USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gündem Oluşturmaya Devam Ediyoruz...!

25-01-2019

Dünkü manşet haberimiz yine ses getirdi. Market ve hal fiyatlarını kıyasladığımız haberimiz bir gerçeği daha su yüzüne çıkarmış oldu. Denetimler mutlaka yapılıyordur. Bizim üzerinde durduğumuz nokta aynı ürün bir yerde 5 Lira, başka bir yerde 9 Lira. Hani bu kadar fark nasıl oluyor, nereden kaynaklanıyor? İşin doğrusu merak edilen konu bu. Bir de sanırım insanlarımız aradaki kâr  marjını çok yüksek tutuyor. Serbest piyasa dediğimiz uygulama herhalde bu olmamalı.  İsteyen istediği fiyata satsın. Alan alsın, almayan almasın demek acaba ne kadar doğru bir yaklaşım. Cidden bakıldığında temel gıda fiyatlarının bu kadar anormal şekilde yükselmesi bilemiyorum dolarla, euroyla izah edilebilir mi? Ama sistem olarak bir yerlerde yanlış yaptığımız ortada.

Gıda fiyatları bu kadar oynak olur mu? Ya da gıda fiyatları arasındaki fark bu kadar olur mu?  Vatandaş gıda fiyatlarındaki bu kadar anormal yükseliş karşısında ne yapacak? Belki bugün insanlarımızın pek sesi çıkmıyor. Ama bu çıkmayacağı anlamına gelmez. Düşünün akşam bir ulusal tv kanalında bir soğan toptancısı Türkiye´nin 2 ay soğan stoğu kaldığını söylüyor ve ithal soğanın da fiyatları düşürmeyeceğini iddia ediyor. Türkiye bu duruma nasıl geldi? Üreticilerimizi bu hale yani ürettiğine pişman eder duruma nasıl getirdik? Bunlar hep cevap bekleyen sorular. Onun için bir an evvel özelikle temel gıda ve diğer ürünlerde Türkiye hızla üretime yönelmeli. Yoksa dışarıdan et gibi soğan gibi patates gibi temel gıda maddelerini ithal etmekte bizi kurtarmayacak.

Yerel yönetimler de artık kendi yörelerinde tarım ve hayvancılığa el aymalı. Mesela Sivasta hatırı sayılır derecede hazine arazisi var. Ve bu araziler boş yatıyor. Belediyeler bu arazileri sadece rant uğruna imara açmamalı. Bu arazilerin bir bölümü tarım ve hayvancılık gibi üst sekment konularda da değerlendirilmeli. Mesela hızla mahalle pazarları daha güncel ve daha aktif hale getirilmeli. Pazarlar, insanların rahatlıkla alışveriş yapabilecekleri bir şekilde düzenlenmeli. Özelikle kışın olumsuz şartlar pazarlarımızı etkilememeli. Yani kapalı, sıcak, hijyenik ve temiz bir ortam sağlanmalı. Bunu Sivas Belediyesi yapabilir. Yani artık belediyeler ya da devlet et satmaz, süt satmaz ya da ekmek satmaz gibi safsatalardan kurtulmak lazım. Çünkü insanlarımız bizim için kıymetli ve insanlarımızı tamamen serbest- vahşi piyasaya yem etmemek lazım. Bugün Türkiye´nin çektiği sıkıntıların başında ANAP´la birlikte zihinlerimize nakşeden bu düşünce yatıyor.

Sözün özü yeni dönemde Belediyeler de aktif olarak gıda sektöründe yer almalı ve düzenleyici rol üstlenerek vatandaşını korumalı. Özelikle dediğim gibi mahalle pazarları ile hal konusu ivd3edi şekilde ele alınıp temel gıda maddeleri üreticiden tüketiciye direkt olarak ulaştırılmalı. Süratle mahalle pazarları yeniden düzenlenmeli. Bence, benim bu önerimi belediye başkan adayları düşünsün ve ekipleri bu konuda kafa yorsun. Buna en basit örnek Eskişehir Büyükşehir Belediyesi örnek. Eskişehir Belediyesi ekmekle birlikte köylüden aldığı sütü de Eskişehirlilere satıyor. Hem ucuz hem de Eskişehirli kaliteli süt içiyor. Bu kadar basit işte?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?