USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÇİZGİ FİLMLER ZANNEDİLDİĞİ KADAR MASUM MU?

29-06-2018

Bebeklikten gençliğin son evrelerine kadar çocuklarımızın vazgeçilmez tutkusu çizgi filmler? Televizyonun ellerine teslim ettiğimiz taze dimağların, meftunu olduğu çizgi filmler acaba zannedildiği kadar masum mu? Her verileni sünger gibi çeken beyinlere acaba neler empoze ediliyor? Televizyonun çocuklar üzerindeki etkileri, olumlu olduğu kadar olumsuz da olabiliyor. Önemli olan televizyonun doğru ve bilinçli bir biçimde kullanılmasıdır. Kilise şablonları, diğer dinlere ait ritüeller, büyücülüğe özendirilen temalar, havada uçanlar, olağan üstü güçlere sahip modeller? Konu itibarıyla ise savaş/çatışma, ezen, öldüren, savaşanın güçlü olarak dayatıldığı birbirine benzeyen kurgular? Soyut- somut ayrımını henüz yapamayan, gerçekle kurguyu ayırt edemeyen 0-6 yaş aralığındaki sabilere sihir yapan veya uçan çizgi film karakterlerinin potansiyel tehlike oluşturduğunu gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde görüyoruz. Kendisini çizgi film karakteriyle özdeşleştirip kâh yükseklerden atlamaya çalışıyor, kâh elinde tuttuğu çubukla sihir yapmaya kalkıyor. Mersin´de, izlediği Pokemon çizgi filminin etkisinde kalan küçük çocuk kendisinin oyundaki uçan kahramanlardan biri olduğunu düşünerek 7. kattaki evlerinin penceresinden aşağıya atladı. Adana´da 12 yaşındaki bir çocuk, izlediği Örümcek Adam filmine özenerek tavandaki vantilatöre bağladığı iple uçmak istedi. Bağladığı ip boynuna dolanan çocuk, hayatını kaybetti? Sadece ülkemizde değil dünyada da sayısı her geçen gün artan bu tür haberler, hayatın en saf dönemi olan çocukluk döneminde çizgi filmlerin bireylerin hayatında ne kadar etkili olduğunu göstermesi açısından oldukça düşündürücü. Haliyle bunları duydukça evlatlarımızı nelerin kucağına attığımızı bir kez daha görüyoruz. Üstelik bu durum maalesef biz büyüklerin eseri. Annesinin elinden tutmuş bir ilkokul çocuğu Fatih Sultan Mehmet´in resmini göstererek ?Bak anne adam ata binmiş diyor,? daha sonra da örümcek adam´ı görünce gözlerini açarak ?Anne, örümcek adamın ayaktaki resmi bende yok, bunu alalım? diye sevinç çığlıkları atıyor. Bizde kahraman çok film yok, batıda ise kahraman yok film çok. Bizim çocuklarımızın, izlediği filmi, aldığı oyuncağı ve dolayısı ile oluşturacağı düşünce yapısını, kirli mihraklar şekillendiriyor. Bu kirlilik bozuk kişilikli fertler, agresif çocuklar ve kimliksiz kalabalıklar olarak bize geri dönüyor. Çizgi filmlerin çizdiği beyinler, onların çizdiği çizgide yol alıyor. Elbette bu tür yaklaşımlar çocuklarımızı kendi değerlerinden ve maneviyattan soğutuyor. Başka kültürün mahsulü olan ürünler asla bir diğer kültüre tam bir uygunluk göstermez. Bu nedenle çocuklarımızı bu tür çizgi filmlere tam bir teslimiyetle emanet etmek büyük tehlikedir. Zira o yaşlarda öğrenilen şeyler, temel bilgiler sınıfındandır. İlerde öğrenilecek her yeni şey, bu eski bilgilerin üzerine bina edilir. O yaşlarda hafızalarında doğru resimlerin kalması, doğru bilgilerin işlenmesi açısından anne baba denetimi elbette çok önemlidir. Bu konu da yapılması gerekenler ise;  0-2 yaş arası çocuklara çizgi film kanalları dahil televizyon izlettirilmemeli, bunun yerine karşılıklı etkileşim ve sosyal ilişkilere dayalı faaliyetler yaptırılmalıdır.2-10 yaş arası çocuklara günde 1 saati geçmeyecek şekilde, algılama seviyelerine uygun ve olumlu karakterlerin ağırlıkta olduğu programlar seçilerek izletilebilir. Eğitici ve milli manevi değerleri aşılayıcı yapımlar tercih edilmelidir. Çocuklar farklı hobi ve uğraşlara yönlendirmeli,  televizyon ya da çizgi filmler hayatlarının odak noktası olmamalı. Elbette tüm çizgi filmler kötü değil bazı çizgi film karakterleri çocuklarımıza olumlu örnek de sergiliyor ama yine de birer ebeveyn olarak denetimi elden bırakmamak gerekiyor. Şimdi tekrar soruyorum çizgi filmler zannedildiği kadar masum mu?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?