AHMET TIRPAN
Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Yabancı Diller Yüksekokulunda "Günümüzün Problemi Çocuk İstismarı Hakkında Ne Biliyoruz?" konulu konferans düzenlendi. Programa Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. İbrahim Delice, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bekir Zengin, Edebiyat Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Miraç Burak Gönültaş, öğretim elemanları ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bekir Zengin, bu durumun iğrenç bir olay olduğunu dile getirerek, böyle bir durumda olan insanların hastalıklı olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Zengin, "Çocuk istismarı her gün karşımıza çıkan, içimizi sızlatan, yüreğimizi burkan iğrenç bir olay. Tıpta hasta olmadan önce hastalığa yakalanmamak için önlem alınmaya çalışılır. Yani önleyici hekimlik diye bir olay vardır. Aslında bu tür sorunlarda da sorun daha ortaya çıkmadan o konu hakkında bilgi sahibi olursak en azından belirli bir ölçüde bu tür problemlerin önüne geçilebilir diye düşünüyoruz. Bu konuda çalışmalarıyla öne çıkan Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Miraç Burak Gönültaş Hocamız bizi kırmayıp buraya geldiği için kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum." dedi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Öğretim Üyesi Doç. Dr. Miraç Burak Gönültaş, çocuk hakları ve çocuk istismarı hakkında katılımcılara bilgi vererek, birey ve toplum ilişkisinin bu durum üzerindeki etkisine değindi.
İlk olarak çocuk hakları konusuna vurgu yapan Doç. Dr. Gönültaş, toplumda yapılan yanlışlar hakkında konuştu.
Doç. Dr. Gönültaş, "Çocuk hakları konusu önemli, bu günlerde derslerimizde de çok fazla vurguluyoruz. Arkadaşlar şunu soruyor sürekli; neden insan hakları denilen bir kavram varken, çocuk da bir insandır, neden çocuğa ayrı haklar verme gereksinimi hissediyoruz. Bu önemli bir soru şundan kaynaklanıyor. İçinde bulunduğumuz toplumda artık çocukla ilgili konularda çok tedirginiz, çocuklara çok zarar vermeye başladık. İstismar vakalarında artış var, her an her dakika çocukların başlarına bir iş gelebilir. Toplumumuzda bazı insanlar var ki çocuklarımıza zarar verebiliyor. Mesela şu örneği verebiliriz; çocuk ve ****grafi kelimeleri bir araya gelebilir mi sizce? Kesinlikle bir araya gelmeyecek iki kelime. Ama çocuk ****grafisi denilen bir şey var, çocukları bu şekilde bu sektörde kullanarak bunun üzerinden para kazanan insanlar var. Bundan dolayı bizler çocukları korumazsak, çocuklarımızı savunmazsak, çocuklarla ilgili birtakım tedbirler almazsak çocuklarımız çok ciddi zararlar görebilir. Bu yüzden çocuk hakları kavramına vurgu yapmamız gerekiyor."diye konuştu.
Dünyada ve ülkemizde çocuk haklarıyla ilgili yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Doç. Dr. Gönültaş, istismara uğrayan çocukların topluma geri kazandırılması gerektiğini belirtti.
Gönültaş, "UNİCEF Çocuk Hakları Sözleşmesi´ne tarafız. Uluslararası sözleşmeler ve ülkemizdeki çocuk koruma kanunuyla ciddi şekilde yapısal ve adli mekanizmada, sosyal çalışma görevlileri olarak bizler özellikle çocuk istismarının engellenmesi ve istismar sonrasında çocuğun yeniden sosyalizasyon sürecine dönmesiyle ilgili çalışmalara katılmaya çalışıyoruz." şeklinde konuştu.
Konuşmasının devamında cinsel istismardan bahseden Doç. Dr. Gönültaş, cinsel hareketi kapsayan her türlü müdahalenin çocuğa karşı bir istismar sağladığını söyledi.
Gönültaş, "Cinsel istismar çocuğa zarar veren belki de en ciddi istismar formlarından biri. Yaptığımız bir çalışmada şunu gördük, istismar mağduru çocuklar çok ciddi psikolojik tepki gösteriyorlar. Cinsel istismar nedir dersek: yetişkinlerin cinsel arzu ve gereksinimlerini tamamlamak için onay ve eşitliğin olmadığı durumlarda çocuk veya ergeni güç kullanarak, tehdit ederek kandırarak ya da manipüle ederek yalnız tecavüzü değil bedensel teması da içeren her türlü cinsel hareketi kapsayan bir suçtur." dedi.
Cinsel istismarın çocuklarda ağır travmalara sebep olduğu ve psikolojik açıdan bir çöküntüyü beraberinde getirdiğini söyleyen Doç. Dr. Gönültaş, ailelerin bu durum karşısında çocuklarının yanında olması gerektiğini, onların tekrar topluma kazandırılması gerektiğini belirtti.
Çocuklarının bulunduğu ortamlarda ki bireyleri dikkatli olarak gözlemlenmesi sonucunda, insanlık dışı olayı yapanların önceden tespit edilebileceğini söyleyen Gönültaş, anne babanın çocuklarına, kendini anlatma becerisini iyi bir şekilde vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Gönültaş, "Çocuklarımız ile gerçek bir arkadaş gibi olmalıyız. Onların mutluluğunu, üzüntüsünü birlikte yaşamalıyız. Onların fikrine saygılı olmalı, gerektiğinde fikirlerine başvurmalıyız. En önemli nokta olarak kendilerini ifade etmede onlara yardımcı olmalı, başarısız olunan noktalarda psikolojik alanda uzman arkadaşlardan yardım almalıyız. Onları kendimizden, aynı zamanda da toplumdan soyutlamamalıyız. Bilinçli şekilde hareket etmesini sağlamalıyız."dedi.
Program sonunda katılımından ve konuşmalarından dolayı Doç. Dr. Gönültaş´a, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Bekir Zengin tarafından teşekkür belgesi takdim edildi.
