USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÖĞRETMENİN MUTSUZ OLDUĞU YERDE EĞİTİMDE BAŞARILI OLUNAMAZ

16-04-2018

 

Yirmi beş milyon öğrencinin, elli milyonu aşkın insanın veli olduğu bir ülkede öğretmen ve eğitim toplumuzun birincil önceliğidir. Eğitimin ana paydaşları; öğrenci ve öğretmendir. Hiçbir teknoloji öğretmenin yerini tutamaz. Öğretmen, çocuklarımızın ruh mimarıdır. Hiçbir teknolojik alet öğrencilere ruh kazandıramaz.

Gelişmiş bütün ülkelerde öğretmenin önemi, maddi-manevi yeri çok değerlidir. Herkes öğretmen olamaz. Öğretmenler çok donanımlı, becerikli ve itina ile eğitimden geçirilir. Kalkınmasını başaran bütün ülkeler işe öğretmen eğitiminden başlamışlardır.

Hal böyle iken ülkemizde öğretmenler için; dört yılda bir sınav, performans değerlendirmesi ve rotasyon uygulamaları için milli eğitim bakanlığımız çalışmalara başlamıştır. Başka ülkelerde de performans değerlendirmeleri olduğu görülmektedir. Ama hiçbirinde öğrenci, öğretmene not vermez. Biz de ise öğretmene, öğrenciler, velilerin not vereceği bir sistem kuruluyor.

Öğretmenleri, öğrencilerin ve velilerin önüne atıyor. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bu sistem objektiflikten oldukça uzak, her türlü suistimale açık, sakıncalı bir durumdur. Öğretmenleri özne olmaktan çıkaracak, pasif konuma düşürülmüş, kariyeri, bilgisi, becerisi, şahsiyeti, itibarı tartışmaya açılmış, velilerin, öğrencilerin insafına bırakılmış olacaktır. Öğretmeni üzecek, aşağılayacak, yıpratacak, değersizleştirecek yöntemlerle eğitimde başarı sağlamak asla mümkün olmayacaktır. Bu yolla başarılı olmuş hiçbir ülke yoktur. Öğretmeni rol model olmaktan çıkaracak bu uygulamalardan vazgeçmeliyiz.

Okullarda kurum kültürünün amacı; öğretmenleri performans değerlendirmeleriyle aynılaştırmak değil, öğretmenin özgünlüğünü, varlığını koruyup, geliştireceği ortamı oluşturmaktır. Çalışanın performans odaklı değil, öğrenme odaklı olması gerekir.

Gelişmiş ülkeler performans değerlendirmelerinden uzaklaşarak, işbirliği, yardımlaşma, birlikte başarma kültürünü uygulamaya başlamışlardır. Biz ne yapıyoruz? Gelişmiş ülkelerin terk ettiği sistemleri daha da ağırlaştırarak; İşin içine veli ve öğrencinin not vermesini de ekleyerek uygulamaya başlıyoruz.

Yükselen değerler; Yarışma değil işbirliği,  acımasız rekabet değil, birlikte başarma, takımın bir parçası olmaktan geçiyor. Hele eğitimde rekabet, yarıştırma ayrışmalara, toplumun bir kesimini yetersizliğe terk ediyor.  Eğitim herkese, herkesle beraber, birlikte, dayanışma ile başarılabilir.

REKABET DEĞİL, İŞBİRLİĞİ İLE GÜÇLENME YENİ YÜZYILIN YÜKSELEN DEĞERİ OLMAYA BAŞLAMAIŞTIR.

Bizim kültürümüzde de rekabet değil yardımlaşma, ayrışma değil, birleştirme, ?kendin için istediğini başkaları için de isteme´ anlayışı vardır.  Birlikte, dayanışma ve yardımlaşarak daha çok çalışıp mutlu olmak Türk-İslam kültürümüzün özüdür. Biz özümüze dönmeliyiz, milli kimliğimize sahip, milli-manevi değerleri yaşayan, yaşatan rol model olan öğretmenler ve öğrenciler kazanmalıyız. Batının değerleri, uygulamaları bize ters geliyor. Üstelik onların deneyip, vaz geçtiği uygulamalar yerine; Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletine sarılmalıyız.

Öğretmene not değil, değer vermeliyiz. Her öğretmenimizin en iyi öğretmen olmasına yardımcı olacak düzenlemeler yapmalıyız. Hizmet içi eğitimini bilimsel bir şekilde uygulayarak öğretmenlerimizin varsa eksikliklerini  tamamlamalıyız.

Öğretmenleri yetiştiren fakülteleri ıslah etmeliyiz. AÖF mezunlarına öğretmen olma uygulamasını durdurmalıyız. Öğretmenlerin alındığı fakültelerin çok çeşitliliğine son vermeli, atanamayan öğretmen sayısının milyonlara ulaşmasına engel olmalıyız.

Ülkemizde; öğlen yemeği, ulaşım servisi, lojmanı olmayan tek kariyer mesleği öğretmenlerdir. Yine ülkemizde bir kamu işçisi emekli olurken daire başkanına eş sayılıp emekli ikramiyesi ve maaşı bağlanırken, öğretmenler emeklilikte açlığa mahkum edilmektedir.

Eğitimde kaliteyi artırmak için öğretmene hak ettiği maddi-manevi değer verilmeli; 3600 ek gösterge öğretmenlere verilmelidir.

EĞİTİMDE FARK YARATAN ÖĞRETMENDİR, ÖĞRETMEN EĞİTİMİN ÖZNESİDİR. Öğretmenler mutsuzsa; 25 milyon öğrenci, 50 milyon veli mutlu olamaz. Öğretmen mutsuzsa eğitimde başarı sağlanamaz.

                                                                                                

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?