USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MİLLİ EĞİTİMDE YAPILMASI GEREKENLER

01-12-2016
Sabırla bekliyoruz… Ülkenin bir çok konusunda, radikal tedbirler alınmaktadır. Bu tedbirlerin devamı olarak; Milli Eğitim Politikasında atılımlar, beklenmektedir.
Orta öğrenime yönelik, meslek okullarının; meslek kuruluşları ile irtibatlı olarak; hem meslek sahibi olması, hem öğretim görmesi uygulamalarını, destekliyoruz. Böylece, hem teori, hem pratik iç, içe olarak; eğitim süreci devam edecektir.
Eskiden yaşandığı gibi; katsayı farkı, ayrıcalıklarının bir daha gündeme gelmemesi sağlanmalıdır.
Özel yurt  yönetmelikleri gözden geçirilerek; yeterli kadar denetim yapılmalıdır. Bu hem yüksek okul yurtları, orta öğrenim yurtları için de; geçerlidir.
Özel ve bağımsız ana okulları, kreşler, kontrolsüz bir şeklide çoğalmaktadır. İsteyen istediği yerde, açmaktadır. Bu işin hiç bir eğitimini dahi almayanlar, senelerden beri; bu işi yapmaktadırlar. Yapmaya devam etmektedirler.
İngilizce öğrenimi kadar; Türkçenin en güzel şekilde öğretilmesi şarttır. Osmanlıca eğitimi teşvik edilmelidir. Tarihimiz orada yatmaktadır. Seçmeli ders uygulaması; daha ciddi ve yararlı bir şekilde uygulanmalıdır. Gençlerimiz; Dini bilgilerini, Devlet okullarından,  Devletin yetiştirdiği öğretmenlerden, öğrenmelidir. Arapça eğitimine, en az İngilizce kadar, ağırlık verilmelidir. Her anlamda, bu dile ihtiyaç hissedilmektedir.
Öncelikle, Talim Terbiye Kurulunun yapısı yeniden ele alınmalıdır. Bugün bile; hala terör örgütüne dolaylı destek veren, şair ve yazarların ders kitaplarında olmaması gerekir. Müfredat programları, inceden, inceye elenerek; işe yaramayan bilgi ve belgelerin çıkarılması gerekir. Ders kitaplarının oluşumunda; gereken özenin gösterilmesi şarttır. Bilgi ve beceri vermekten uzak olan, konu ve konumlar derhal çıkarılmalıdır. Böyle önemli kurumlara; bu işin uzmanı olan, işi bilen insanların atanması gerekir.
Eğitim, öğretim süresi içerisinde; ders saatleri azaltılmalıdır. Öğrenci bıktırıcı ve yorucu ders ağırlığından kurtarılmalıdır.
Üniversite sınavlarında çıkan sorular; tamamen müfredat programının içeriğinde olan konulardan seçilmelidir. Öğrenim süresince görülen tüm derslerden, soruların çıkması gerekir. Soru seçmelerinde; Sadece belirli derslere verilen ağırlık; öğrenciler açısından, gereksiz kabul edilen dersler, kategorisi oluşmasına neden olmaktadır. Böylece;  hem O, ders, hem de; O dersin öğretmeni bir nevi dışlanmış olmaktadır. Bu kabul edilebilir, bir durum değildir.
Bu uygulama hayata geçtiği zaman; Ayrıca Üniversiteye hazırlık kurslarının, fazlaca önemi olmayacaktır. Devletin kendi müfredat programına uygun sorular sorulacağı için; Okullarında verdikleri ilave kurslar, yeterli olacaktır. Böylece bir nevi, eşitlik sağlanmış olacaktır.
Yetenek ve beceri seçmeleri ile alınan, yüksek okullarda; sınav ciddiyeti sağlanmalıdır. Bu sınavlarda da; öğrencilerin lise yıllarında aldığı eğitimin katkısı, başarısı, unutulmayarak; dikkate alınması gerekir.
Gençler, orta öğrenimden itibaren; müzik, resim, beden eğitimi gibi; beceri ve yeteneğe dayanan derslerden birisini seçmelidir. Seçtiği ders üzerinde yoğunlaşmalıdır. Böylece resim dersini seçen bir genç; müzik ve beden eğitimi dersleri almayacağı için; O derslerin ders saatini de; resim dersi olarak; kullanacaktır.
Orta öğrenim başarı puanı, ÖSYM kazanma açısından; çok önemli bir konuma getirilmelidir. Kısacası, öğrenci başarısı; Lise yıllarından itibaren ödüllendirilmiş olur. Gencin geleceği; üç saatlik bir sınavla belirlenmemiş olur. Yoksa; son dönemlerde yaşadığımız olumsuzlukların olması, kaçınılmazdır.
Askeri okulların açığının kapanması için; lise ve dengi okullara mensup, mezun olmuş öğrenciler arasından yapılacak sınavlarla, bu açık kapatılacaktır. Daha önceden olduğu gibi; askeri liseler yerine; Bu okullara kayıtlar, lise ve dengi meslek okulu mezunlarının, yapılacak sınavlar neticesinde; askeri yüksek okullara kayıtları yapılmalıdır. Böylece hem açık kapatılmış olur. Hem, sistem oturmuş olur. Askeri yüksek okulların kaynağı; Lise ve dengi meslek okul mezunları olmalıdır.
Üniversite sınavları sonrası; özel Üniversitelere öğrenci alınırken; düşük puanlarla, Üniversiteye kayıt yaptırma ve okuma şartının önüne geçilmesi gerekir. Belirli bir taban puanı ortaya konmalıdır. Bu da, aynı bölümün Devlet okullarının aldığı puandan, çok fazla düşük olmamalıdır. Bu teklif bütün yüksek okullar ve fakülteler için; geçerlidir. Böylece; Lise tahsil hayatının, ciddiyeti bir kez daha öne çıkarılmış olur.
Disiplin yönetmenliği, gözden geçirilmelidir. Gereken nizamın sağlanmasına yönelik; çalışmalar yapılmalıdır. Öğrenci O, yaşlarda hal ve hareketlerini kontrol etmesi gerektiğini bilmelidir. Olumlu hareketler teşvik edilmeli ve ödüllendirilmelidir.
Eğitim ve Öğretim sürecini yaşayan gençlerimiz; hayat ile içi içe geçmiş olan; tavır ve davranışları yeteri kadar algılayamamaktadır. O nedenle; Toplum içerisinde bu hal ve hareketlere uyum sağlayamaması, tenkit edilmektedir. Yaşlılara yer vermemek, çevreye saygılı olmamak, resmi bir işin takibinde zorlanmak, gibi. Bu açığın görülerek; telafisine yönelik çalışmalar, yapılmalıdır. Pratik hayat uygulaması dersi, verilebilir.
Öğrenim yıllarında; Vatan ve MİLLET sevgisini ortaya koyan, destekleyen etkinlikler sürekli yapılmalıdır. Toplum içerisinde var olan, tüm değer yargıları; yeteri kadar öğretilmelidir. Böylece genç kardeşimizin, halkın içerisinde; Vatandaşlık bilinci gelişir. Uyumsuzluk çekmez.
Lise son sınıfta okuyan öğrencilerin; ÖSYM sınavına yakın zamanlarda, okul devamsızlığını ortadan kaldıracak, tedbirler alınmalıdır.
Eğitim ve Öğretim yılı sonlarında okullarda olan gevşemenin, önüne geçilmelidir. Ya sınavlar son günlerde yapılmalı, yahut sınavlar yapıldıktan sonra; okullardaki gevşemenin önüne geçmek için; tedbirler alınmalıdır, okullar kapatılmalıdır. Yıl sonu eğlenceleri, kontrol edilmelidir. Devletin eli ile; bazı olumsuzlukların yaşanmasının önüne geçilmiş olacaktır.
Öğrencilerin, lise yıllarında ortaya koydukları; ahlaklı ve dürüst hayat tarzları; Üniversite sınavlarında bir ek puan olarak, kendilerine yansıyacak şekilde ayarlanmalıdır. Kısacası; şu andaki onur kolu gibi, bir sistem devreye sokularak; örnek şekilde yetiştirilen öğrenciler;  Ek puanlarla, ödüllendirilebilir. Böylece gençlerin, ahlaklı, dürüst, doğru, saygılı, değer yargılarına bağlı, yaşama tarzına özentisi; daha lise yıllarında, teşvik edilmiş olur.
Bunu sağlamak için; rehberlik dersleri öğrenci sayılarına, göre ayarlanmalıdır. Yetmiş, yahut yüz civarında öğrenciye bir rehberlik uzmanı atanmalıdır. Rehberlik uzmanları yahut dersleri; şu anda uygulandığı şekliyle değil; daha ciddi çalışmalarla yapılmalıdır. Rehberlik uzmanı olacak öğretmenler; özellikle seçilmelidir. Vatan ve Millet sevgisi ağır basmayan insanlar; bu görevlerden uzak tutulmalıdırlar. Bu alandaki açık; İlahiyat fakültesi mezunları ile; belirli     bir programdan geçirilerek kapatılabilir. Bundan sonrasına yönelik olarak da; İlahiyat fakültelerinde; rehberlik uzmanı yetiştirilecek bölümler, açılmalıdır. Rehberlik dersi çok önemlidir. Basite alınamaz. Toplumun değer yargılarını kendisi bilmeyen, bir rehberlik uzmanı; genç kardeşimize nasıl yardımcı olacaktır?
Üniversitelerin önündeki yığılmanın önüne geçmek için; bazı tedbirler alınabilir. Örneğin, Kendi yaşadığı şehirdeki Üniversiteye gitmek isteyen öğrenciye ek puan uygulaması getirilebilir. Böylece, hem gençler ailesinin yanında okumuş olur. Hem de; bir çok sıkıntıdan kurtarılmış olur. Devlet de; büyük bir yükten kurtulmuş olur. Gençlerimiz de; bazı yanlış gurupların eline düşmekten kurtarılmış olur. Terör örgütü mensuplarının, bu alanı nasıl kullandıklarını söylememize gerek yoktur.
Bu ayrıcalık özellikle yüksek okullar, bazı fakülteler için; rahatlıkla uygulanabilecek bir durumdur. Sadece bazı büyük şehirler; ek puan uygulamasının dışında tutulabilirler. Bu teklifin teknik ayrıntıları; bakanlık yetkilileri tarafından, düzenlenebilir.
Kısacası, DEVLET; genç kardeşimizi barınma ve beslenme konusunda; kimseye muhtaç etmemelidir. Olumsuz olayların, gelişmelerin önü alınmış olur.
Son yaşanan olaylar; Öğretmen yetiştirilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Öğretmen yetiştirmedeki eksikliklerin ve noksanlıkların; zararları açıkça ortadadır. Sıradan insanlar, Vatanını, Milletini sevmeyen insanlar, terör örgütlerine hayatını adamış insanlar; öğretmen olamazlar. Devletin bu konuya özen duyması gerekir. Denetim olmaz sa; olmaz şart olmalıdır. Öğretmenlerin maddi durumları düzeltilerek; ÖSYM de daha yüksek puanlarla alınarak, öğretmen yetiştiren okulların tercihi sağlanmış olur.
Böylece, her yüksek okul mezununun, kendisini potansiyel öğretmen adayı görerek; Öğretmenliği sıradanlaştıran, Milli eğitim bakanlığı önündeki ”Öğretmen olarak atanmak istiyoruz.” eylemleri sona erecektir.
Bu amaçla; Öğretmen yetiştiren okullara Devlet, karşılıksız yüksek miktarda burslar vermelidir. Bu burslar sayesinde; hem okullar teşvik edilmiş olacaktır. Hem de; çaresizlik yüzünden, bu okullarda okuyan kardeşlerimiz; yanlış örgütlerin eline düşmemiş olacaklardır. Bu uygulanması mutlaka gerekli olan bir durumdur.
Milli Eğitim Bakanlığı; görevlendirme usulü ile, diğer bakanlıklarda görev yapan elamanlarını; Bakanlık bünyesine dahil etmesi gerekir. Doğuya atanan öğretmenler, kısa vadede; tayin yaptırdıkları için; Oradaki açık, ücretli öğretmenlerle kapatılmaktadır. Ücretli öğretmenler de; bölge insanlarından seçildiği için; Bir nevi Devletin okulunda; istenmeyen durumların ortaya çıkılmasına neden olunmaktadır. Ehil olan veya olmayan ücretli öğretmenler eli ile; öğrenciler yanlış yollara sevk edilebilmektedir.
İdarecilik sistemi bir düzene konmalıdır. Gerekirse; idarecilerin yetiştirildiği; kurslar, okullar düzenlenebilir. Bu okullara, kurslara; öğretmen kökenli insanlar alınmalıdır. Bu alandaki yaşanan kargaşalara, bir son verilmelidir. Bir dönem idarecilik yapmış insanın; aynı okuluna öğretmen olarak, gönderilmesi kabul edilemez. Bunun telafi edilmesi şarttır.
Görev yapan öğretmenler, yeterli denetimlerden peryodik olarak geçirilmelidir. Mesleğini yeteri kadar yapamayan arkadaşlar; Devletin başka birimlerinde değerlendirilmelidir. İnsan yetiştiren personelin, hatası en aza indirilmelidir.
Görsel medya ile işbirliği yapılarak; insanı, özellikle gençleri eğitecek yapımlara ağırlık verilmelidir. Şu an tam tersine; yapılan yayın politikası neticesinde; gençler yanlış rol modellerin peşinde koşmaktadırlar. O rol modeller, çoğunlukla yanlış hareketler içerisinde bulunan, bireylerdir.
RTÜK içerisinde mutlaka eğitimin içerisinden gelmiş insanların bulunması şarttır.
Devletin geleceği için; Öğretmenin, öğrencinin, öğretim sisteminin ne kadar önemli olduğunu söylememize gerek yoktur. Bu açıdan Milli Eğitim Bakanlığı; gelecek böyle teklifleri düşünmelidir. Hayata geçiriliceğine inandığı görüşler paralelinde; çalışmalar yapılmalıdır. Beklentimiz bu yöndedir. Milli Eğitimi ihmal etmenin nelere mal olduğunu; geçtiğimiz aylarda yaşadık. ALLAH bir daha o günleri yaşatmasın…
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?