Nüfus arttığı halde evlilikler azalıyor.
Hem de korkulacak, korkutacak bir seviyede.
Boşanma ise, nüfus artışından on kat daha hızlı.
TUİK verilerine göre, bir yıl içinde;
Evlenme % 2.9 azalmış
Boşanma %10,9 artmış.
Biri dibi görmek üzere, diğeri zirveye çıkmış.
Yani ikisi de alarm veriyor...
Geleceğimiz adına ikisi de toplumda infial uyandırmalı.
En çok ta Aile Bakanlığında olmalı bu infial.
Zira Aile Bakanlığının Aile diye bir derdi yok.
Onun derdi kadın.
Özgür kadın
Özgürleştirilmiş kadın.
Beyanı esas kabul edilip erkeğine mutlak galip gelmiş kadın.
İlk hedef Kadını güçlü kılmak.
Kimin karşısında güçlü?
Tabii ki erkeğin karşısında.
Fakat onun güç dediği şey, iki cinsi birbirine düşman edecek türden bir imtiyaz.
Karı ile kocayı,
Ana ile oğlu,
kız ve erkek kardeşi bile,
birbirlerine düşman edecek bir türden.
Erkekler kadınlardan o derece korkar oldular ki; emin olun İnsan neslinin 3. bir türü olsa, kadınlardan vazgeçip onlarla evlenecekler.
Yeniden kavuşmak için, onlarca sene göz yaşı döken, on binlerce kilometre uzaktan birbirlerine sürüne sürüne ulaşan Adem Babamız ile Havva Annemizin neslini birbirine düşürdü, iki ırkı hasım ettiler.
Öyle ki, artık biri diğeri için, değil binlerce kilometreye ulaşmak, parmağını bile kımıldatmak istemiyor.
Hani Beka meselesi diyorsunuz ya
Alın size Beka meselesi!
Evlikten çılgınlar gibi kaçıp boşanmaya sığınan bir toplumun;
Bundan ala belası, bundan ciddi bekası mı olur? (H.M)
