USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Bir Film Önerisi - Hachiko Bir Köpek Hikayesi

07-08-2018

Görmeye nasıl anlam  yüklerseniz   öyle bakarsınız  hayata, yaratılmışlara? Bana  kalırsa  ağaçlar sevgiden yaratılmıştır. Hayvanları yaratan sevgidir. Suyu da yaratan aynı sevgidir. Sevginin gözleriyle  baktığınızda, kainattaki   her  şeyin  mayasında  onun   olduğunu  görürsünüz.

Kendimde   evde  hayvan  besleyen   biri  olarak, hayvanları  sevdiğimi  her seferinde  ve  her  yerde  vurgularım. Hatta    daha  önceki  yazım  da  onlara  taktığım  bir  isim   var: ?Allah´ın  dilsiz  kulları ´

Geçenlerde  ?biz insanlar da böyle olabilsek keşke´   dedirten "Hachiko   Bir Köpeğin Hikayes i( Hachi: A Dog´s Tale )´´  adlı   bir  film  izledim. Sinema  dünyasında  da  iyi  bir  yer  edinen  bu  filmin yıllar  geçse  de   bende bıraktığı  etkiyi   atacağımı sanmıyorum. Sadakatin ve gerçek   sevginin   hikayesi  olan  bu  duygu   yüklü  muhteşem  filmin  sonunda   gözyaşlarıma   mani   olamadım. Bu  filmde  insan zaten  duygulanmıyorsa, niye insandır ki?

Bir profesör ile  bir köpek arasındaki müthiş dostluğu  konu edinen  film, Japonya´da meydana gelen gerçek bir hayat hikayesini anlatıyor. Hachi,  sahibine olan sadakati  ile Japonya´dan tüm dünyaya  ünü  yayılmış bir köpek. 1987 yılında ilk  olarak  ?´Hachiko Monogatari ?´ ismiyle  Japonya´da  çevrilen filmin,  ikinci   versiyonu  ise  Stephen P. Lindsay tarafından  Hollywood   yapımı   olarak, 2009   yılında  tekrar  senaryolaştırılarak  sinemaseverlerin  karşısına  çıkmış. Bir köpek ile bir profesör arasında inanılması güç ama gerçek bir dostluğun  beyazperdeden    yansımasını  izleyeceğiniz   filmin  başrol  oyuncusu  ise;  Özel  Bir  Kadın,  Chicago, Kesişme,  Çakal,  Entrika, İlk  Şövalye   gibi  filmlerden  tanıdığımız  Amerikalı  oyuncu  Richard Gere.  Filmin  bir diğer   en  önemli  özelliği  ise   köpeğin  oyunculuk  performansı. Bana   kalırsa   başrol   oyuncusu  o.

 Filmin  konusuna   gelecek  olursak, Profesör   Parker  Wilson (Richard Gere)  üniversitede  müzik  hocasıdır. Eşi  ve  kızıyla  büyük   bir  evde   mutlu  bir  şekilde  yaşamaktadırlar. Prof. Parker , bir  akşam  iş  seyahatinden  dönerken  tren istasyonunda   Japon  kökenli meşhur  Akitainu  cinsi  küçük   bir köpek  bulur. Onu   evine  götürür. Eşi  kesinlikle  bu  köpeği  evde istemez,  onu  bulduğu  yere  bırakmasını  ister  ve   her  yere  ilanlar  dağıtır. Fakat   bir türlü  köpeğin  sahibi  bulunamaz.

Profesör   Parker´ın   köpekle  arasında   sıkı  bir   bağ  oluşur  ve  bu   bağ  gün  geçtikçe daha da sağlamlaşır. Kısa zamanda tüm aileye kendini  sevdiren   Hachi,  artık  Wilson ailesinin köpeğidir. Köpeğin   tasmasında  Japonca ´da    iyi  şans  akımını  simgeleyen   ve   8  anlamına  gelen  Hachie  yazmaktadır. Aradan  iki   yıl  gibi  bir  zaman    geçer. Hachie,  Profesör   işe giderken her gün tren istasyonuna kadar onunla  gelir   ve  onu  yolcu eder.  Her   gün  saat   5´te    de   istasyona  gidip   her  zamanki  yerini  alır  onu bekler.  Beraber    eve  dönerek  iyi  bir yol arkadaşı olur.

Böyle sürüp  giden  günlerin  birinde  profösör  dersteyken  kalp  krizi  geçirir  ve  ölür. Hachi   onun  öldüğünü anlamaz. Parker´in   büyüyüp  evlenmiş   olan  kızı  onu  alıp  evlerine  götürür. Fakat   ordan  kaçar   yine  istasyondaki  yerinde  beklemeye  başlar. Gece - gündüz,  yaz-kış   demeden   aralıksız  tam  9  sene   sahibini  bekler. Bu    arada  bu  olayı   istasyona  gelen   bir  gazeteci  haber  yapar. Ve  Hachi´ nin  ünü  tüm  ülkeye  yayılır.

Bu   9  senelik  bekleyiş   Hachinin   ölmesiyle  son  bulur. Yıllar boyu sahibini   beklediği   tren istasyonuna   da  Hachi´ nin  heykeli  dikilir.

Evet  filmimizin  konusu  böyle ... ?Yok   böyle bir  dostluk ? diyeceğiniz   bu  filmi  sadakat  ve  sevgi kavramının  hayvan  dediğimiz  canlıdan  öğrenilmesi  ve  hatırlatması   bakımından  izleyin, izlettirin. Keyifli  vakit  geçireceğinize   emin  olduğum  için  şiddetle  izlemenizi  tavsiye ediyorum. Daha  sonra   tekrar  tekrar   izleyeceksiniz.  Şimdiden   iyi seyirler  dilerken  izledikten  sonra  siz  de  benim  gibi   aynı  şeyi  düşüneceksiniz:

?´Çoğu   insanın   hayvanlardan  öğrenmesi  gereken  çok şey var öyle değil  mi?´´

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?