapatma davaları açılıyor. Hiçbir şey kolaylıkla olmadı. Şimdiki durumumuzu da biliyorsunuz. Dolayısıyla ben Türkiye demokrasisini bu noktaya getirenlere, başta Başbakanımız olmak üzere, tüm ekibine teşekkür ediyorum’ dedi.

‘HARAMİLER KERVANA SALDIRDI’

Türkiye’nin yaşadığı gelişim ve dönüşümün iç ve dış odakları rahatsız ettiğini ve bu istikrarı önlemek için harekete geçirdiğini belirten Bakan Yılmaz, ‘Türkiye kervanı doğru yolda hızla ilerlerken, haramiler kervana saldırdı’ dedi.

2002-2012 yıllarındaki ekonomik gelişmelerden bahsederek, bugüne kadar yaşananlar ve son günlerde yaşanan olaylara gelen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

‘Hem yoksullukla, hem yolsuzlukla hem de yasaklarla AK Parti mücadele ediyor. Gelir dağılımını düzelttik düzeltiyoruz. Bir toplumu 5 gruba ayırsak, en fakirinden en zengine diye. En alt gelir grubunu alanlardan yüzde 20, 2002’de milli gelirden aldığı pay, yüzde 5,3 iken, 2012 yılında yüzde 6,5’a çıktı. Yani daha kötüye gitmedi, daha iyiye gitti. O beş grubun en zengin üst gelir grubunda olan 2002 yılında milli gelirin yüzde 50,1’ini alıyordu. 2012’de milli gelirden aldığı pay yüzde 45’e düştü. Yani geriledi. Zenginden alındı, fakire verildi. Onun için diyoruz ki gelir dağılımı düzeliyor. Yeter mi, yetmez… Daha 2023 hedefimiz var. Allah nasip ederse daha da düzelteceğiz.

Yine fakirlik azalıyor. Tabi OECD’nin yoksulluk sınırları var. 2002’de her yüz kişiden üç kişinin milli geliri 3 doların altındaydı. Şimdi, 3 doların altında hiç kimse yok. Kişi başına günlük gelir 4,3 doların altı. Yani her 3 kişiden birisi 2002’de yoksulluk sınırında. Günlük geliri 4,3 doların altında. Şimdi 2,27… Bunun bir başka ifadesi bin kişiden 303 kişi yoksul sayılırken, 2012 yılında bu oran bin kişide 28’e düştü.  Allah nasip ederse bir süreç içerisinde bunu da sıfırlamayı düşünüyoruz.

2002’de ortalama memur maaşı 577 liraydı. 2013 Temmuz’unda ortalama memur maaşı 2 bin 36 lira. Net asgari ücret, 2002 Aralık ayında 184 liraydı, 2013 Temmuz’unda 803 lira. Özürlü aylığı 2002’de 24 liraydı. 2013 Temmuz’unda 373 lira. Artış yüzde 488… Yaşı 65 yaşın üzerinde olan ve muhtaç olan kimselere ödenen aylıkta 2002 yılında 24-25 lira para verilirdi. Şimdi ne veriliyor. 125 lira…

Muhtar maaşları 2002’de 97 lira verilirdi, şimdi 456 lira veriliyor. 2002 yılında öğrenim kredisi 45 lirayken 2013 Temmuz’unda öğrenim kredisi 280 liraya çıktı.

Yönetimde hedef toplumların ihtiyacını karşılamaktır. İş, adalet, özgürlük, ekonomi önemlidir. Türkiye ekonominin önemini kavradı. Eğer ekonomik yönden güçlü olmazsanız tam bağımsız da olamazsınız. 200 seneden beri Türkiye, en güçlü ekonomik dönemini yaşıyor. Dünya üzerinde hiçbir zaman da Türkiye bugünkü kadar bir itibara mazhar olmamıştır.

Merkez Bankası’nın bizden önceki dönemde kasasında 27,5 milyar dolar varken şimdi rezerv 136 milyon dolar. Yolsuzluk olan bir ülkede, bu kadar artış olur mu?

IMF’ye borcumuz vardı. Biz alıp harcamadık, başkaları aldılar harcadılar, har vurup harman savurdular. 23,5 milyar dolardı. Yine bizim dönemimizde biz, başkalarının har vurup harman savurduğu, borcunu ödedik. IMF borcunu ödediğimiz gibi, borç verme kapasitesine eriştik.

Tabi Türkiye kervanı, doğru yolda hedefine doğru ilerlerken, işlerin iyi gitmesinden, ekonominin büyümesinden ve sosyal barıştan rahatsız olan bir takım iç ve dış odakların tuzakları da işlemeye başladı. Bunu Gezi’de gördük, bunu şimdi görüyoruz. Kendi kendini sömürgeleştiren bir aydın zümresinin olduğu bu memlekette bulunmak gerçekten zor.

Ulusalcı ve milli kisveye bürünüp, yerli ekonomi denildiğinde montaj sanayi, ticaret denildiğinde distribütörlük zannedenleri, tekrar Türkiye’nin yönetiminde görmeyi hayal edenleri, destek verenleri görmek ne acı.

Türkiye yeni bir İstiklal mücadelesi veriyor. Tam bağımsız Türkiye için. Türkiye, siyasal bağımsızlığını pekiştirebilmek için ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmaz olduğunu fark etti. Bu bilinçle küresel ölçekli bir finans aktörü olarak Halk Bankası’nı inşa etti. Bu bilinçle küresel ölçekte bir aktör olarak Türk Hava Yollarını geliştiriyoruz, Avrupa’nın en büyük havaalanını inşa etmek için harekete geçiyoruz, savunma sanayinde kendi kendimize yeterli olmayı amaç edindik. Kendi tankımızı, helikopterimizi, insansız hava aracımızı, milli gemimizi ve her türlü zırhlı aracımızı üretiyoruz. Bu bilinçle TİKA ve Yunus Emre Enstitüleri ile uzak ve yakın coğrafyada kendi kültür coğrafyamızı yeniden inşa ediyoruz ve tarih bilincimizi canlandırıyoruz.

Bu bilinçle enerji bağımlılığımızı azaltmak ve ortadan kaldırmak için nükleer santral inşa ediyoruz ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile de petrol sözleşmeleri imzalıyoruz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olup biteni tanımlarken ‘İstiklal mücadelesi’ diyor.

Kanal İstanbul, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 3. Havalimanı, hızlı tren, Marmaray, bölünmüş yollar, oto yollar, ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmaz unsuru. Bunu önlemek için haramiler kervana saldırdı. Türkiye ekonomisine darbe vurdu. Ekonomik bağımsızlığı elde etmek için her alanda kendine yeterli bir Türkiye, yürüyüşünü başlatan Türkiye’nin yolunu kesmek için yeminli işbirlikçileri ile Türkiye’yi hala müstemleke gibi görmek isteyenler el ele, Türkiye kervanının önünde. Olup biten budur, diğerlerinin hepsi teferruattır. Ekonomiye zarar veren her adım, Türkiye kervanının önüne dikilen haramilerin adımıdır. Savaşlarda bile önce ekonomiye zarar verilir. Türkiye’de son 7 ayda yapılmak istenen budur. Tabi biz bu oyunu boşa çıkarabilir, etkisiz kılabiliriz. Bunu yapabilmemizin şartı da birlik beraberliği güçlendirmemiz lazım.’

‘SİLAH TÜRKİYE’YE YÖNELTİLDİ’

Bu yaşanan süreçte çok dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Bakan Yılmaz, yaşanan süreçte izlenen usul ve yöntemleri eleştiren Bakan Yılmaz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın beyanları üzerinden, söz konusu soruşturmayı yürüten savcıyı hedef aldı.

Yılmaz; ‘Birlik ve beraberliğe darbe vuracak her eylem ve söylemden biz uzak durmalıyız. Fitne zamanı, koşan yürüsün, yürüyen dursun, duran çöksün, çöken otursun. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanan birisi elbette ki yolsuzluğa karşı çıkar. Yolsuzluk topluma karşı ağır bir suçtur. Yolsuzluk şüphelisinin adil ve etkili bir şekilde yargılanması gerekir. Bizler için bunun dışında başka bir seçenek de yoktur.  Ancak olay bu da değildir.

Birbiri ile bağlantısı olmayan 3 ayrı dosya, parça tesiri daha büyük olsun diye bir araya getirildi. Seçim öncesi zamanlama ayarı ile patlatıldı. Bu da bize bu dosyası olma boyutunun ötesine geçtiğini gösterdi. Burada silah Türkiye’ye yönetildi, ancak silahın ucuna bir susturucu takıldı. Milletin yolsuzluk konusundaki hassasiyeti bilindiğinden dikkatler susturucuya çevrildi. Ama resmin tamamını görmek için hem silaha bakmak lazım. Hem silahı kimin tuttuğuna, hem de silahın nereye çevrildiğine bakmak lazım.

Dosyalardan bir tanesi 2 ay önce tekemmül etmiş ve bekletilmiş. Bir diğeri ise 14 aydır devam ediyor. Hata ile suç arasında ince bir yorum farkı vardır. Bu sistem hatalardan suç üretme konusunda da uzmandır. Bugünde 2 yıl 24 saat izlenen herkesten çarpıcı bir suç hikâyesi mutlaka üretilir. Her gün 24 saat sizin konuştuğunuz dinlenirse, mutlaka önden arkadan bir şeyler kesip çıkartırsanız, ‘bak bunu dedi’ derler, hiç şüpheniz olmasın.

Bu olaylar döneminde, gazetede de beyanı çıktı, Türk vatandaşlığına geçmiş, soruşturmada adı geçen iş adamlarından birinin bayanı şu, ‘son yıllarda Türkiye’nin kalkınması için Körfez sermayesini buraya taşıdık. Çok çaba gösterdik. Bu soruşturma Türkiye’ye döviz girişini engellemeye çalışan birileri tarafından mı yapılıyor. Şuanda bile Körfez sermayesi, Türkiye’ye gitmekten çekiniyor, endişeli. Türkiye cazibesini kaybetmeye başladı. Döviz akışı kesilmeye başladı. Türk ekonomisine yönelik, önemli bir operasyon yapılıyor’

Yine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diyor ki, ‘bırakın faksla telefonla bilgi vermeyi 2 yıldır hiçbir bilgi vermeden yapılan soruşturmalar var’ bunu başsavcı söylüyor.

Aziz kardeşlerim, bütün savcılar başsavcıya niyabetten dosyaya bakarlar. Hiçbir savcının kendi dosyası yoktur. Savcı havale eder, onun adına savcılar işlem yapar. Kayıtlardan başka isimler girilmiş, ya da hiç girilmemiş. Yani bir savcı, isterse yırtar, yok eder. İstediği zaman işleme koyar. Bilen gören yok. Devlette böyle ciddiyetsizlik olur mu? Medyanın gücü ile savcı çalışır mı? Soruşturma ortada yapılabilir mi? Bir savcı başsavcı veya vekili ile konuşup ‘yarın bilgi vereceğim’ deyip ertesi gün bilgileri gizlice basına sızdırır mı? Bunun amacı ne? Bunu söyleyen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’ ifadelerini kullandı.

‘BAŞBAKANIMIZ

KÜRESEL SİSTEMİN DE

ÇARKINI ZORLAMAKTADIR’

Bakan Yılmaz, tüm bu yaşananların hedefinde AK Parti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olduğunu belirterek, zulme karşı duran, İsrail’i özür dilemek zorunda bırakan Başbakan Erdoğan’ın küresel sistemin çarklarını zorladığını belirterek, ‘Gaye başbakanımızı devre dışı bırakmak’ dedi.

Bakan Yılmaz, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

‘Soruşturma gizliyken dosya içinde bütün belgeler yandaş medyaya sızdırıldı. Dosya içindeki belgeler gazetelerde sayfa sayfa yayınlandı. Peki, gaye ne? Gaye, AK Parti’nin iktidardan uzaklaştırılması ve Türkiye’yi son 200 yıldır en güçlü dönemine getiren liderini, genel başkanımızı devre dışı bırakmak. Çünkü o lider Gazze’nin tek destekçisi, O lider, Mısırdaki darbeye ‘darbe’ diyen tek lider. O lider İsrail’i özür dilemek zorunda bırakan tek lider. Suriye konusunda herkesin çıkarı olurken, insan hak ve onurunu düşünen, 7 düvelden farklı bir konum alan tek lider. BM’yi eleştiren ve 2. Dünya savaşı sonrasında oluşan düzenin bugünün sorunlarına cevap vermediğini dile getiren tek lider. Sayın başbakan bölgesel, küresel hesapların da, sistemin de çarklarını zorlamaktadır. Kendisinden isteneni değil, ülkesinin menfaatini her şeyin üstünde tutarak, ülkesinin istediğini yapmaktadır.

Her zaman söylediği şu, ‘ülkem kazanacaksa ben kaybetmeye hazırım.’ Bunun için ‘ya istiklal, ya izmihlal’ demekte, bunun için ya ‘millet ya zillet’ demekte. Ya özgürce, lider ülkenin onurlu vatandaşları olarak yaşayacağız ya da çağdaş manda düzenine ses çıkarmadan bu zillete rıza gösterip buna da bağımsız Türkiye diyerek kendimizi aldatacağız.’

Bakan Yılmaz’ın konuşmasının ardından, Aralık Ayı İl Danışma Meclisi Toplantısı’na geçildi. Toplantının bu bölümü basına kapalı olarak gerçekleştirildi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
23.04.2024
PUAN DURUMU TÜMÜ
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
CİLALI TAŞ!