USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Zulüm bin yıla azmetmişti...

Zulüm bin yıla azmetmişti...

Zulüm bin yıla azmetmişti...
28-02-2017 06:00
Google News


 Süreç, 28 Şubat 1997´de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli bir girişimdi. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve kimilerince bir dönüm noktası olan bu kararların uygulanması sırasında Türkiye´de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir.
İşte Post-modern darbenin öncesinde ve sonrasında yaşananların kısa özeti:
REFAH PARTİSİ´NİN
HAZMEDİLEMEYEN ZAFERİ
Her şey Refah Partisi´nin sandıktan birinci parti çıkmasıyla başladı. Türkiye, Aralık 1995´te yapılan seçimlerde bir ilki yaşamıştı. Milli Görüş´ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkmış, yüzde 21 oyla Meclis´teki 550 sandalyenin 158´ini kazanmıştı.
Uzunca sayılan bir sürecin ardından Refah Partisi ile DYP koalisyon kurmuş Necmettin Erbakan ise Başbakan olmuştu.
YAŞ YEMEĞİNDE PAŞANIN
RAKI KRİZİ!
Huzursuzluğun ilk sinyali Ağustos 1996´daki YAŞ´ta belirmeye başladı. Erbakan´ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte Oramiral Güven Erkaya´nın garsona ´bana rakı getirin evladım´ demesi gazete manşetlerine taşınmıştı.
REKTÖRLERDEN DEKLARASYON
10 Aralık´ta toplanan Rektörler komitesi yayınladığı deklarasyonda, hükümete susurluk ve basına baskı konusunda sert uyarılarda bulundu. Deklarasyonu YÖK Başkanı Kemal Gürüz okudu.
2 hafta sonra ise, oluşan kaygan siyasi zeminde DYP´li bazı vekiller istifa ederek Hüsamettin Cindoruk Liderliğinde Demokratik Türkiye Partisini Kurdu.
DEMOKRASİYE BALANS AYARI
Demokrasiye balans ayarı tanklarla yapıldı. Bu çerçevede Ankara Sincan´da tanklarla geçiş yapıldı.
4 Şubat´ta Sincan´da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya ´irtica, PKK´dan daha tehlikeli´ dedi.
SİYASİLERİN "KAOS" DEMEÇLERİ
Şubat ayının başlarında dönemin ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz "Türkiye kaosa gidiyor. Güçbirliği yapmaya hazırız."açıklaması yaparken, Cindoruk "RP düzeni silahla değiştirecek" beyanını verdi.
5 Şubat´ta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan´a birkaç mektup gönderdi.
Başbakan Erbakan karşılığında "Ordu da, Demirel de bizden çok memnun" dedi ancak 5 Şubat´ta Demirel´in gönderdiği uyarı mektubu herşeyi özetliyordu.
TARİHİ MGK TOPLANTISI
Ve Tarih 28 Subat 1997... En uzun Milli Güvenlik Kurulu toplantısının ardından Başbakan Necmetin Erbakan´a yapılan baskılar iyice arttı. O MGK´da "bin yıl sürecek" denilen süreç için önemli bir viraj dönülüyordu. Gazeteler günlerdir birinci sayfalarında işaret ettiği tarihi MGK toplantısı yapıldı. Alınan karalar hükümete bidirildi, laiklik konusunda yasaların uygulanması istendi. 4 Mart´ta Başbakan Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve imzalamadı. 13 Mart´ta 5 günlük direncin ardından Başbakan Necmettin Erbakan, MGK kararlarını imzalamak zorunda kaldı. Erbakan daha sonra bu kararları imzalamadığını sadece ön yazıyı imzaladığını söyledi. MGK kararlarını uygulama komitesi kurularak ülke çapında irticacı avı başlatıldı.
VURAL SAVAŞ´TAN RP´YE
KAPATMA DAVASI
21 Mayıs´ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ´´Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini´´ söyleyerek, RP´nin kapatılması için dava açtı.
ÜNİVERSİTEYE GİRİŞTE
KATSAYI ENGELİ
Meslek liselerinin ortaokul kısımları kapandı. Bazı öğrencilerin üniversitelere girişi, katsayı uygulaması ile engellendi.
3 Haziran´da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM´de başladı.
GENELKURMAY´DAN FİRMALARA
AMBARGO VE YARGI
ORGANLARINA BRİFİNG
7 Haziran´da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.
10 Haziran´da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı´na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi.
BAŞBAKAN ERBAKAN İSTİFA ETTİ
18 Haziran´da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller´e devretmek olduğunu belirtti.
DEMİREL´İN GÖREVİ YILMAZ´A
VERMESİ VE ANASOL-D HÜKÜMETİ
19 Haziran´da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller´e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz´a verdi. 30 Haziran´da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk´la birlikte ANASOL-D Hükümeti´ni kurdu.
28 ŞUBAT SONRASI GELİŞMELER
Eski Genelkurmay Başkanlarından Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu "28 şubat bin yıl sürecek" demiş olsa da Türkiye´nin toplumsal ve siyasi ortamındaki büyük çaplı değişimler daha güçlü çıktı; yaklaşık 5 yıl sonra kararların hedefindeki siyasi oluşumun bünyesinden çıkan Recep Tayyip Erdoğan ve partisi hükümet oldu. Yıllar sonra ortaya çıkan bilgi ve belgeler 28 Şubat sürecine yeni bir boyut kazandırdı. Ergenekon ve Balyoz soruşturmaları 28 Şubat´a kadar uzandı.
2012 yılında TBMM, darbeleri araştırma komisyonu kurmuş ve 28 Şubat başta olmak üzere askeri darbeleri araştırmaya başlamıştır. Bu sürecin yargılanması ise 28 Şubatta etkin rol oynayanların tutuklu yargılanması ile başlamıştır.
2 Ekim 2012 tarihinde Dönemin Başbakan Yardımcısı ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ´mağdur´ sıfatıyla ifade vermiştir.
Bugün dönemin kudretli paşalarının 28 Şubat soruşturması kapsamında sorgulanmalarına devam edilmektedir.
28 Şubat sürecinin ardından yaşanan gelişmeleri, aradan geçen 20 yılı Sivas´taki siyasi parti il başkanlarına sorduk. İşte İl başkanlarının 28 Şubat değerlendirmesi:
AK Parti Sivas İl Başkanı Ziya Şahin:
"90´lı yıllar Türkiye´de koalisyonun hâkim olduğu yıllardı. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık hüküm sürüyordu. 95 seçimlerinde tek başına iktidar çıkmadı. Refah Partisi birinci parti oldu. Ancak Refah Partisiyle hükümet kurmadılar. Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi hükümet kurdu. Ancak o da güvenoyu alamadı. Ardından Refah-Yol Hükümeti kuruldu. Rahmetli Necmeddin Erbakan´ın başkanlığında Çiller kabine dışı olmak üzere 2 yıl + 2 yıl şeklinde bir anlaşmayla hükümet kurdular. Tabi buna devletin birçok kesimi karşı çıktı. Vesayet rejimleri, askeriye, TÜSİAD, sendikalar buna karşı çıktı. Ancak meclisten de başka bir hükümet çıkmadı. Hükümetin kurulmasıyla birlikte de başka arayışlara girdiler. Hükümeti düşürmek için birçok çaba sarfettiler. Batı Çalışma Grubu yani Çevik 1 başkanlığında her alanda fişleme yapıldı. Arkasından da İmam Hatiplerin kapatılması ve birçok şeyin yasaklanması için 28 Şubat kararları alındı. MGK 28 Şubat 1997´de ki toplantısında gerçekten milletin maddi manevi değerlerine aykırı olan, milleti kıskaç altına alan, özgürlükleri daraltan, insan hakları sözleşmelerine, Paris şartına, Helsinki senedine aykırı kararlar aldı. Ve bunu da o zamanın koalisyon hükümetlerine imzalattılar. Daha sonra bu kararların uygulanması için vesayet rejimleri, askeriye, yargı ve Genel Kurmayı toplayarak brifingler verdi. Refah Partisi´ne kapatma davası açıldı. Ve bu şekliyle ülke her taraftan sarmala alındı. Arkasından hükümet devam ederken Doğru Yol Partisi´nden Cumhurbaşkanı Demirel´in baskısıyla bir kısım milletvekilleri ayrılmak suretiyle şemsiye partisi adıyla bilinen Hüsamettin Cindoruk´a bir parti kurdurulup parlamento da bir grup oluşturuldu. O parti ile DYP bölünmek suretiyle Refah-Yol hükümetinin, hükümetten düşmesi amaçlandı. Daha sonra Erbakan, Tansu Çiller´e koltuğu devretmek amacıyla başbakanlıktan istifa etti. Görevi Demirel´e teslim etti. Ancak Demirel bir manevra yapmak suretiyle yapılan anlaşmaya rağmen Çiller´e hükümeti vermedi. Hükümeti hiçbir vasfı olmayan Yalım Erez isimli bir adama verdi. Tabi Yalım Erez dolaştı durdu. Hükümeti kuramadı. O kuramadıktan sonra Mesut Yılmaz´a belli şekilde hükümet kurduruldu. Ve ´hayatıma mal olsa da 28 Şubat kararlarını gerçekleştireceğim´ dedi Mesut Yılmaz ve gerçekleştirmek için de hükümetin bütün organlarını devreye soktu. Bir takım yasaklar uygulandı, ikna odaları kullanıldı ve ülke de bir huzursuzluk ortamı oluşturuldu. Daha sonra ki süreçte farklı gelişmeler yaşanarak 1999 yılında DSP, ANAP ve MHP koalisyonu oluştu. 28 Şubat aktörünün baş aktörü Çevik 1 idi. Çevik 1 başbakana, bakanlara, yargıya kısaca her tarafa talimat yağdırıyordu. Ve tarihe geçen ´28 Şubat süreci bin yıl sürecek´ söyleminde bulundu. Ama 3 Kasım 2002´de Ak Parti´nin iktidar olmasıyla birlikte bu süreç yavaş yavaş gündemden çıkarıldı. Ve şu anda askeriye dahil her tarafta başörtüsü serbest oldu. Aynı şekilde İmam Hatipler açıldı. Milleti dönüştürmek isteyen bir batı, ABD projesiydi. Bu proje çok şiddetle uygulandı millet üzerinde. Ancak daha sonra milletimiz tüm bu olanlardan ders çıkarmak suretiyle 2002´de yeni kurulmuş Ak Parti´yi iktidar yaptı. Ak Parti´nin ilk yıllarında da 28 Şubat sürecinin sıkıntıları kısmen devam etti."
CHP Sivas İl Başkanı Ulaş Karasu:
"Tabi ki 28 Şubat sürecini değerlendirirken Türkiye´de ki darbeler tarihini, darbelerin nasıl geliştiğini, sürecin nasıl işlediğini iyi görmek gerekiyor. 27 Mayıs olmasaydı, Türkiye seçime gitmiş olsaydı Demokrat Parti seçimi kaybedecek Cumhuriyet Partisi iktidar olacaktı. Ama ne yazık ki 27 Mayıs´ı yapıldıktan sonra ne oldu? Adnan Menderes ve arkadaşları siyaset sahnesinden silindi, yerine Süleyman Demirel çıkartıldı. 80 Darbesi olmasaydı o dönem Süleyman Demirel´ler, Bülent Ecevit´ler, Alparslan Türkeş´ler, Necmettin Erbakan´lar siyasi yasaklı bir noktaya getirilmeseydi Turgut Özal siyaset sahnesine çıkartılamazdı. 28 Şubat olmasaydı Milli Görüş geleneği, Refah Partisi, Necmettin Erbakan ve arkadaşlarına siyasi yasaklar gelmemiş olsaydı Adalet ve Kalkınma Partisi siyaset sahnesine çıkamaz, Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları siyaset sahnesinde bu kadar etkili olamazdı.
Türkiye´de gerçekleşen bu askeri darbelerin tamamında dış kuvvetlerin etkisi bir şekilde etkili olmuştur. Şunu görmek gerekiyor tabi ki, 28 Şubat yapıldığında 28 Şubat´ı getiren ana tema cemaatlerdi. Cemaatlerin bireysel olarak yapmış olduğu eylem tarzlarıydı.
O süreç gerçekleştikten sonra bir tane cemaatin mal varlığına el konulmadı, bir tane cemaatin yurdu, okulu dersanesi kapatılmadı. Sadece kapatılan bir tane siyasi partiydi. Biz CHP olarak hiçbir zaman siyasi partilerin kapatılmasını, siyasi partilerin engellenmesini savunmadık. Siyasi partiler bir hata yapıyorsa partiler değil hatayı yapan kişiler cezalandırılmaydı. Ama burada süreç öyle işlemedi. Türkiye 28 Şubat´tan sonra neler yaşadı? Bankaların içlerinin boşaltılması sürecini yaşadı. Banka yolsuzluklarını yaşadı. Bankalar bir anda Türkiye´de batırıldılar. Büyük yolsuzluk olayları oldu. Belki de o gün yaşananlar, bütün bunların üzerinin kapatılmasına neden oldu. Tabi ki 28 Şubat Türkiye siyaseti açısından en başta da söylediğim gibi büyük değişikliklere yol açmıştır. 28 Şubat ile birlikte Türkiye´de siyaset sahnesi yeniden şekillendirilmiştir. Bugün ülkemizde 28 Şubat mağduriyeti yapanlar, hiç boş yere 28 Şubat mağduriyeti yapmasınlar. Onlar 28 Şubat´ın ürünüdür."
Saadet Partisi İl Başkanı Osman Gönay:
"28 Şubat 1997 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı orada irtica ile mücadele adı altında alınan kararların ordu ve bürokrasi tarafından uygulanmasıdır. Her şey Aralık 1995 seçimlerinde Refah Partisi´nin 1´inci parti çıkmasıyla başladı. Çünkü Türkiye´de İslami yükseliş istenmiyordu. İslam´ın siyasi temsilcisi Refah Partisiydi. Dolayısıyla bunu önlemek arzusundalardı. Sonrasında ise irtica ve şeriat tartışmaları yaşanmaya başladı. Akabinde aynı yıl adli yıl açılışında Barolar Birliği Başkanı ve Yargıtay Başkanı adli yıl açılışında irticayı gündeme taşıdılar. Tartışmalar böylece hızlanmış oldu. İki hafta sonra devreye TÜSİAD girdi. TÜSİAD´ın hedefinde hükümetin ekonomik başarısızlığı vardı. Tabi olaylar tertiplenerek geliyor. Kendiliğinden gelişmiyor. Ekim 1998´de Aczmendiler çıktı ortaya. Bu da gündeme oturdu ve şeriat tartışmalarını daha çok hızlandırdı. O dönem bazı insanlar televizyonlara çıkmaya başladı. Akabinde rektörler girdi devreye. Şeriat aleyhinde bir deklarasyon yayınladılar. Sonra siyasiler devreye girmeye başladı. Siyasi parti liderleri bir takım söylemlerde bulundular.
Arkasından da medya büyün gücüyle propaganda yapıyordu. 4 Şubat´ta Sincan´da demokrasiye ´balans ayarı´ diye tanklar yürütüldü. 20 tane tank, 15 tane zırhlı araç askerlerin kontrolü altında Sincan´da yürütüldü. Kendilerince hükümete bir gözdağı verilmiş oldu. Sendikalar, üniversiteler, iş dünyası bir birlik oldu ve hepsinin ağzında bir irtica söylemi yayıldı.
Tüm bunlar hükümeti düşürmek adına bir mücadele içerisine girmişlerdi. Dert neydi burada. En başından Milli Görüşün İslam Birliğini kurma fikrinden dolayı dünya üzerinde ABD, İsrail, Siyonizm, Avrupa hepsi Milli Görüşü kendilerine düşman olarak belirlemişlerdi. Türkiye´de bunun gelişmesini istemiyorlardı. Ve sonunda da 28 Şubat 1997´de Milli güvenlik Kurulu toplantısı yapıldı. Tarihin en uzun süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısıydı. Sonuçta Türkiye´de Milli Görüşün yükselmesini istemeyen, İslami yükselişi önlemek isteyen insanlar Milli Görüşü durdurmak istiyorlardı. Bu yapmak içinde iki taktik uyguladılar.
Birincisi Milli Görüşü iktidardan indirmek. Ama bu yeterli değildi. Bu yaptılar ama yetmedi. İkincisi ise nihayi darbeyi vurup Milli Görüşün gelişmesini ve yükselmesini kesin olarak durdurmak istiyorlardı. Dolayısıyla partiyi bölme kararı aldılar. Ve 3 defa da bunu başardılar. 28 Şubat´ı iyi anlayabilmek için milli görüş kimliğini iyi bilmek gerekir.
İslam Birliği´nin ne olduğunu, amacının ne olduğunu iyi bilmek gerekiyor. Refah Partisi´nin dış politikada neyi amaçladığını bilmek gerekir. Bunları bileceksiniz ki 28 Şubat´ı iyi anlayasınız. Çünkü 28 Şubat Hareketi bunlardan dolayı yapıldı. Baktılar ki Erbakan Hoca ile birlikte büyük bir yükseliş var.
Erbakan Hoca D-8´i kurmuş, havuz sistemini kurmuş, ekonomi canlanıyor, Türkiye´nin gördüğü en başarılı hükümet oluşmuş. Gördüler ki Erbakan Hocayı durdurmak mümkün değil, önünü ancak böyle kesmek amacıyla 28 Şubat´ı yaptılar. Ve maalesef dış güçler, içeride ki işbirlikçilerle beraber hareket ederek hedeflerine vardılar."

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
Sosyal medyaya mı internet medyasına mı güveniyorsunuz?
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE TÜMÜ
24.04.2024
PUAN DURUMU TÜMÜ
TAKIMOPuanAV.
1Galatasaray3390+56
2Fenerbahçe3386+57
3Trabzonspor3355+13
4Beşiktaş3351+6
5Başakşehir FK3349+6
6Çaykur Rizespor3348-6
7Kasımpaşa3346-4
8Antalyaspor33450
9Alanyaspor3345-3
10Sivasspor3345-5
11Adana Demirspor3341+5
12Samsunspor3339-6
13MKE Ankaragücü3337-3
14Kayserispor3337-10
15Konyaspor3336-13
16Gaziantep FK3334-13
17Fatih Karagümrük3333-5
18Hatayspor3333-9
19Pendikspor3330-31
20İstanbulspor3316-35
GÜNÜN KARİKATÜRÜ TÜMÜ
CİLALI TAŞ!