PERVİN ERGİN VE FATMA KARAKUZU´NUN RÖPORTAJI
?Bir daha dünyaya gelsem yine Sami Aydın ile evlenirdim? diyen Aydın; yaptığı projeler konusunda başkanı en çok kendisinin eleştirdiğini söyledi. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle alakalı olarak ise ?Bu hain darbe girişimi sadece bir örgütün yapabileceği bir olay değil, bu olayın arkasında Türkiye´yi ele geçirme planları yapan ABD var? tespitinde bulundu. Bir yönetici eşi olmanın zorluklarından bahseden Aydın; ?Ben bu zorlukları hem bir imtihan, hem de Allah´ın bir lütuf olarak görüyorum? şeklinde konuştu.
?BENİM HEDEFİM TIP OKUMAKTI?
-Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Sivas´ta doğdum. İlk, orta ve liseyi burada okudum. Sivas İmam Hatip Lisesi´nden mezun oldum. Aslında benim gerçek hedefim tıp üzerine tahsil görmekti. Hatta lisedeyken başarılı bir öğrenci olup derece yapmışlığım da vardır. Küçük yaşta evlendiğim için, açık öğretimden halkla ilişkiler bölümünü bitirdim. Üç çocuk annesiyim. Büyük oğlum şu an yanımda, İnşallah yakında düğünü olacak. Ortanca oğlum endüstri mühendisliği bölümünde son sınıf öğrencisi, onun küçüğü ise uluslararası finans bölümünde okuyor. Üniversite eğitimleri dolayısıyla İstanbul´da yaşıyorlar. Bu yüzden Ara sıra İstanbul´a gidip geliyorum.
?ÇOCUKLAR BU DURUMU KABUL ETMİŞ DEĞİLLER?
Eşim yoğun bir iş temposunda çalıştığı için çocuklarıma, hem anne hem baba olmanın yanı sıra bir de her yere yetişme gayreti içerisine giriyorum. Biraz da ergenlik dönemine denk geldiği için, büyük oğlum, babasının siyasetçi olmasını pek de kabul edemiyor. Eşim siyasete ilk kurucu il başkanı olarak başladığı zaman en küçük oğlum 4 yaşındaydı. Bu yüzden diğerleri ona göre küçük oldukları için bu durumu daha sindirmiş vaziyetteler. Babalarının yükünü paylaşma konusunda bana çok fazla iş düşüyor. Bu nedenle bu süreç benim için çok zor geçiyor.
?KEŞKE NORMAL BİR HAYATIMIZ OLSAYDI?
Çocuklarımız; şimdi babalarının siyasette olmasından ve kendilerine vakit ayıramamasından şikâyet etseler de, ileride babalarının tarih yazan bir cumhurbaşkanının ve genel başkanın yanında yer almasının önemini daha iyi anlayacaklar ve babalarıyla gurur duyacaklar. Çünkü 1960 yılında yapılan darbeye yarım asır sonra baktığımızda, bilmediğimiz birçok mühim olayın olduğunu görüyoruz. Ama inanın ki bu 100 yılın tarihi daha önemli. Bunlar ileride yazıldığı zaman babalarını daha iyi anlayacaklar. Tabi şöyle bir şey var, çocuk için baba figürü çok önemli. Bu tür sıkıntıların temelinde çocukların babasıyla çok zaman geçirmemesinin etkisi var. Üçü de erkek olduğu için mutluluklarıyla, hüzünleriyle, her şeyleriyle ben ilgileniyorum. En azından sıkıntılarımı paylaşacağım kız evladım olsaydı yüküm biraz daha hafiflerdi. Bu da benim imtihanım diye düşünüyorum.
-Sık sık sosyal projelere katıldığınızı görüyoruz. Bu projelere ne gibi katkınız oluyor?
Benim de onursal başkanlığını yürüttüğüm, belediyeye bağlı Etkin Anadolu Kadınları adında bir derneğimiz var. Artık işi biraz daha profesyonelleştirdim. Sami Bey´in ilk seçildiği zamanlardaki gibi değilim. Bu geçen süre zarfında, insanları tanıdıkça hayata daha farklı açıdan bakıyoruz. Derneğimizin sağladığı imkânlar dâhilinde daha çok ev ziyaretleri yapıyoruz. En çok asgari ücretle geçinen ailelerimizin evlerine gidiyoruz. ?Hoş geldin Minik Hemşerim Projesi´ kapsamında yaptığımız bu ziyaretlerde Bebeğe hediyelerini götürürken, öte yandan da ailenin başka ihtiyaçlarını öğrenme fırsatı buluyoruz. Bu kapsamda ailenin üniversite öğrencilerinden tutun da anaokulu öğrencilerine kadar yol, yiyecek ve giyecek masraflarını karşılıyoruz.
?BİR DAHA DÜNYAYA GELSEM YİNE SAMİ AYDIN´LA EVLENİRDİM?
-Biraz özel olacak ama şunu sormak istiyorum. Sami Bey nasıl bir eş, nasıl bir babadır?
Belki birbirimize çok alıştığımızdan kaynaklanan bir şey olacak ki, Sami Bey´i kelimelerle ifade edemiyorum. Şöyle bir düşünüyorum; belediye başkanı olduğundan değil de, güzel bir kişiliğe sahip olduğu için bir daha dünyaya gelsem tekrar Sami Bey´le evlenmek isterdim.
?BİZİM BİR TANIŞMA HİKÂYEMİZ YOK?
Eşimin dayısının kızı olduğum için anlatabileceğim bir tanışma hikâyemiz yoktur. Aile efradının uygun görmesi ve bizim de isteğimiz doğrultusunda gelişen bir şeydi. Ben liseye gidiyorken Sami Bey de üniversiteye başlamıştı. Bu esnada söz kesildi ve her ikimiz de okullarımızı bitirdikten sonra evlendik. Sami Bey iyi bir baba ve aile reisidir. Oldukça disiplinli bir insandır, bütün aile fertleri onun kurallarına ayak uydurur ve ona göre hareket eder.
?İYİ BİR EVLİLİĞİMZ VAR?
-Sami Bey size ve çocuklarınıza vakit ayırabiliyor mu?
Psikologların söylediği bir şey vardır ya, eşiniz size 5 dakika da olsa özel vakit ayırıyorsa, az da olsa sizi mutlu ediyorsa bu bile yeterlidir. Sami Bey akşam kaçta gelirse gelsin, o günün haberlerini dinleriz, sohbetini yaparız. Gerçekten iyi oturmuş bir evliliğimiz var. Ailecek hafta sonu bir araya gelip kahvaltı yaparız. Çocuklarım İstanbul´da okuduğu için bazı şeyleri birlikte yapma fırsatımız pek olmuyor. Ama bir araya geldiğimizde, bu zamanı çok iyi değerlendiriyoruz.
-Neden çocuklarınızın İstanbul´da okumasını tercih ettiniz?
İstanbul´da okumalarını tercih etmemin sebebi siyasetçi çocuğu olmaları ve babalarının hakkında kötü şeyler duymalarıdır. Bu durum onları çok üzüyor. Hatta bir keresinde en küçük oğlum eve geldi, ?Anne servis şoförü babam hakkında olumsuz konuşuyor? dedi. Yok yollar şöyle kötü, yok kaldırımlar böyle bozuk şeklinde. Bir gün büyük oğlum dedi ki; ?Anne biz babamın yüzünden çok eziliyoruz.? En küçük oğlum buna istinaden;? Sen ne yaşadın ki ağabey, ben servis şoföründen babam hakkında bir sürü hakaretler işittim.? Yani çocukların imtihanı da çok ağır, ama hayat zaten bir imtihan değil midir? Ben bunu bir imtihan olarak değil Allah´ın bir lütfu olarak görüyorum. Çünkü ben belediye başkanının eşi olmasaydım, bu kadar ihtiyacı olan aileye nasıl ulaşabilirdim. Ama şu da var ki, bazı insanlar, bunlar akraba olur, başka kimseler olur hep bir hasetlik peşindeler ve dedikodu üretmekle meşguller. Bazen sevdiğimiz insanları kıskandığımız zaman arkasından konuştuğumuz da oluyor. Aslında onların bu konuda suçu yok. İşte dedikodu tam da bundan kaynaklanmakta. Bu durum ilk başlarda beni çok yıpratıyordu. Artık kimseye kulak asmayarak, dini inancımla bunun üstesinden geliyorum. Çok şükür hiçbir şekilde doktor yardımı da almıyorum. Bu tür dedikoduları duymamak için sosyal medya da kullanmıyorum.
?EŞİMİ EN ÇOK BEN ELEŞTİRİRİM?
-Eşinizin yaptığı projeleri eleştirdiğiniz oluyor mu?
Eşimi bu konuda en çok ben eleştiriyorum. Mesela ben gideceğim yere kendi aracımla giderim. Sadece ev ziyaretlerine gideceksem makam aracını kullanırım. Çünkü geçtiğim yerlerde eğer yol bozuksa, çöp varsa hemen Sami Bey´i ya da ilgili birimi arıyorum. Bu da farklı bir bakış açısı oluyor tabi. Yani eşimin yanında çalışan hiç kimse, hatalarını ya da doğrularını benim kadar göremez. Ben hatasını söylediğim zaman, sevdiğinden söylüyor der. Ama bir başkası söylerse buna alınabilir. Bu konuda tarafsız davranabiliyorum. Onun zaten en güvendiği insan benim. Onu mutsuz edecek bir şey söylemeyeceğimi bilir.
?KAYINVALİDEM VE KAYINBABAMLA 17 SENE BİRLİKTE YAŞADIK?
Evimin temizliğiyle kendim ilgilenir, yemeklerimi kendim pişiririm. Hatta başkasına mantı yaptırsam oğlum, ?anne bunu sen yapmamışsın? der ve yemez. Eşimin ve çocuklarımın her şeyi ile ben meşgul olurum. Ayrıca kaynanam ve kayınbabam da bizimle yaşarlardı. 17 sene birlikte kaldık. Sami Bey 9 kardeşin en küçüğüydü. Ama onlarla kalmanın çok faydasını gördüm, hala dualarının üzerimizde olduğunu hissediyorum. O zaman belki her bayram kardeşleri bize geldiği için o yükü taşımakta zorlanıyordum. En küçüktük ama büyük işler hallediyorduk. Demek ki belediye başkanlığına bir hazırlıktı bu. Mesela bir gün büyük oğlum hastalandı. Sami Bey´in şehir dışına gitmesi gerekiyordu, o esnada yanımızda olamadı. Sadece telefonla irtibat kuruyorduk. O zaman o kadar çok üzüldüm. Benim çocuğum da, ben de bedel ödüyorum ama dışarıdan ?Sami Bey´in eşi ve çocukları rahat bir hayat sürüyorlar´ görüntüsü var. Artık bu konuda profesyonelleştim ve her şeye daha olgun bakabiliyorum. Allah´a sığınırsanız her şeyi bir şekilde atlatıyorsunuz. Sonuç itibarıyla yaptığımız işlerin doğruluğundan emin isek ve insanlığa faydalı olabiliyorsak ne mutlu bize.
-Peki 15 Temmuz gecesi neler yaşadınız, neler hissettiniz?
Aslında Sivas´ta en ilk duyan insan benim. O gece düğünler vardı. Sonra biz eve geldik. Sami Bey içeride namaz kılıyordu. Çocuklarımın biri İngiltere´de, diğer ikisi de İstanbul´daydı. Biraz önce de küçük oğlumla görüşmüştüm. ?Anne köprünün bir tarafı kapalı, Fenerbahçe Orduevi´nin orada bir arkadaşımla görüşüyorum, ağabeyim de karşıda şimdi köprüden geçecek.? Dedi. Ben de akşam 8 buçuk 9 gibi televizyonu açtığımda Köprünün bir tarafının kapalı olduğunu gördüm. Tabi şok oldum. Hemen ortanca oğlumu aradım. Mecidiyeköy´de olduğunu söyledi. Köprünün bir tarafının kapatıldığından haberi varmış ama niye kapatıldığını bilmiyormuş. Avrupa tarafına dön dedim, şimdilik yolun çok iyi olduğunu söyledi. O esnada henüz televizyonda hiçbir şey netleşmemişti. O gün de Başbakanın kardeşi düğüne katılmak için Sivas´taydı. Onlar da Başbakanın kardeşini güvenli olarak nereye götürelim diye Sami Bey´i arıyorlarmış. Sami Bey de televizyon izlediği için telefonun çaldığını duymamış. Ben de Sami Bey´in yanına geldim, bir şeyler oluyor televizyonu kapat dedim. Köprülerin bir tarafını kapatmışlar. Kimse ne olduğunu bilmiyor dedim. Çünkü kimse kimseye ulaşamıyor. Geçen 16 Nisan Referandumundan önce Başbakan gelmişti. Semiha Hanım´ın kendi ağzından duydum. Onlar da ne MİT Müsteşarına, ne de İçişleri Bakanlığı´na ulaşabilmişler. Tabi ben hala endişeleniyorum. Oğlumun biri köprünün üzerinde, diğeri eve gitmeye çalışıyor. Küçük oğluma gizli bir yere git dedim. Sivaslı bir arkadaşı vardı orada, onun evine gitmişler. Diğer oğlum da köprüyü 3 saatte geçebilmiş. Hatta bana o esnada tankların ve uçaksavarların geçtiğini söyledi. Sürekli telefon trafiği yapıyordum, o sırada büyük oğlum beni aradı.? Anne burada haberler dolaşıyor. Türkiye´de neler oluyor, bir şeyler olmuş ama bastırılmış? dedi. Meğerse bu olay Ömer Halis Demir´in şehit edilmesiymiş. Sonra büyük oğlum BBC´ ye gitmiş. Ertesi gün ise Türkiye Büyük Elçiliği bütün Türkleri çağırmış. Türkiye´de ihtilal var, bitene kadar burada kalabilirsiniz demiş. Bir yandan kardeşlerim arıyorlar yanına gelelim yanında olalım mı diyorlar. Ben 1980 Darbesini bildiğim için, ya biz de tutuklanacağız, ya da başımıza bir iş gelecek diye gelmelerine müsaade etmedim.
?ENDİŞE İÇERİSİNDE SABAHLADIK?
Sami Bey, Hilmi Bey ve Vali Bey ile irtibata geçti. Sonrasında hep birlikte valiliğe gittiler. İlk önce en çok bilgiye emniyet müdürü sahiptir diye onun eşini aradım. Onların da hiçbir şeyden haberi yokmuş. Ardından Vali Bey´in eşini aradım. Gülden hanım; ortalıkta bir şeyler dolaşıyor, sizin bu konuyla ilgili bilginiz var mı diye sordum. ?Vali Bey gitti ama henüz bir haber gelmedi, İsterseniz bize gelin, bizde önlemler alındı, ne olacaksa birlikte hareket ederiz? dedi. Ben valiliğe geçtim, sabah altıya kadar Gülden Hanım ile haberleri takip ettik Ve endişe içerisinde sabahladık.
?15 TEMMUZ GECESİ HERKES ÜZERİNDE DEĞİŞİK BİR TRAVMA YARATTI?
Gece 12 buçuktan sonra olayın seyri değişti, ortalık biraz daha rahatlamıştı. Ama o günler, her insanda öyle değişik travma yaratmıştır ki, bir 10 sene geçse insanlar onu unutamayacaklar diye düşünüyorum. Telefonlarını hep bir endişe içinde açacaklar. Hele okula giden çocuklarda 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra öyle milli şuur uyandı ki, bu onların yazdığı ve okuduğu şiirlere bile yansıdı. Bu olayın çocuklar ve gençler üzerinde, milli şuurun uyanması konusunda da artısını gördük.
?EN KÖTÜSÜ DE DİNİ ALET ETMEK OLDU?
En kötüsü de, milleti kandırmak için dini alet etmeleri oldu. Ne derneğe gidebiliyorsunuz, ne bir tarikata güvenebiliyorsunuz. Mesela bu olaydan sonra İstanbul´dan Deniz Feneri Derneği´nin yetkilisi gelmişti. ?Biz Sivas´ta da şube açmak istiyoruz, yardımcı olur musunuz?? Dedi. Ben yardımcı olamayacağımı beyan ettim. Benim öyle tarikatlara da ihtiyacım yok. Benim için Allah´ın farzı, Peygamber Efendimiz ´in (s.a.v) sünneti yeterlidir. O cemaatler de zaten imam hatiplileri pek sevmezler. Ben imam hatipli olmaktan gurur duyuyorum. Çünkü eşimin ve çocuklarımın arkasında dualarla duruyorum. Dualar olmasa ne ayakta durabiliriz, ne de bir önemimiz olur.
?ZOR BİR DÖNEMDEN GEÇİYORUZ?
Bizim zamanımızda imam hatibe ortaokuldan gidiliyordu. O zaman daha zeki çocuklar seçiliyordu ve her şubeden bir tane vardı. O gençler daha şuurlu ve edebiyat alanına daha yatkın oluyorlardı. Biz imam hatipte okurken; hocalarımız kaynakları iyi araştırın, içimize sızmış olanlar olabilir derlerdi. Ben o zaman anlam veremiyordum. Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyuruyor ya;? Benim ümmetim zorluklarla, fitne-fesatla sınanacak.? Biz ümmet olarak gerçekten zor bir imtihandan geçiyoruz. Allah hepimizin yardımcısı olsun.
?BU İHANETİN ARKASINDA ABD VAR?
Bu menfur olayın arkasında ABD´nin Türkiye´yi ele geçirme planları var. İhanet edenler de bilerek ya da bilmeyerek onlara katkıda bulunuyor. Çünkü adam dünyada örgüt kuruyor, zengin oluyor, yani arkasında ABD gibi bir güç olmasa böyle bir girişime kalkışması mümkün değil. Rabbim İnşallah bir daha bunlara fırsat vermesin! O isterse her şey düzlüğe çıkar.
Bu güzel ve samimi röportaj için çok teşekkür ediyoruz.
-Ben de sizle röportaj yapmaktan çok memnun oldum.
