USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

AŞKA DAİR

17-10-2017

İnsanlık nereye gidiyor bilinmez.  Herkes, bir şekilde hayatını devam ettirmektedir. Biz insanların yaşantılarında, beklentileri çok fazladır ve  istekleri, plan ve programları bu beklentiler doğrultusunda devam etmektedir. Bu beklentiler herkese göre farklıdır ve yeri geldiğinde de sınırsızdır. Çünkü, insan yaşadığı süre içerisinde, hayat şekilleri her geçen gün farklılaşır. Bu hayat şekiller içerisinde öyle duygular vardır ki, bu duygular içinde aşk denen ilahi duygu da bulunur.
Peki, bütün yaşantımızın içinde aşk dediğimiz unsur, hayatımızın neresindedir?
Gerçek aşk nedir?
İlahî aşkın mertebesine kimler ulaşmaya çalışmıştır?
Herkesin yaşadığı aşk, nasıl bir duygudur?
İlahî aşkı herkes tadabilir mı?
Bütün bu ve buna benzer soruları, mekanik bir şekilde büyümeyen, yani hayatı sevgiyle karşılayıp, sevgiyle yaşayan  insanların cevaplayabileceği sorulardır. Aşkı hissetmek ve yaşamak gerekir. Ancak o zaman yüceliği daha kolay anlaşılabilir.
Sevgi, insan hayatında olmazsa olmazlardandır. Sevgi, mekanikleşen hayata karşı açılan bir savaştır.
Peki ya aşk.....
İşte hayatın muamması olan aşk bambaşka bir duygudur.
Yunus Emre, Mevlana hazretleri ve günümüze kadar gelmiş Allah dostları kişilerin, yaşamı boyunca tattığı o ilahi aşk.
Ehli kamil dediğimiz mertebede bulunan gerçek ilahi aşk. Uğruna dünya mallarının  bırakıldığı aşk. Yani maddiyattan çok maneviyatın yoğun olduğu bir duygu yükü.   
Maddiyat, gündüz gibidir, ışığı güneştir, maneviyat ise gece gibidir ışığı gönül gözüdür. Yani dünyaya yürek gözüyle bakmak gerekir. Güzel ve hoşgörüyle bakmak ve o ilahi yüceliği görmek gerekir. İnsan beynini saran bu ilahi aşk, adeta Allah ile kul arasında bir köprüdür. Aşka düşen kul, her şeyi bırakır ve Allah için sevgilidir yardır. Maddiyattan uzak, gönülden Allah´a bağlıdır.
"Dağa düşer kül eyler,
Gönüllere yol eyler,
Sultanları kul eyler,
Hikmetli nesnedir aşk"
Bu dörtlükte aşkı ne güzel anlatmıştır Yunus Emre.
Yunus Emre gibi Mevlana´da aşkı şu şekilde dile getirmiştir.
"Yüz kişinin içinde aşık, gökte yıldızlar arasında parıldayan ay gibi belli olur."
Yine başka bir anlatımında Mevlana Hazretleri "Seni bağrıma değil, bağrımı ve başımı ayağının altına bastım. Gözüm toprak olacak, ama gönlüm daima aşk kokacak." demiştir.
Allah aşkı yani ilahi aşkın verdiği ilhamdır Mevlanaların ve Yunusların dizeleri. Allah´a ulaşma isteğinin şiddetidir onların aşkı.....
Onlar susar, gözleri konuşur aşk deryasında. Aşk Allaha ulaşmak için çekilen çilenin dozudur.
İlahi aşktaki  yüceliğininin sırrına ermek ehli kamillik ister. Bu aşkı tadan isyan etmez, küsmez. Sabırdır arkadaşı.  Aşk kişinin büyük sırra ermesidir aslında. Hoşgörünün yoğunluğu ile yoğrulmuş olan bu maneviyatın büyüklüğü, insanı maddiyattan, yani dünya işlerinden uzaklaştırır ve o yüce mertebeye ulaştırır.
Kısacası, bir lokma ile bir hırkadır aşk....

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?