- işleyişine tesir edemediğimiz, sözümüzün hiç geçmediği, hatta görüşmekte bile zorlandığımız bürokrasi, Dışişlerinde yuvalanmış. Sadece Bakan bizden hepsi o kadar, demişti.
Sürekli yaptığı abuk sabuk çıkışlarıyla; karanlık düşünce dünyasından numuneler serdeden, son haftaki Türkçe ezan çıkışıyla da Ülkeyi yeni bir tartışmanın içine atan Öztürk YILMAZ Başkonsolos idi.
Cumhuriyet Bayramına Bizans kıyafetiyle katılarak, halkı infiale sürükleyen Elif Sedef YAVUZALP ise Büyükelçi.
Geçmişte de yine onlarca Hariciyeciden akıl almaz uygulama ve çıkışlara şahitlik etti bu Ülkenin vatandaşları.
Hariciyeci yetiştirmek için Fakülteler kurmuşuz ve bizi temsil etsinler, gözümüz kulağımız olsunlar diye mezunlarını Dış ülkelere gönderiyoruz ama gelin görün ki buradan yetişenlerin birçoğu;
- Ülkesini sevmiyor.
- Kendi Halkından nefret ediyor.
- Aidiyet hissetmiyor.
- Tarihini bilmiyor
- Kültürünü reddediyor
- Görevini layıkıyla yapmıyor
- İhanet etmekten çekinmiyorlar,
İla ahir...
Tıpkı; Kaymakam yetişsin diye açtığımız Fakülte mensuplarının "ÖNCE MÜLKİYE, SONRA TÜRKİYE" diye darbı mesel eyledikleri gibi, Hariciyecilerin de öncelikleri Türkiye değil.
Keşke; neredeyse her mahalleye bir Üniversite açmak yerine, tüm dikkat, kaynak ve enerjimizi mevcut Yüksek Öğretimin ıslahına tahsis etmiş olsaydık.
Belki o zaman,;
Bilim adamı yetiştirmek için kurduğumuz; Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencileri de; " Kız-Erkek aynı tuvaleti kullanmaktan " daha faydalı projeler ile gündeme gelirlerdi.. (H.M.)
