USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İŞE GİRERKEN İMZALATILAN SENET GEÇERLİ Mİ?

17-05-2018

                  İşçiden işe girerken senet alınması çalışma hayatımızda rastlanan bir durumdur. İşverenlerin kendilerini korumak adı altında yaptıklarını öne sürdükleri hatalı davranışlardan da birisidir. Uygulamada teminat senedi ya da güvence senedi olarak bilinen bu senetler bazen belirli miktarı ihtiva ederken, çoğu zaman ise tutarı boş bırakılarak imzalanmaktadır. Oysa, bu durum insan haklarına aykırılık teşkil etmektedir.

 

                 Peki bu senetler geçerli midir? İşten ayrılan işçi, karşısında icra takibi olarak bu senetleri bulursa ne olur? Bu hafta bu sorulara cevap vermeye çalışalım.

 

İşçiden Neden Senet Alınır?

                Kesinlikle yanlış bulduğum bu uygulama, aslında temel olarak işçinin zayıf taraf olmasından kaynaklanmaktadır. İşe ihtiyaç duyan, geçindirmesi gereken bir ailesi olan ya da bir an önce iş sahibi olmak isteyen işçinin önüne senet koyulmakta ve işçiden imzalaması istenmektedir. İşverenler bu senedin gerekçesini, işçinin işyerine her hangi bir zarar vermesi ya da işi aniden bırakmasının engellenmesi olarak açıklamaktadır.

 

                İşçiler ise çoğu zaman çaresizlikten ve bazen de işverene duydukları güvenden dolayı bu senetleri imzalamaktadır. Hatta bu senetlerin üzerlerindeki miktar bölümünün boş bırakıldığı ve yazılacak rakamın işveren tarafından serbestçe belirlenebildiği de görülmektedir.

 

İşveren Nasıl İmza Attırıyor?

                Pek çok işverenin, işe aldığı kişilere daha iş ilişkisinin başında boş senet imzalatarak kendilerini güvence altına alabileceklerini düşündükleri görülmektedir. Yani bu senetler, işverenler tarafından bir anlamda teminat olarak görülüyor. İşe aldığı kişinin, işyerinde çalışmaya başladıktan sonra kendisine ve/veya işyerine verebileceği potansiyel zararlara karşı işveren aslında koruma altında. Bu anlamda, işçinin örneğin işyerine büyük bir zarar vermesi durumunda işveren söz konusu durumu ispatlayarak işçiden zararı karşılamasını isteyebilir. Dolayısıyla, hukuken hiçbir geçerliliği olmayan ve aynı zamanda insan haklarına da aykırılık teşkil eden bir uygulamayla işçiden boş senet alınması doğru bir yaklaşım değil.

 

Sebep Gerekli

                Senet, hukuken sebebe bağlı bir belgedir. Dolayısıyla, birinden senet alan kişi, söz konusu senedi bir sebebe bağlı olarak almış olmalıdır. Oysa ki, işe daha yeni başlayacak olan işçinin işverenine senet vermesi için ortada herhangi bir sebep bulunmamaktadır. Ayrıca, işçiden gelecek dönemde işverene ve/veya işyerine zarar verebileceği gerekçesiyle senet alınmış olsa bile, bu senedin geçerliliği yoktur. Bu sebeple de işverenlerin, işçilerin ücretlerinin çok üzerinde işyerine verebilecekleri zararlara karşılık söz konusu yönteme yönelmeleri yanlıştır.

 

                Öte yandan,yukarıda belirtilen şekilde alınan senetlerin işçinin işyerinden ayrılmaması için adeta bir tehdit şeklinde kullanılması  işveren açısından son derece olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu anlamda, örneğin işçiden  işe girerken alınan boş senedin üzerine işveren tarafından daha sonraki bir zaman için tarih atılması ve belirli bir miktar yazılması durumunda işveren hileli işlem yürütmekle suçlanabilir.

 

                Böyle bir durumda, işçinin imzası üzerinden imzanın atıldığı tarih belirlenebileceğinden, işverenin senede attığı tarihin ve miktarın işçinin imza tarihinden daha sonraki bir zamana tekabül ettiği tespit edilebilir. İşçinin dava yoluna gitmesi halinde, işveren mahkemede hileli işlem yapmakla suçlanacaktır.

İşçiden Alınan Senet İşçinin Karşısına Çıkarsa!

                İşçi zamanı geldiğinde, o ya da bu nedenle, işten ayrılmaya karar vermektedir. Bazı durumlarda haklı gerekçelerle, bazı durumlarda ise hiçbir gerekçesi olmaksızın işten ayrılmak isteyebilmektedir. İşçi ister işverene maddi bir zarar vermiş olsun, isterse onunla başka sorunlar yaşamış olsun; işten ayrıldıktan bir süre sonra acı gerçekle karşılaşabilmektedir.

 

                İşçinin ikametgah adresine gelen bir icra takip emrinde, işçinin işverene senet karşılığı borcunun olduğu ve belirli bir sürede borcun ödenmesi gerektiği belirtilmekte ve ödenmeyen borçlar icra takibine konu olmaktadır.

 

İşçi, İmzaladığı Senet Nedeniyle Ödeme Yapmak Zorunda mı?

                Bunun için öncelikle bir avukatla görüşerek icra takibine itiraz edilmesi gerekmektedir. Bu tip davaların genelde nasıl sonuçlandığını birazdan açıklayacağım. Bu tip bir senetten kurtuluş olup olmadığına beraber bakalım.

 

İşçinin İmzaladığı Senedin Durumu Mahkemece İncelenir

                Yargıtay kararlarına baktığımızda her bir senedin ayrıntısıyla tahlil edildiğini görüyoruz. Yargıtay; senedin düzenlenme tarihine bakmakta, senedin kaynaklandığı borç ilişkisini sorgulamakta ve hatta tanık dinleme yoluna gitmektedir.

 

                Bir başka deyişle Yargıtay; direkt olarak senedin varlığını yeterli görmemekte ve işçinin lehine yorum genişleterek tanık dahi dinlenmesini istemektedir. Senedin gerçekten bir borç ilişkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını araştırmaktadır.

 

                İşe girerken ya da çalışırken senet imzalamış işçilerin umutsuzluğu kapılmasına gerek yoktur. Bu işçiler mutlaka hukuki mücadelesini sürdürmelidir ve paylaşacağım Yargıtay kararının da  okuyuculara yol göstereceğini düşünmekteyim.

 

                ?İş Hukuku, işçi ve işveren ilişkisinde işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanından ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu sebeple İş Hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir. İş sözleşmesinin bağıtlanması sırasında alındığı iddia olunan bononun teminat karşılığı olup olmadığı tanık dahil her türlü delil kanıtlanması mümkündür.

 

                Somut olayda, davacı ?´ın, 22.01.2009-05.05.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde satış elemanı olarak çalıştığı sabittir. İcra takibine konu, 25.000,00 TL bedelli, 29.07.2009 keşide tarihli, 20.04.2010 vade tarihli, keşidecisi davacı işçi ?, kefili işçinin kardeşi davacı ?, lehtarı davalı işveren ? olan, ?bedeli nakten ahzolunduğu? ifadesini taşıyan senedin teminat senedi olduğu ve senetten kaynaklı bir borcun bulunmadığı iddia edilmektedir. Davalı işverence ise, icra takibine konu senedin teminat senedi olmayıp borç mutabakatı neticesinde düzenlendiği, davacıdan işe girerken alınan kefilsiz teminat senedinin ise doldurulmayıp icra takibine konulmadığı savunulmuş ve dosyaya keşidecisi ?, lehtarı ? olan imzalı ve fakat sair kısımları boş bir senet sunulmuştur.

 

                İcra takibine konu senedin düzenlenme tarihi 29.07.2009 tarihidir. Bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere, cari hareket raporundan, iddia edilen borcun işverence oluşturulma tarihinin, senedin düzenlenme tarihinden sonra olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları da, işyerindeki uygulama gereği işe girişlerde teminat senedi düzenlendiğini, kendilerinin de aynı şekilde senetlere imza attıklarını, hatta düzenlenen ilk senetlerin kefilsiz olmaları sebebiyle ikinci kez kefil imzalı senetler düzenlendiğini beyan etmişlerdir. 03.05.2012 düzenlenme tarihli bilirkişi raporunda, davalı işverenin 18.143,17 TL´lik alacağı bulunduğu mütalaa edilmiş ise de, anılan mütalaanın dayanağı işverence tek taraflı olarak düzenlenen işyeri kayıtları olup, tek başına itibar edilemez. Davalı işverence ise, anılan kaydın oluşturulmasına esas borç ilişkisi usulünce delillendirilerek somut bir şekilde ortaya konulmuş değildir.

                Yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, davalı işverence işçiden işe girişte teminat senedi olarak alındığı ve fakat işleme konulmadığı bildirilerek dosyaya sunulan boş senedin kefilsiz düzenlenmiş olması sebebiyle, bu teminat senedi yerine geçmek üzere bu kez kefilli düzenlenen icra takibine konu senedin işçiden alındığı, ikinci kez düzenlenen ve icra takibine konu edilen senedin de teminat senedi olup bono vasfını taşımadığı, işçiden teminat olarak alınan bu senet sebebiyle işçinin borcu olduğunun da işverence usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davanın kabulüyle davacıların icra takibine konu senetten kaynaklı borcunun bulunmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.? (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 24.09.2013 Tarih ve 2013/20238 E., 2013/19751 K.)

 

 

İspatta Tanık Beyanına Başvurulabilir

                İşverenin işçiden işe girerken aldığı boş senet,dava yoluyla mahkemeye taşındığında teminat amaçlı alındığının ispatlanması açısından önemli bir husus daha bulunmakta. Yargıtay içtihatlarına göre, verilen senedin teminat amaçlı ve işverenin isteği üzerine verildiğinin, aslında böyle bir borcun söz konusu olmadığının tanık da dahil olmak üzere tüm delillerle ispatlanması söz konusu. Hatta bu husus, senetlerin ispatlanması konusunda önemli bir istisnadır. Bu yüzden, işçiler eğer işveren senedi icraya koyacak olursa ya da konunun mahkemeye taşınması durumunda, senedin hangi amaçla verildiğini ispatlamak için tanık beyanlarına da başvurabilirler. Diğer taraftan, senette ?teminat senedidir? ifadesi bulunmasa dahi, senedin işveren tarafından teminat amacıyla alındığı, yani herhangi bir borçtan kaynaklanmadığı ispatlandığında mahkeme senedin geçersiz olduğuna karar verecektir. 

 

İşveren Neden Aldığını İspatlamalı

                Mahkeme, dava sürecinde taraflar arasındaki senet ilişkisinin nedenini sorgulayacaktır. Senedi alan ve senedi veren kişi, yani işçi ile işveren arasında senet ilişkisini doğuracak bir sebep bulunmadığının tespit edilmesi halinde, bu senedin işveren tarafından hukuka aykırı bir şekilde alındığı yönünde karar verilecektir. Bu yüzden, senet de geçersiz sayılacaktır.

                Maalesef, işçilerin her zaman işe giriş anında boş senet imzalatmak isteyen işverenlere karşı tavır almaları mümkün olmuyor. Özellikle işsizliğin yüksek olduğu dönemlerde... Bu gibi durumlarda, işçilerin alabilecekleri bir tedbir var. İşçiler, bu şekilde imzaladıkları senedin arkasına ?teminat senedidir? ifadesini not düşerlerse, küçük de olsa bir koruma sağlamış olacaklardır.

 

ALO 170 Hattını Unutmayınız!

                İşçilerin, art niyetli işverenlere karşı boş senet imzalamaması gerekir. Ancak ne yazık ki işveren karşısında pazarlık gücü düşük olan ve o işe çok  ihtiyacı olan işçiler, boş senet imzalamak zorunda kalabiliyor. Böyle bir durumda, senedin arkasına not düşmek hukuken koruyucu bir tedbir olacaktır. ALO 170 şikayet hattı ile diğer şikayet kanalları da faydalı olacaktır. 

 

SONUÇ

                İster işe girerken isterse çalışırken olsun; teminat ya da güvence olarak senet imzalamış ve bu senedi işverenine vermiş olan işçiler karamsar olmamalıdır. Çünkü Yargıtay, bu tip senetlerin geçerliliğini incelerken aşağıdaki hususlara bakmakta ve bu şartlara uymayan senetleri geçersiz kabul etmektedir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

 

ü  İşçinin imzaladığı senedin bir borç ilişkisinden kaynaklandığını, işveren ispat etmek zorundadır.

ü  Senedin düzenlenme tarihi ile işverenin iddia ettiği borç ilişkisi tarihi birbirini tutmalıdır.

ü  İşçinin iş arkadaşları ve diğer tanıkları açık bir biçimde, işyerinde güvence senedi imzalatıldığından bahsederlerse, bu durum işçi için çok büyük fayda sağlamaktadır.

 

                Görüldüğü üzere işçisinden boş ya da miktar içeren senet alan işveren, bu senedi icra takibine koyduğunda Yargıtay senedin kaynağı olan borç ilişkisinin kanıtlanmasını istemektedir. Bunu  da işverenden istemektedir. O halde işverenin malına zarar vermemiş ya da onunla arasında gerçekten bir borçlanma ilişkisi olmamış işçinin rahat olması gerekir. İşveren, senedin dayanağı olan borç ilişkisini kanıtlayamadıkça; bir de işçinin tanıkları varsa, senet geçersiz kabul edilecektir.

 

                Haftaya okuyucularımızla " İşe Girerken İmzalatılan İstifa Dilekçesi ya da Fesih Sözleşmesi Geçerli mi" yazımı paylaşacağım.

 

 

 

               

 

 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?