- Önce ben geçeyim diye birbirimizden yol kapma telaşında değilde, birbirimize yol açma nezaketinde olsa idik, trafik yine de kilitlenir ya da birbirimizi boğmak istermiydik.
- Başkalarının sırtına basa basa tırmanmak yerine, daha ehil olanı teklif ve taltif etseydik; siyaset yine de böyle menfaat yarışına döner, itibarını kaybeder ve kurumlar bundan daha mı verimsiz olurdu.
- Hastası olan, çocuğu olan, uyuyan vardır diye düşünülseydi eğer; yine böyle korna sesinden duramaz ya mahallelerde patlak egzozla gezenler olurmuydu acep.
- Belki onun baktığı zaviyeden ben bakamıyorum, belki yanılıyorum diyebilseydik mesela; yine de böyle onur kırıcı tartışmalar, münazaralar olurmuydu.
- Onlar bize emanet, ağızları dilleri yok ve biz hep onların düzenlerini bozuyoruz diye nedamet duysaydık yine de hayvanlara eziyet edenlerimiz çıkarmıydı içimizden.
- Benim namusum, şerefim nasıl kıymetli ise muhakkak herkesin ki de öyledir diyebilseydik eğer; yine böyle tacizciler, tecavüzcüler olurmuydu.
- "En hayırlı olanınız, hanımına en iyi davranandır" öğüdünü dinleseydik, yine de; bırakın öldürmeyi, sakat bırakmayı kadınlarımıza el kaldırabilirmiydik.
Zor, çok zor, hatta imkansız mı geldi bunlar.
Ya da mümkün görünmedi mi gözümüze...
Halbuki bu saydıklarımız İslam ahlakının birinci basamağı.
Yani,
" Yitik Hazine"mizin anahtarı. ( H. M)