USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İslam Yardımlaşma Dinidir

17-04-2020

Koronavirüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu süreçte yardımlaşma olgusu önemini bir kez daha artırdı. Ben de bu sebeple bugünkü yazımda İslam´da yardımlaşma hususuna dikkat çekmeye çalışacağım.

İslâmiyet bir yardımlaşma dinidir. İslâmiyet´ten önce de sonra da hiç bir din ve fikir sistemi onun kadar bu konuya eğilmemiş, yardım anlayışı ve bu anlayışın uygulanışını bu kadar geniş boyutlara ulaştıramamıştır.

İnsanların böyle birbirine muhtaç olmaları, karşılıklı olarak yardımlaşmaları zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Yardımlaşma, toplum hâlinde yaşamanın doğal bir sonucudur. Hem başkaları ile yaşamak, hem yardıma ihtiyaç duymamak imkânsızdır. Bunun için İslâmiyet yardımlaşmayı, bütün maddî ve mânevî hayatımızı kapsayacak şekilde en geniş sınırları ile ele almış ve dinî-ahlâkî bir görev olarak ortaya koymuştur. Kur´an-ı Kerîm´in pek çok âyetinde bu konuya temas edilerek, Müslümanlar yardımlaşmaya teşvik edilmiştir. Hz. Peygamber (asm) de sayısız hadislerinde maddî ve mânevî yardımın insan hayatındaki önemini dile getirmiştir.

Cenab-ı Hak; "İyilikte ve kötülükten sakınmakta birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın." (Maide, 5/2), buyuruyor. Zekât vermekten, tatlı söz ve güler yüzle davranmaya kadar her şeyin iyilik kapsamına alındığını düşünürsek, dinimizin yardımlaşma sınırını ne kadar geniş tuttuğunu daha iyi kavrarız.

Yardım anlayışının özünde fedâkârlık vardır. Maldan sevgiye kadar her şeyin bir başkasına verilmesi söz konusudur. Bu verme işi bazan, zekât ve fitrede olduğu gibi mecbûri olsa da, çoğu zaman tamamen isteğe bağlıdır. Yine zekât belli bir miktarda alındığı halde sadakanın sınırı yoktur; dileyen dilediği kadar verir. Böylece Müslümanlar arasında en geniş mânâda yardımlaşma yapılır. Bu maddî yardımın dışında, Müslümanlar başkalarına söz ve davranışları ile de iyilik yapmak, onlara sevgi ile bağlanmak zorundadırlar. Bu da onların görevidir.

Hiçbir iyilikte bulunamayan bir Müslüman, eli ve dili ile başkalarına zarar vermemesi bile iyilik (sadaka) sayılmıştır.

Yardım yapmakla yoksullar korunmuş olur. Onların maddi ihtiyaçlarının giderilmesi ile fenalık yapmaları önlenir. Çünkü fakirlik ve açlık, zayıf  karakterli insanları çoğu zaman kötülüğe sürükler; hırsızlık yaptırır; haksızlığa iter.

 Yardım yapanla yapılan arasında sevgi ve ülfet doğar. Yardım yapılarak topluma kazandırılan kişiler kin, hased, düşmanlık gibi kötü duygulardan kurtulur; zenginlerin mallarında gözü olmaz. Çünkü onların, fakirin hakkını verdiklerini, dinin emirlerine uyarak en geniş ölçüde yardım ellerini çevrelerindeki insanlara uzattıklarını bilirler.

Peygamber Efendimiz (asm); "Veren el alan elden üstündür." buyurmuştur. Böylece Müslümanlara, yardım edilen değil yardım eden kişi olmalarının daha iyi olduğunu bildirmiştir. Sıkıntı ve darlık zamanlarında Müslüman kardeşlerinden yardım, anlayış ve sevgi görenler, sıkıntılarını atlatınca çalışıp kazanmaya, alan değil veren kişiler olmaya bakacaklar. Böylece toplumda bir fazilet yarışı başlayacaktır.

Zekât, sadaka ve diğer maddî yardımlar, Müslümanların güçlü olmalarında, birlik ve beraberlik içinde bulunmalarında en büyük etken olacaktır. Bir aç ile bir tokun aynı safta sevgi ve kardeşlik duyguları ile yan yana bulunabileceklerini düşünmek biraz zordur. Yardımlaşma, zenginlerle fakirler arasındaki uçurumu kapatacağı gibi, aralarında bir sevgi ve saygı bağının kurulmasına da sebep olur.

Yardımlaşmanın yaygın olduğu toplumlarda dostluk duyguları güçlü olur; zenginlik ve refah artar, fakirlik azalır, dinimizin hoş görmediği dilencilik ortadan kalkar; hırsızlık ve dolandırıcılık gibi harâmların işlenmesi en alt düzeye iner.

Haftaya görüşmek ümidiyle Allah´a emanet olun?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?