USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GIDA TERÖRÜ

10-11-2017

     Onca kanayan yaramızın içinde görünmeyen, telafisi uzun yıllar alacak bir yaradır gıda terörü. Gıda bizim en hassas noktamız. Beslenme bizim en temel ihtiyacıdır ve bu ihtiyaçların tedarik süreci günümüzde ne yazık ki suistimal edilmeye müsait. Daha çok para kazanma hırsıyla, insan hayatını hiçe sayanların oluşturduğu gıda terörünün cenderesine düştük!  Ne kadar uzun raf ömrü oluşturabilirseniz ve ürün ile bağdaşmayan parlak renk haline getirirseniz ürünleri, o kadar ucuza satar ama bir o kadar da kar elde edersiniz değil mi? Meyve sebzeden kırmızı ete, tavuktan ekmeğe kadar yediğimiz her gıda zehir saçıyor. Lastik gibi kıvrılan biberler, 15 dakikada pişen hormonlu tavuklar, antibiyotikli etler, ilaçla kızartılmış domatesler, zehirli kakaolar, jelatinli yoğurtlar, kireçli peynirler, vitamin değeri kalmamış margarinli kutu süt ve kaşarlar, beyazlatılmış ekmekler, tekstil boyalı zeytinler, çürümeyen meyveler... Kısacası; bütün ambalajlı (hazır) gıda maddelerinden uzak durup doğal beslenmeye dönmemiz bir lüks değil acil ihtiyaç haline geldi. Gıda sektörü bütün ahlaksızlığıyla, her gün bizim ve çocuklarımızın bedenine zarar veriyor. Biliyorsunuz, hazır yoğurtlarda, hazır dondurmalarda, pastanelerde, jölelerde, kremalarda, market ürünlerinin birçoğunda ?kıvam artırıcılar? adıyla domuz mamulleri kullanılıyor. Artık ?neyin içinde var, neyin içinde yok´, net olarak bilmek neredeyse imkânsız. Haliyle bunları kullanan adamlara ?kullanıyor musunuz? diye sorup, doğru yanıt vereceklerine güvenmek de pek mümkün değil. Tadı bozuk, kendi bozuk olmasına rağmen; uzun süre hiç ekşimeyen, çürümeyen, küflenmeyen, kıvamından dahi bir şey kaybetmeyen yiyeceklerimiz var artık. Peki, bu nasıl oluyor? Cevap: Kıvam artırıcılar ve katkı maddeleri? İlaçlı ve hormonlu daha pek çok gıda, insan sağlığı açısından tehlike oluşturuyor. Daha çok para kazanma hırsıyla insan hayatını hiçe sayanlar var demiştim ya işte onların bazı hileleri;

*Üretim tarihi geçmiş, küflenmiş peynirin yeniden ufalanıp, eritilip kalıplara dökülerek kaşar veya krem peynire dönüştürülmesi.

*Boyanmış iç yağdan kıyma yapılması.

*Zeytinyağına rafine ayçiçeği, kanola ve fındık yağı karıştırılması.

*Salam, sosis ve sucukların içine deri, kokmuş et, sakatat ve evsel atıklarla baharatlanmış soyanın karıştırılması.

*Zeytinlerin, kimyasal boya ile renklendirilmesi.

*Sütün yağının alınarak yağ yerine margarin karıştırılması.

*Tatlandırıcı ve şeker karışımlı sahte bal yapılması.

*Renklendiriciyle ya da domuz kanıyla renklendirilmiş kaçak çay imalatı.

*Deri, bağırsak, paça ve sakatatın ?tavuk döner´ hazırlanmasında kullanılması.

*Su katılarak pekmezlerin çoğaltılması bize yönelik gıda terörünün sadece bir kaçı.

    Hani derler ya ucuz etin yahnisi yenmez diye hele de böyle bir devirde yediğimize içtiğimize çok daha fazla özen gösterelim. İnsan yiyip içtikleriyle, büyür, yaşar, inşa olur. Yiyeceklerimizin sıhhati, bizim hem beden hem de ruh sıhhatimizin belirleyicilerindendir. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz her şey şüpheli duruma düşmüş. İçeceklerde alkol gizli bir virüs gibi. Şifa niyetine içtiğimiz ağrı kesici şuruplarda, kullanmak için sürdüğümüz kolonyada, kullandığımız parfümde, gülsuyunda, bebeklerin ıslak mendilinde? Helal ve doğal gıdayı arayıp bulmak, yapabileceklerimizin en başında geliyor. Siz siz olun, yediğinize, içtiğinize, ekmeğinize, aşınıza, midenize giden lokmaya ?at izinin it izine karıştığı? bir asırda her zamankinden çok daha fazla dikkat edin. İnsan ve İslam düşmanlarının oyununa gelmeyin, ?bozuk tohumlardan? ve ?tohumu bozuklardan? uzak durun. Çünkü sağlıklı olabilmek ve ahlaklı kalabilmek, bir lokmayla başlıyor...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?