Hayrullah AĞKAŞ
Sivas Darüşşifası kitabının tanıtımı için ilimize gelerek bir takım temaslarda bulunan İstanbul Üniversitesi SEM Klasik Türk Bezeme Sanatları Atölye Sorumlusu Prof. Dr. Nil Sarı Sivas Kent Meydanıyla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın´ın ilk döneminde yürütülen proje kapsamında Sivas kent meydanı bambaşka bir görünüme kavuşmuştu. Birçok kesim tarafından takdir toplayan bu proje Türk Bezeme Sanatları Atölye Sorumlusu Prof. Dr. Nil Sarı´dan başarılı not alamadı.
Sivas Kent Meydanının Türkiye genelindeki meydanlara göre çok değerli eserlere sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Sarı, burada gerek Selçuklu ve gerekse Osmanlı dönemlerinden birçok eserin bir arada bulunduğunu kaydetti.
Tarihi eserler konusunda yapılan çalışmaların yerinde olduğunu ifade eden Sarı, ?Tarihi güzelliklerimizin ortaya çıkarılması ve korunması tabii ki çok büyük bir önem arz ediyor. ancak bu çalışmaları yaparken, en önemli konu mimari anlayışımızın da değişmeden birebir yansıtılmasıdır? dedi.
Kent meydanındaki tarihi yapılar arasındaki kot farkının giderilerek, bu alana bir arena yapılmasını eleştiren Prof. Dr. Sarı, eskideki mimari anlayışın bugünkünden çok farklı olduğunu ifade ederek, ?Öyle kot farklarını giderelim, orayı kazalım, burayı dolduralım, diğer tarafı yok edelim böyle bir anlayış olamaz. Mesela Bursa ve Üsküdar Darüşşifasına gidin. Bulunduğu alanın zemini düz değildir, kot farklılıkları vardır. Hiçbir şekilde toprağın tabiatı değiştirilmemiştir. Avlusunun ortasında seki vardır? diye konuştu.
Mevcut tarihi yapıların eski dönemlerde tabiatı bozmadan yapıldığına dikkat çeken Sarı, ?Bu nedenle binaların bir kısmı biraz daha aşağıda bir kısmı ise biraz daha yukarıdadır ve aralarında ağaçlar, bitkiler, çiçekler ve hatta meyve ağaçları bile vardır. Sen git o güzelim alana bir arena yap. Bizim kültürümüzde arena var mı? Orada bir antik tiyatro var. Bizim kültürümüzde bunun yeri var mı? Bu çalışmayı yapanlar nasıl yaptı? Ben en son Slovenya´da bir manastır gezdim. Oraya girdiğiniz anda insanın içini bir huzur kaplıyor. Her tarafta ağaçlar, çiçekler, güller hatta meyve ağaçları bile var. Ama biz kendi memleketimizde bu güzellikleri yok edip, beton yığınına dönüştürüyoruz bu da yetmediği gibi bir de buraya arena yapıyoruz. Böyle rezillik olur mu?? diye konuştu.
Sivas kent meydanındaki onlarca ağacın kesilmesini de eleştiren Prof. Dr. Sarı, şunları kaydetti:
?Oradaki ağaçları nasıl kesersiniz? Oradaki ağaçlar kesilirken, bu memlekette hiç kimsenin sesi çıkmadı mı? Bunu sorduğumuzda bölgedeki ağaçların kavak ağacı oldukları ve kötü oldukları ifade ediliyor. Kavak ağacı sadece bir hastalığı olan kişilerde alerji yapabilir. O kişilerde meydana gideceklerse ilaçlarını alıp gitsinler. Ağaçların hasta olması, etrafı kirletmesi, böcek üretmesi vs. bunların hepsi birer bahanedir. Tabiattaki bütün ağaçlar böcek üretir. Hiçbir ağaç tehlikeli olamaz. Hastaysa ilaç verilir, pamuk döküyorsa temizlenir ama hiçbir bahane ağaç kesmek için geçerli olamaz. Türkiye´nin hiçbir yerinde zehirli ağaç da söz konusu olamaz. Kaliteli ağaç veya kalitesiz ağaç diye bir ayrım olamaz. Her ağacın kendine has bir güzelliği ve özellikleri vardır. Eski minyatürlerimize gidin bakın, hepsinde kavak vardır. Kavak ağacı bu yörenin tabii doğasıdır.?
