?İki nimet vardır ki insanların çoğu bu iki nimeti değerlendirmede aldanırlar. Sağlık ve boş vakit.? (Buhârî, Rikak 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15)
?Allah´ın nimetlerini saymaya kalksanız saymakla bitiremezsiniz.? (Nahl Suresi -18)
Nimetlerin en büyüğü hayatla beraber imandır, İslam´dır. Sonra mal, makam, anne, baba eş, evlat, ev araba ve niceleri işte sayısız nimetlerin içinde iki cihan serveri iki nimete dikkat çekiyor; ?Sağlık ve boş zaman.? Şöyle bir soru sorsalar; ?Dünya tarihinde en kısa sürede, en büyük inkılâbı kim yapmıştır? diye. Hz. Muhammed Mustafa (sav) derim. Çünkü 23 yıllık risaletinde, küfrün ve zulmün zirvesini yaşayan Hicazı, imanın nuruna, izzetine dönüştürmüştür. Kız çocuklarını diri diri gömen bir toplumun fertlerini birer yıldız yapmıştır. O (s.a.v) tevhidi gönüllere sokmak için gece gündüz çalışmıştır. Ebu Cehil´in kapısına 27 kere gitmiş, usanmadan onu İslam´a davet etmiştir. Taif´te taşlanmasına, yatağında suikast hazırlıklarına, ölümle burun buruna gelmesine rağmen, amcasının tevhitten vazgeçmesi yönündeki talebine; ?Ben bu dini anlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler bile, ya Allah (c.c) bu dini hâkim kılar yahut bu yolda ölürüm? buyurmuştur. Üç yılda 40 kişinin hidayetine, 23 yılda veda hutbesinde, yüz binin üzerinde müminler topluluğuna seslenmiştir ve 1400 yıl sonra ümmeti iki milyara yaklaşmıştır. Bu O´nun (s.a.v) 23 yıllık hayatının bugüne yansıyan bereketidir. Peki, soruyorum biz bu dini kaç kişiye anlattık, kaç kişiye örnek olup insanlar bizim hayatımıza bakıp doğru yola geldi, kaç kişiyi günahlardan kopardık, kaç kişinin ibadetine vesile olduk?
Maalesef, vakitlerini bomboş geçiren bir gençliğimiz var. Sokakları arşınlayan, kafelerde, AVM´lerde saatlerini öldüren, sigara ve nargileyle bedenlerini zehirleyen, içki esrar ve eroin tuzaklarında heba olan, elinden tutulup tedavi ettirilmeyi bekleyen gençlerimiz... ?Anı yaşa, gençliğini yaşa, ya şimdi ya hiç? reklam ve sloganlarıyla anlık cazibe tuzaklarına meyhane, bar ve pavyon kapanlarına çekilen gençlerimiz, nefsini tatmini hayatın gayesi gösteren TV´ler, basın yayın, batı kültürünün emperyalleri gençlerimizi aileden, fedakârlıktan, diyargamlıktan, iyilikten ve iyi olmaktan koparıyor. Milli olmayan eğitimimiz, yüzyıldır manadan kopan gençlerimizi kapital ve komünist tuzaklara meze yaptı, terörün kucağına itti.
Genç kardeşim, hayatını heba etmekle kalmadın, tüm bu günahlarla sağlığını kaybettin. Hapçı, jiletçi, mutsuz, huzursuz, tatsız, ailesiz, arkadaşsız, güvensiz cehenneme sürüklenen çerçöp gibi oldun Uyan! Sermayen erirken hayatın sonuna her gün, bir gün daha yaklaşırken, her nefes bir nefes daha Azrail´e doğru giderken, gençliğini heba etme. ?Anı yaşa? sloganına kanarak ebedi cehennemi kazanma, hayat benim kime ne deme. Hayat, Allah´ın sana imtihan için verdiği sınırlı bir süre. Ahiret var, hesap var, günahların lezzeti seni aldattı. Uyan! Bu yaşadığın içi zehir dolu bir çikolata. Bil ki iman lezzeti, secde lezzeti, zikrullah lezzeti, iyilik lezzeti, infak lezzeti, hediyeleşme lezzeti, oruç gece namazı, Allah sevgisi ve korkusundan akan göz yaşlarının lezzeti daha tatlı. Anlık lezzeti bırak, saatlik ömürlük doyumsuz kulluğun lezzeti, kalbine inen, isim, fiil ve sıfatların tecelli lezzeti, füyüzatı ilahinin lezzeti bambaşka. Sen mü´minsin genç kardeşim, batı ve batıllar imanını çalmaya çalışıyor. Aç gözünü ikinci bir hayat ve sınav yok. Hz. Allah, hayat ve ölümü hangimiz hayırlı ameller, hangimiz günahlarda yarışacağımızı tespit için yaratmıştır.
Genç kardeşim senin tövben büyük. İnkılâp için dön Allah (c.c)´a ve Peygamber (sav)´e uy, tep batılı vur küfrün günahın boynunu, bak cennet seni bekliyor, cennet nimetleri seni özlüyor, Rabb´in günde beş vakit huzuruna istiyor. Koş Peygamberimizin (sav) sancağının altına, koş müminleri kardeş edin, ehl-i sünnet ölçülere uyanlara katıl, sevdiklerinle cennete doğru yürü, bil ki şeytanın dostluğu cehennemin kapısına kadardır. Oradan da dönüşü yoktur gel burada dön, secde et ve yaklaş.
