USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

4 Eylül Ruhu 15 Temmuz´da Dirildi

17-07-2018

4 Eylül 1919´da bir milletin kaderi yine kendisi tarafından çiziliyordu.

4 Eylül 1919´da hürriyet aşkıyla yazılacak destanın ilk satırları kaleme alınıyordu.

4 Eylül 1919´da her türlü yokluk ve çaresizlik içinde bile büyük millet olmanın nasıl büyük bir güç olduğu anlaşılıyordu.

4 Eylül 1919´da nemelazımcılığın, mandacılığın ve her türlü teslimiyetin kalemi kırılıyor hürriyet meşalesinin ateşi tutuşturuluyordu.

4 Eylül 1919´da beş bin yıllık devlet geleneğine sahip bir milletin devletsiz ve vatansız kalamayacağını bütün dünyaya bir kez daha gösterme iradesi toplumun bütün kesimleri tarafından en yüksek sesle ifade ediliyordu.

4 Eylül 1919´da Malazgirt´le başlaya kutsal yolculuğun asla son bulmayacağı dosta düşmana herkese gösteriliyordu.

Evet, 4 Eylül 1919 tarihi bu aziz milletin hürriyetine olan düşkünlüğünün, mücadele azminin, tarihi misyonuna bağlılığının, cesaret ve birliğinin en güzel şekilde vücut bulduğu tarihi bir zaman dilimidir.

Samsun´dan çıkılan yolculuk Erzurum´da resmileşip Sivas´ta kurumsallaşmış, amaçları ve çerçevesi belli bir kurtuluş mücadelesine dönüşmüştür.

Yıkmaya çalışılan Türk devleti yeni bir doğuşla Sivas´ta yeniden kurulmuştur adeta?

HÜRRİYET AŞKINI HİÇBİR ENGEL SÖNDÜREMEDİ

4 ile 11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi gerek işgal kuvvetlerinin gerekse işbirlikçi unsurların baskı ve zorlamalarıyla engellenmek istenmiş ama milletin iradesi ve kararlılığı karşısında başarılı olunamamıştır.

Sivas Kongresi doğrudan doğruya Mustafa Kemal´in çağrısı üzerine toplanmış bir milli kongredir. Kongre´nin 38 üyesinden 31 ´ini Batı ve Orta Anadolu illerinden gelen üyeler, 7´sini ise Doğu Anadolu illerini temsil eden Erzurum Kongresince seçilen Heyet-i Temsiliye oluşturmuştur. Böylece Batı ve Orta Anadolu illerinden seçilen delegelerle Doğu illerini temsil eden

Heyet-i Temsiliye, Sivas Kongresi´ne memleket çapında bir genişlik ve bütünlük kazandırmıştır.Sivas Kongresi, Anadolu´nun her yöresinden gelen delegelerin katılımıyla başladı.Kongrede en çok tartışılan konu vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının nasıl sağlanacağı oldu.

Kongre sonunda ulusal dernekler bir çatı altında birleştirilmiştir. Mustafa Kemal başkan seçilmiştir. Toplanma ve alınan kararlar bakımından ulusal bir kongredir. Milli egemenliği önemli bir adımdır. Mandadan vazgeçildi.

TBMM seçimleri yapılıncaya kadar Temsil Heyeti kuruldu.  Padişaha meclis-i mebusan-ı toplaması için baskıda bulunuldu.  Vali Ali Galip kongreyi engellemediği için 4 Ekim 1919 da İstanbul hükümetinden Damat Ferit istifa etti. Bu gelişme üzerine ?İstanbul Anadolu´ya egemen değil bağlı olmak zorundadır? görüşü yayıldı.

Sivas Kongresi Ankara´ya giden yolun son ve en önemli virajıydı. Hürriyet treni bu duraktan da güçlenerek çıktı ve eklenen yeni vagonlarıyla mücadelenin büyüklüğünü dosta düşmana göstermiş oldu.

Sivas ve Sivaslı da tarihi misyonuna uygun bir şekilde söz konusu vatan olunca, söz konusu millet olunca, söz konusu hürriyet olunca geri kalan her şeyin teferruat olduğu bilinci içinde bir ve beraber şekilde istiklal mücadelesine omuz vermenin ötesinde canıyla kanıyla her şeyiyle kendini ortaya koymuştur.

Mücadele aşk, samimiyet, ihlas ve imanla yürüyünce bütün engeller de birer birer kalkıyordu. İstiklal mücadelesi Sivas´tan sonra artık menzile doğru yol alıyordu.

15 TEMMUZ´DA DA KAZANAN 4 EYLÜL RUHUDUR

Türkiye´yi yeniden 4 Eylül öncesi şartların taşıma amacıyla 15 Temmuz günü başlatılan darbe girişimi çok kısa sürede milletin ve devletin kararlı duruşuyla püskürtülerek tarihi bir ihanet operasyonu engellendi.

FETÖ´nün yıllardır planladığı bu alçakça girişim öncesiyle ilgili söylenecek çok söz var ama bunlarla uğraşıp, tartışıp, zaman kaybetme lüksümüz olmayan çok ciddi bir sürece girmiş durumdayız. Gerek 15 Temmuz gecesi gerekse 7 Ağustos Yenikapı´daki buluşmada gerçekleşen demokrasi ve vatanseverlik duruşu birçok sorunu çözecektir. Hızlı bir şekilde önlemler alınırken toplumsal uzlaşı ihmal edilmemeli ve yeni sorunlara kapı açmayacak şekilde düzenleme ve uygulamalar gerçekleştirilmelidir.

Ülkemiz ve medeniyet coğrafyamız çok büyük bir badire daha atlattı. Milletin sağduyusu ve cesareti tankların paletlerini durdurdu. Millete doğrultulan tankı şehitler vererek gaziler vererek engelleyen bu üstün ruh ayı zamanda devletini ve geleceğini de kurtarmış oldu.

15 Temmuz modern bir işgal operasyonuydu. Taşeron FETÖ´ydü sadece. Aynı işgal güçlerinin elinde nice taşeron var. İşte bu nedenle millet olarak sevgi, saygı, hoşgörü, dayanışma içinde farklılıkları zenginlik olarak görüp birlik ve beraberlik içinde olunca hiçbir güç bize diz çöktüremeyecektir. 4 Eylül 1919´da olan budur, 15 Temmuz 2016´nın sırrı da budur.

Her milletin bir özelliği öne çıkmıştır. Bizim milletimiz de hürriyet aşkı ve cesaretiyle nam salmıştır.

Ve son sözümüz İstiklal Şairimiz Mehmet Akif´ten nasihat olsun; Girmeden tefrika bir millete düşman giremez/ Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?