?Hasetten sakınınız. Zira ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi kıskançlıkta iyilikleri yiyip bitirir.? (Ebu Davut Edeb 41)
?De ki; Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!? (Felak Suresi)
İlk günah kıskançlıktan hasetten vuku bulmuştur. İblis Âdem (as)´e tazim secdesini ona duyduğu kıskançlıkla reddetmiş ve şeytan olmuş, Allah´ın rahmetinden ebediyyen tard edilmiş, insanlık serüveni de ondan sonra başlamıştır.
İnsan ise hep yüce olmak maddi manevi üstün olmak ister. Zahir ve batın güzelliğiyle kimseden aşağı kalmak istemez ama imtihan buya Allah, bazılarını bazılarından üstün yaratmıştır, mal ve makam farkı takdir etmiştir.
Peygamberler seçmiş, insanlar içinden de kimine zenginlik, kimine makam ihsan etmiştir. Kimini güzel kimini çirkin kılmış ve bunları birer imtihan vesilesi yapmıştır.
Peygamberimiz (sav), ?Sizden aşağıda olanlara bakın, sizden yukarıda olanlara bakmayın ki böylece Allah´ın size verdiği nimetleri küçümsemezsiniz? buyurarak bizde olmayan nimetlere göz dikmenin hasede götüreceğine işaret etmiştir. ?Az nimeti az sanma kimden geldi ona bak? denilerek şükrü baş tacı etmenin gereği ifade edilmiştir. ?Sizin en hayırlınız Allah´tan en çok korkanınızdır? buyuran Rabbimiz, üstünlüğün mal ve makamda değil, Allah´ın emir ve yasaklarına uyanın, güzel insanlar olduğunu ilan etmiştir. Peki, bugün insan nefsinin doyumsuzluğu sınır tanıyor mu? ?Bende olmayan ondada olmasın, bende olan kimsede olmasın, varlıkla üstünlük taslayan, kibir ehli mütekebbirler ve fakirliğiyle müstağni enaniyetiyle mağrur olmaya çalışanlar bu ümmetin hayırlıları olamazlar.
Bir padişah zamanında, hasetliğiyle şöhret bulan iki kişi varmış. Padişah bunları huzuruna seslemiş birine demiş ki ?kendin için öyle bir şey iste ki diğerine sana yapılanın iki mislini yapacağım´ o hasetçide ?Padişahım benim tek gözümü çıkar´ demiş, böylece diğerinin iki gözü çıksın istemiş.
Sevgili Peygamberimiz (sav) ?Ancak iki zümreye haset edilir? buyurmuş. ?Biri hoş bir sesle Kur´an okuyan, diğeri Allah ´ m kendisine verdiği malı Allah yolunda dağıtana? buyurarak hasedin ancak mubah bir kıskançlık, oda imrenmek olarak, nimetin kardeşinde zeval bulmasını istemeyerek kâmil mümin olmak.
Haset insan huzursuz, mutsuz, doyumsuzdur. Vücudu kıskançlık ateşinde yanarken, kendini adeta fakir görür, acınacak hallere tavırlara bürünür. Böylece kardeşlik hukukunu hiçe sayarak kardeşinin kuyusunu kazar, aleyhinde nemmamlık yapar, onun maddi ve manevi güzelliğini perdelemeye çalışır, Yusuf´un (as) kardeşlerinin Yusuf´u (as) kuyuya attığı gibi kardeşini kuyuya atar, suizan ve iftirada sınır tanımaz hatta nifakla, küfürle itham ederek zulmeder kadreder yıllarca beraber yediği içtiği kardeşine. Ama mazlumların sahibi Hz. Allah (c.c), Yusuf (as)´u attıkları kuyudan çıkarıp O´nurisalet şerefiyle müşerref kılıp, Mısır´a sultan yaptığı gibi Allah (c.c) nice Yusuf´ları lütfuyla kuyudan çıkarır, dilediği güzelliklere ulaştırır, hasetçilerin tuzaklarını boşa çıkarır.
?Dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin. (Allah´ım)? (1)
Allah, ilahi hudutları gözetenleri yüceltir gözetmeyenleri de alçaltır. Bu Allah´ın vadidir ve Allah vadinden dönmez. Şeytani bir hastalık olan haset, ?Ateşin odunu yaktığı gibi iyi amelleri yakar? buyuran peygamberin ikazına uymayan, müflislerden olmaktan âlemlerin Rabbine sığınırız.
