USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HASTA DEĞİLLER, SADECE FARKLILAR

06-04-2018

Bu yazım otizmli bir çocuğa sahip ebeveynler için değil. Onlar zaten her an çocuklarının farklı davranışları karşısında sabırla eğitim veriyorlar. Gözyaşlarını içlerine akıtıp sonsuz bir sevgi ve sabırla evlatlarını kucaklıyorlar. Bu yazım, doğan her çocuğun biraz da kendi çocuğu olduğunu düşünen, onların geleceğini kendi çocuklarının geleceği gibi algılayan güzel yürekli insanlar için. Otizmin görülme sıklığı günümüzde çok büyük bir hızla artıyor. 1985 yılında her 2500 çocuktan birine konan otizm tanısı, 2001 yılında 250, 2013 yılında ise 88 çocuğa konurken günümüzde her 68 çocuktan biri otizmli olarak dünyaya geliyor. Otizmin erkek çocuklarında görülme riski ise kızlardan 4 kat daha fazla. Otizm nedir sorusunun sıklıkla rastlanan yanlış cevabı bir hastalık olmasıdır. Otizm bir hastalık değil bir rahatsızlıktır ( çünkü hastalığı ilaçla tedavi edebilirsiniz). Rahatsızlığı kabullenme sürecinde ve otizmle ilgili tedavide sosyal destek faktörü önemlidir. Uzmanlardan alınan destek yanında sorunla başa çıkmanın yollarını gösteren sosyal destek faktörü, hem ebeveynlerin hem de otizmli çocukların bulundukları duruma uyum sağlamalarını kolaylaştırmaktadır. Ebeveynler için güç bir durum olan otizmin kabullenilmesi zor olsa da erken teşhis ve tedavi ile son derece pozitif sonuçlar elde edilmektedir. Sosyal ve aile ilişkilerinin tamamen değiştiği bir durum olan otizmli bir çocuğa sahip olmak ailelerin zaman zaman duygusal, maddi ve psikolojik anlamda sıkıntılar yaşamasına neden olur. Tamamen ebeveynlerine bağımlı olan otizmli çocuklar için ebeveynlerin gelecek kaygısı yoğundur. Bu aşamada sosyal destek faktörü ebeveynlerin yaşamlarını otizmli çocukları ile birlikte sağlıklı sürdürmelerinde önemli bir destektir. Ayrıca ebeveynlerin yakın çevrelerini otizm nedir konularında bilgilendirmeleri de toplumun bu konuda bilinçlenmesi için önemlidir. Otizmin temel belirtileri arasında; başkalarıyla göz teması kurmamak, gözlerin bir yere takılıp kalması, ismi söylendiğinde bakmamak, sözleri tekrarlamak, yaşıtlarının oynadığı oyunlara ilgi duymamak, sallanmak, çırpınmak, parmak ucunda yürümek, dönen nesnelere karşı aşırı ilgi ve takıntılı davranışlar yer alır. Onlar somut düşünüp, dili sadece sözcüklerin anlamına göre yorumlarlar. "koşturmayı bırak" yerine "arkandan atlı mı geliyor" derseniz aklı bir hayli karışır. "çantada keklik" demek yerine "bu iş yapmak senin için çok kolay" demelisiniz. Deyimler, kinayeler, imalar onlar için anlamsız ve akıl karıştırıcıdır. Bizim gündelik yaşam içinde farkına bile varmadığımız sesler, kokular, görüntüler onlar için aşırı rahatsız edici olabiliyor; aynı anda konuşan onlarca insan, alışveriş arabasının tekerlek sesi, market kasasından çıkan sesler, camların yansıttığı ışık, tavanda dönen fan, etraftaki hareket eden insanlar?
Otizmin günümüzde bilinen tek tedavisi ise erken tanı ile yoğun ve sürekli özel eğitimdir. Erken tanı ve ardından her çocuğun özelliklerine göre verilecek doğru bir eğitimle otizmli çocukların hayatlarında büyük fark oluşturmak ve onları sağlıklı gelişim gösteren yaşıtları ile birlikte aynı okulda okuyacak seviyeye getirmek mümkün olabiliyor. Bu, otizmli bireylerin uyum ve bütünleşmeleri için elzem bir basamak. Aynı zamanda okulu paylaşacağı diğer öğrenciler için de bir zenginlik, bir hayat dersi. İnsanlar dünyayı sadece kendi benzerlerinden ibaret sanmasınlar diye, farklı olanlar birbirleriyle iletişim kurmayı öğrensinler, dünyayı güzelleştirenin bu farklılıklar olduğunu anlasınlar diye bulunmaz bir nimet...  Lakin ülkemizin ötekileştirmeye her şeyden çok yatkın olduğunu üzülerek belirtmek zorundayım. "Otizmli çocuklar benim çocuğumla aynı sınıfta olmasın" demek yerine onlara elimizi uzatıp destek olalım. Hiç kimse ayrımcılık yapıp onların elindeki okuma hakkını elinden almamalı.
Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmaya çalışın. Evet, sohbet sırasında gözlerinize bakmıyor olabilir, ama yalan söylemediğini, oyunlarda hile yapmadığını, kimseyle dalga geçmediğini ve insanlara ön yargılarla yaklaşmadığını hiç fark etmediniz mi? Belki bir Ali Kuşçu olmayabilirler ama detaycı bakış açıları ve olağan üstü odaklanma kapasiteleriyle bir sonraki Einstein ya da Mozart olabilirler. Çünkü günümüzde bu kişilerin otizmli olduğu düşünülüyor. Eğer biz, onların dayanağı olmazsak bunu başaramazlar. Onların arkadaşı, öğretmeni olalım. İşte o zaman ne kadar yol aldıklarına siz bile şaşıracaksınız?  Onları koşulsuzca sevelim "keşke bu halde olmasaydı, yaşıtları gibi olsaydı" gibi düşüncelerin kimseye bir faydası yok. Soruyorum size, siz ailenizin tüm beklentilerini karşılayabildiniz mi? Otizm hiç kimsenin seçimi değil bunu asla unutmayalım. Bizim desteğimize ve rehberliğimize ihtiyaçları var.  Her otizmli bizim de evladımız bu zorlu süreçte onları yalnız bırakmayalım?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?