PERVİN ERGİN
Sivas´ın Zara ilçesi Canova köyünde ikamet eden Ali Kantarcı, Şehit Halil Kantarcı´nın babası; 15 Temmuz şehidi Halil Kantarcı´nın çocukluk ve gençlik döneminde çektiği sıkıntıları ve uğruna baş koyduğu davasını gazetemize anlattı..28 Şubat döneminden, 15 Temmuz´ a kadar olan serüvenini şehidin babası Ali Kantarcı´nın ağzından kaleme aldık.
Halil Kantarcı, 28 Şubat döneminde daha çocukluk yıllarında işlemediği bir suç yüzünden 8 yıla mahkum ediliyor. Çocukluk ve gençlik yılları hapishane koridorlarında geçiyor. Hapishaneyi adeta Medres-i Yusufiye bilerek kamil insan olma yolunda çaba sarfediyor... Kendini hiç bırakmıyor. Ortaokulu liseyi açıktan tamamlıyor ve bol bol kitap okuyarak kendini geliştiriyor. Daha sonra yargılandığı mahkemenin çocuk mahkemesi olmadığı, Devlet Güvenlik Mahkemesi´nin 18 yaşından küçükleri yargılayamayacağı ortaya çıkıyor ve beraat ediyor. Hakkını her yerde arayan röportajlar veren, televizyonlara çıkarak masumiyetini anlatan Halil Kantarcı ?ya çocukluğundan beri arzuladığı şehadet şerbetini içmek 15 Temmuz´da nasip oldu.
- Ali Amca, evladınız Şehit Halil Kantarcı´nın çocukluk ve gençlik yıllarından bahseder misiniz?
Şimdi aslında Halil gençliğini yaşayamadı? İlkokulu okudu, Ortaokuldayken Milli Gençlik Vakfına üye oldu. Küçükken çok sakin bir çocuktu. Ortaokuldayken cezaevine düştü. Cezaevinde kendini okumaya çok verdi. Etrafında çok seviliyordu? Cezaevindeyken açık öğretime devam etti. Hangi cezaevine gittiyse, cezaevinin arabasıyla imtihanlarına götürdüler. Her yerde de Eskişehir de, Niğde de, Bolu da sınavlarına girdi. Çocuk yaşta girmiş olduğu cezaevinden küçük Halil olarak değil olgunlaşmış bir genç olarak çıktı. Halil, okuyarak kendini geliştirdi ve güzel bir çevre oluşturturdu. Topluma ve çevresine yararlı olmak için yanıp tutuşan bir kişiliği vardı. Ancak tamda hizmet edeceği dönemlerde hapishaneyle tanıştı ve maalesef 8 yıl gibi uzun bir süre dört duvar arasında kaldı. (Ali amca burada bir süre sessizliğe büründü ve gözlerini uzaklara dikerek bir süre bekledi?)
Peki bu süreç nasıl işledi?
Ortaokuldayken Milli Gençlik Vakfına gidip geldiğinden polisler bir suça karıştığı iddiasıyla Halil´i sormak için Milli Gençlik Vakfına geliyorlar. Ordaki çocukları da dağıtıyorlar. Halil eve geldiğinde korkmuştu. Ne olduğunu sorduğum da, bir şey olmadı dedi. Ama bizi dağıttılar dedi. Sonra gittim sordum. ?Sıkıntı yaratacak durumun olmadığını söylediler. Ertesi gün orada bir birahaneyi basmışlar diye şikâyet olmuş. Aslında birahanede bir buçuk ay önce bir fırıncıya satılmış. Bu olay mahkemeye intikal etti. Mahkemeden geldiler. Fırıncı dedi ki;? burayı aldığımda kendim yıktın.?Dedi. Birahanenin eski sahibi; bu tarihten bir bucuk ay önce, ben burayı terk ettim.?Dedi. Oralardan suç addettirecek hiçbir şey çıkmadı. Yalnız Gençlik Vakfı´na gidiyordu diye götürdüler. Sadece kendi değil abisi Arkadaşları da gidiyordu. Arkadaşlarından götürdükleri de oldu. Bir kısmını geri bıraktılar. Ufak olanları, gittikte eli boş döndük demesinler diye gözaltın da tuttular. Ondan sonrada Halil´i o gün götürmediler ben kendim götürdüm. Yani ikinci şubeye kendim götürdüm ki, hani çocuğum bir şey yapmadı, suçu yok, herhangi bir şeyi yok demek istedim. Buna rağmen alıkoydular, bırakmadılar. 28 Şubatın o malum ve zalim komutanı yerinde yatmasın. Hepsi onun yüzünden oldu. Bu durumu Başbakana da söyledim. 28 Şubat döneminde Hakim olan Şerafettin İste ´ye ?bunlara ceza yağdır Devlet Güvenlik Mahkemesin´ e başkan yapacağız´ dediler. O´nun talimatıyla Halil´in de aralarında olduğu yüzlerce masum gence ceza vererek hapse attılar. O zaman Halil´e 36 sene verdiler. Sonradan 9. Yargı gerekçesiz ceza verilmiş diye bu kararı bozdu. Buna rağmen dışarıya da bırakmadılar. Suçsuz yere 8 sene 3 ay boyunca, Metris, Eskişehir, Niğde, Bolu cezaevlerini 15 günde bir ziyaret ederek ömrümüz geçti?
DGM 18 yaşından küçükleri yargılayamaz
Ali Amca, oğlunun çıktığı mahkemede 18 yaşından küçüklerin DGM´de yargılanamayacağını 8 sene sonra öğreniyor, büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. Ve bu durumu şöyle anlatıyor; ?Daha sonra 18 yaşından küçükleri DGM yargılayamaz diye bir yasa varmış. Bu hükümet gelmeden önce dönemin Başbakanı Bülent Ecevit bu yasayı yürürlüğe koymamış. Ak Parti hükümeti gelince yasayı yürürlüğe koydu. Hâkim dedi ki;?sizin burada ne işiniz var? 18 yaşından küçükler DGM´ de yargılanamaz dedi. Sizin çocuk mahkemesine gitmeniz lazım. Bizde çocuk mahkemesine gittik. Evraklar eksik dedi hâkim. 15 -16 gün sabredin, evrakları toplayayım çocuğunuz serbest kalsın... Halil serbest kaldıktan sonra haksız yere itham edilmesini bir türlü içinden atamadı. Kendisine yapılan haksızlığı anlatmak için televizyonlara çıktı. Yapılanlara tahammül edemedi, ama bunu hırslı bir şekilde değil de sabırla anlattı masumiyetini.
Halil´in şehit olduğu 15 Temmuz gününü anlatır mısınız?
8 sene oğlunun çocukluk ve gençlik dönemine şahitlik edemeyen baba, Halil´in şahadet haberini duyduğu anı gözleri dolarak ifade ediyor. Her cümle karşısında adeta boğazı düğümleniyor Ali Amca´nın? Ne de olsa baba yüreği, dayanmayarak dillendiriyor o menfur geceyi;
?Ben Zara´da köydeydim. Sabah 10:30´da haberi aldım. Önce amcamın oğlunu aramışlar. Bana yaralı dediler. Bindim İstanbul´a gittim orada öğrendim şehit olduğunu. Kayınvalidesiyle evinin mesafesi azdır. Akşam oraya gidiyorlar eve geliyor eşini bırakıyor. Halil televizyona bakmamış. Benim büyük oğlum da o esna da havaalanın da Halil´i arıyor, o sırada bir arkadaşı daha telefon ediyor, çocukları eve bırakıyor. ?Hanım ben gidiyorum´ diyor. Hanımı ?Gitme Halil! Gitme´ diyor. Halil, evden çıkıyor biraz ilerledikten sonra, hanımı uçakların sesine dışarı çıkıyor. Halil, hanımına ?iyi çıktın dışarı helalleşelim´ diyor (ali amca iç çekiyor)helalleşiyorlar... Çengelköy, Karakolun oraya varmadan 3 yol ağzı var, belediyeye ait bir inşaatın bulunduğu yerde tepeye çıkıyor. Yukarıdan ateş ediyorlar, kurşun boynundan giriyor böbreğinden çıkıyor? Ve orada Halil´im çocukluğundan beri dilinden düşürmediği şehadet arzusuna kavuşuyor?
15 Temmuz sonrasından bahsedermisiniz?
TRT1´ de Âdem Bey (Adem Özköse) var. Onunla birlikte namaza gidiyor, bir yerde yetimhane yaptırma fikrinden söz ediyor. O da vefat edince, mevlitte Âdem Bey böyle bir arzusu olduğundan söz etti. Bu arada İHH biz bunu başlatalım diyor. Yer araştırdılar, Sri Lanka´ da Halil kantarcı´nın adına 54 kişilik bir yetimhane yapmaya kara verdiler. Bağış çok olunca, yanındaki arsada alınınca külliyeye çevirdiler. Şimdi orası 3 katlı oldu. 108 yetim talebe, küçükten başlayıp büyüyünceye kadar bütün ihtiyaçları orada karşılanacak.
Sivas Valimiz sayın Davut Gül, Sivas´ta da Numune Hastanesi´nin yanında yıkılıp yapılacak olan okula Halil Kantarcı isminin verileceğini söyledi. Oğlumun isminin buralarda yaşatılacak olması bir baba olarak benim en büyük sevinç ve teselli kaynağım olacak.
Evleneli on bir sene olmuştu.. 3 tane çocuğu vardı. Birisi 10 yaşında, birisi 4 yaşında, birisi de 1,5 yaşında. Çocuklarına çok düşkün bir babaydı. Evine çok bağlıydı. Evden işe işten eve giderdi. Annelerinin yanında şimdi. Eğitimlerini ?Kalem Okulları´ sağladı. Enerji Bakanı Berat Albayrak eğitimlerini üstlenmek istedi. Ama bu şekil daha münasipti. Şuan torunlarımın eğitimi üstlenilmiş vaziyette. Allah razı olsun Halil´ den kendi inisiyatifin de olan bir şey değildi. Şükürler olsun ki; yüz kızartıcı bir şey yapmadı. Müslümanların bir intihanı vardır. Halil´in imtihanı da buymuş. Halil bazı röportajlarında da şehit adayayım derdi. Allah´ta nasip etti.
15 Temmuz Milli irade Zaferi´ nin yıl dönümü, söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Herkes bu konu hakkında bir şeyler söyledi. Bende söylemek istiyorum diyerek şu cümlelerle konuşmasını sonlandırdı; ?Allah bir daha bunlara fırsat vermesin. Bu dünyada çok canlar yaktılar, ahrette cezasını bulsunlar.?
