Devlet bir gün geniş ve boş araziye geceleri göz kulak olacak ve asgari ücretle çalışacak bir bekçi almaya karar verir. Bekçi işe alındıktan bir müddet sonra ?talimatlar olmadan bekçi nasıl çalışacak?? sorusuna çözüm amaçlı bir planlama birimi kurulur ve 2000 TL maaşla iki kişi işe alınır. Bir süre sonra planlamada çalışanların işlerinin layıkıyla yapıp yapmadıklarını kontrol etmek için 2500 TL maaşla iki denetmen bulunur. Haliyle bunların maaşlarının hesaplayacak bir muhasebeci ve evrak işlerini halledecek bir de sekreter işe alınır. Devlet işleri sorumluluk gerektirir, tüm çalışanlardan sorumlu 7500 TL maaşla bir müdür, ona yardımcı olması içinse 4500 TL maaşla iki müdür yardımcısı da işe alınır. Makamın şanına gölge düşmesin diye Müdür beye son model bir makam aracı alınması da tabi ki de unutulmaz. Gel zaman git zaman ülkede ekonomik kriz ortaya çıkar ve tasarruf gerekir. Masrafları kesmek için bekçi işten çıkarılır, diğerleri kalır...
Ekonomik olarak sıkıntılı günler yaşadığımız bugünlerde ekonomiden sorumlu bakanımız Sayın Berat Albayrak kamuda tasarrufa gidileceği yönünde açıklamalarda bulundu.
Basında çıkan haberlerde ülkemizde 190.000´i aşkın devlete ait araç bulunduğu söyleniyor. Üstelik bu rakama belediyelere ait taşıtların ve kiralama suretiyle kullanılan araçların dahil olmadığı belirtiliyor. Bu rakam her yıl milyarlarca avro bütçe fazlası veren ve bir çok aracın üretim merkezi olan Almanya´da 20.000 civarında görülüyor. Her yıl dışarıdan borç para alarak döndürülen bir ekonomiye sahip ülkemizde israfın boyutları inanılmaz seviyelere ulaşmış görünüyor.
Çok değil bir kaç yıl önce bir ilçenin belediye başkanının 650.000 TL´ye aldığı makam aracını savunurken söylediği ?Herkes Audi´yle gelsin, ben Passat mı çekeyim yanlarına? sözü hala akıllardadır. Halka hizmet için göreve gelen bürokratların ve seçilmişlerin makamlarını değerini korumak bahanesiyle yaptıkları harcamaların önüne geçilememesi oldukça üzücüdür. Halbuki eskilerden gelen bir söz vardır; ?Şerefü-l mekani bil-mekin? yani ?Bir yerin şerefi, orada bulunan kişiden gelir?.
Makamları güçlendiren, halk gözünde saygın hale getiren olgu şatafat, lüks değil o makamdayken yaptığınız icraatlardır. Malesef ülkemizde makamlara gelen insanlar işe önce oturdukları lojmanları ve kullandıkları odaları yenileyerek, kullandıkları makam araçlarının modellerini yükselterek başlarlar. Halbuki her harcanan parada bu ülkenin her bir vatandaşının hakkı olduğunu unutmadan hareket etmek gerekir. Yüce Rabbimiz bile kendisine karşı işlenen hatâ ve günahları affettiği hâlde kul hakkını bunun dışında tutmuştur.
Bakanımızın aldığı bu kararı sonuna kadar destekliyor, geçmiş dönemde alınan tasarruf kararları gibi sadece ?bekçi?yle sınırlı kalmayacağını umut ediyorum.
