USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BÜYÜK TAKIM YÖNETİCİLERİ DAHA DİKKATLİ OLMAK ZORUNDALAR

25-10-2017












Ülkemizde spor denince, futbol akla geliyor. Kendilerine üç, beş büyük takım diye, isim takanlar; sporun her dalında kendilerini başarılı olmak zorunda hissediyorlar. Başarılı olma adına zaman, zaman hırçınlaşıyorlar. Kendilerinin sadece birey olarak, şahıslarını temsil etmediklerini unutuyorlar. Aynı zamanda bir kuruluşun başkanı, temsilcisi, gibi ağır bir yük taşıdıklarını fark etmiyorlar.
Bu anlamda, bazen müsabakalar öncesi, müsabakalar sonrası farkında olmadan, öyle açıklamalar yapıyorlar ki; sanki karşı tarafa savaş açıyorlar. Ortada yapılan bazı şeylerin haksızlığından bahsediyorlar. Böyle sert açıklamalar yaparak güya; o haksızlıkların ortadan kalkacağını sanıyorlar. Unuttukları bir şey var. O sert açıklamaları yaparken; farkında olmadan veya farkında olarak, başka bir gurubu karşılarına alıyorlar. Sonuçta, şikayetçi oldukları konu kendi lehlerine halledilse de, hal edilmese de; ortalık acaip bir şekilde geriliyor.
Hatta o takımın taraftarı olan insanlarla, karşı takımın taraftarı olan insanlar, birbirleri ile kavga ediyorlar, Yaralıyorlar, öldürüyorlar... Birbirlerine küs oluyorlar... Aile içi, dramlar yaşanıyor.
Soruyorum şimdi: Ey büyük takım idarecisi olduğunu söyleyen beyler, bu hareketler o büyük sıfatı ile anılan konumunuza yakışıyor mu? Büyüklük daha dikkatli olmayı, daha sorumlu davranmayı gerektirmez mi? Sonuçta her müsabakanın bir kazananı olacaktır. Sporun genel kuralı budur. Bu kuralı bilerek; insanları tahrik etmenin, kışkırtmanın, hiddetlendirmenin, kime ne faydası var? Bu kadar çoğu genç konumda olan insanları, gereksiz yere kavgaların içine sokmak doğru mu? Hemen birileri diyeceklerdir ki; biz onlara kavga mı edin diyoruz? Evet, belki öyle bir söyleminiz yoktur. Ancak, yaptığınız açıklamalar, insanları o tarafa yöneltmektedir.
Ülkemiz güzel insanlarını, gençlerini ve özellikle bize çok lazım olacak enerjilerini böyle gereksiz kullanmak doğru değildir.
Bence büyük takım yöneticisi olduğunu iddia eden; İstanbul takımları ve onu takip eden zamanla şampiyonluk kazanmış, Anadolu takımlarının; Değerli sorumluluk taşıyan yöneticileri, insanlara daha dikkatli açıklamalar yapmak zorundadır.
Bütün enerjilerini takımlarını daha iyi yönetmeye, daha üstün başarılar aldırmaya yönelik olarak harcasalar daha doğru olur. Bakıyoruz; hepsinin Devlete bir takım borçları var. Bizim dedikleri, spor yaptıkları statlar Devletin malı. Kendileri kendi yönetimleri zamanında; yaptıkları sorumsuzca harcamalar yüzünden, sonraki yönetimler: enkaz devraldık, diye açıklamalar yapıyorlar.
Dışarıdan transfer ettikleri ve bu uğurda torbalarla para verdikleri topçular; sorumsuz, başarısız, sadece ismi için alınmış adamlar. Üstüne üstelik, bu adamlar başarısızlığı tescil edilip geri gönderilince: Ülkemiz aleyhinde en acımasız açıklamaları yaparak, uluslararası mahkemelerde takımlarını suçlu duruma düşürmektedirler. Bazen kendini bilmez bazı sporcuların, Ülkemiz aleyhinde yaptığı yıpratıcı, küçük düşürücü açıklamalar da fazlasıdır. Bu adamları böyle şımartan kimler? Adamları Ülkemize gelirken binlerle karşılayanlar kimler? Burada  açıklayalım; görevini hakkıyla yapan, aldığı parayı hak eden, insanlara sözümüz yoktur.
Bu Ülkeye yazık değil mi?
Yukarıda sıraladığımız eksiklikler, hangi takımda olursa olsun; hangi yönetici zamanında olursa olsun, önce onlar kendilerini suçlamalıdır. Yoksa, hedef saptırmak adına, takımlarının başarısızlığını örtmek adına, aldıkları sporculara, torbalarla ödenen paraları gizlemek adına; yapılan tüm kışkırtıcı, tahrik edici sorumsuz açıklamaları lanetle kınıyoruz. O açıklamaları yapan yöneticileri; insaflı olmaya, sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Ülkeyi bu anlamda kimsenin germeye hakkı yoktur.
Burada bir sitemimiz de; Ülkeyi yöneten insanlaradır. Takımlarımıza dışarıdan gelen sporcuların, emeklilik zamanlarında bol para kazanmasına neden olan; sporculardan alınması gereken vergi oranını neden  artırmıyorsunuz? Batı ülkelerindeki uygulamaların acilen, Ülkemizde de uygulanmasını istiyoruz. Aynı zamanda zaman, zaman Ülkeyi gerecek, açıklamalar yapan yöneticileri, taraftarlarını çeşitli anlamlarda tahrik eden yöneticileri, neden sorgulamıyorsunuz? Devletin gücü nerede? Anlamsız kavgalar yüzünden canlarından olan, gençlere yazık değil mi? O gençler gereksiz tutum ve davranışlar içerisinde olunca; Sayın yöneticilerin yüzleri gülüyor mu? İçleri rahatlıyor mu? vicdan azabı duymuyorlar mı?
Verilen cezalar, sadece hak mahrumiyeti ile, kalmamalıdır. Daha caydırıcı, daha dikkat çeken yaptırımların, hayat geçirilmesi gerekir.
İki büyük takım arasında oynan, Derbi Maçı; futbol adına, tam bir fiyasko, idi.
Sahada, futboldan başka, her şey var idi. En başta geleni; topçuların sahtekarlıkları ve sorumsuz hırçınlıkları...
Verilen, verilmeyen hakem kararları, futbolcuların anlamsız hırçınlıkları, seyirciye yaranmak adına, yaptıkları sorumsuz davranışlar; ancak bizim ligimizde olur, gerçeğini  bir kez daha hatırlattı. Aynı topçular, bu hareketlerin bir tanesini, Avrupa arenasında yapamazlar. Anında cezalandırılırlar.
Onlar da; anlamış, ne yaparsak, yapalım; Bu Ülkede bize kolay, kolay bir şey olmaz. Hakemler, etki altında. Gördüğünü çalamıyor. Çalmıyor. Aynı hakem bir yabancı saha da; böyle mi, davranıyor?
Futbolcu için, önemli olan düstur, şudur.  Ben seyirci ile iyi geçinirsem, gerisi önemli değildir. Mantığı hakim olmuş. Yazıklar Olsun bu mantıktaki, seyircilere...
Adam, seninle resmen alay ediyor. Anlamıyor musun?
Bu seyirciye hayret ediyorum. Kendilerine futbol oynaması için; onca para verilen adamların; artisliklerini alkışlıyorlar. Sonra, futbolumuz gelişmiyor, şikayetleri.
Futbolculara önce adam gibi, oyun oynaması gerektiğini; kim hatırlatacak? Ülkenin bu kadar sorunu var iken; bu futbolcuların kaprisleri ve hırçınlıkları, sorumsuzlukları, ne anlama geliyor? Bunlara kim ödün veriyor? Geçen yıllarda bu şımarık topçuların yaptıkları olumsuz davranışlardan dolayı; taraftarlar, birbirleriyle kavga etmediler mi? Bu neyin kavgasıdır? Yaralanmalar oldu...
Futbol adamlarının, Ülkenin bu kadar sorununa karşılık; gerginlik üretmelerini, şiddetle kınıyorum. Sorumsuz ve görevini yapmayan tüm topçuların; Bu Ülkeden kovulması, gerektiğine inanıyorum. Kimsenin Ülkede var olan kardeşliği bozmaya hakkı, yoktur.  Kendileri zaten yeteri kadar, Bu işten hiç de, hak etmedikleri paraları alıyorlar. Bırakın bari, seyircinin üzerine oynamayın. Ekmek parasını sizi seyretmek için, veren insanlara saygı duyun. Bu kadar insanlığı, taraftar aşkı ile, size bağlanan insanlara çok görmeyin. Eğer, yüreğinizde, kalbinizin bir yerinde, insanlık kaldı ise; bu uyarıyı dikkate alın. Yoksa; Allah, kalbinize ve davranışınıza göre; karşılığını versin derim.
Futbolu yönetenlerin, bu olaylar karşısındaki, duyarsızlığına da, hayret ediyorum. Bir an önce video hakem ya da, yabancı hakem kuralı devreye sokulmalıdır.
Son bir not: Eğer, Saygıdeğer büyük takım yöneticisi olduğunu iddia eden sizler; Anadolu takımlarının sınırlı imkanlarla çıkmış oldukları bu yolda; sizler olsaydınız ne kadar bu görevde kalırdınız? Sizin için takım yönetmek mi, yoksa isminizin önüne yeni sıfatlar eklemek mi, önemlidir? Eğer, takım yönetmek diyorsanız; buyurun Anadolu´da sizin maddi imkanlarınızla başarısına başarı katacak yüzlerce takım var. Amma onların başarısı bana yetmez, diyorsanız o zaman başka. O halde sorumlu olarak yapmanız gereken görevi yapın, görevinizi yeteri kadar yapamadığınız zaman; başarısızlığınızı değişik metotlarla örtmeye çalışmayın. Yazık, Bu Ülke gençliğine yazık. Sizin bunları böyle olumsuzluklara itmeye hakkınız yoktur. Yapamadığınız zaman  görevinizi bırakın, gidin. Korkmayın o makamlar boş kalmaz, heveslisi çoktur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?