Başkasının acısını hafife aldığımız an, insanlığımızı kaybederiz.
Ağlayana güldüğümüz an, bir heykele döneriz.
Düşene vurur, inleyeni tekmeler, yaraya tuz basarsak ahlak kitabında bir noktamız kalmaz.
Bir şehit eşi;
davet edildiği bir toplantıda; kocasını şehit edenlerle neden kol kola olduklarını sordu diye, partililerin küfrüne, hakaretine ve saldırısına maruz kalıp; yaka paça dışarı atılırken; CHP´li Başkan adayı da arkasından bağırıyor;
- ?ahlaksız provokatör?
Daha öncede, Temel Karamollaoğlu´nu tenkit etti diye, çevredekiler, şehidin, çarşaflı eşinin üzerine yürümüşler ve fahişelikle suçlamışlardı.
Demek ki mesele kıble meselesi değil
Demek ki mesele mezhep ya da meşrep meselesi değil
Demek ki mesele eyyamcı ya da uhrevi olmakta da değil.
işin sırrı;
içki masasında sabahlamak, ya da rahle başında uyuya kalmakta da değil
Mesele hamiyyet meselesi
Mesele vefa meselesi
Mesele ahlak meselesi.
Hiç bir şey ama hiç bir şey, bir şehit yakınını üzmeye gerekçe olmamalı..
Hele hele bu vatan için uykularından bile vazgeçemeyecek olanların, en sevdiklerinden geçenlere söyleyecek sözleri olamaz.
Her şeyin bir telafisi vardır.
Olmayan bulunur
eksik tamamlanır
Bozulan tamir edilir
ama
Şehitlerine hürmeti kaybetmenin, ne telafisi olur ne de tedavisi...
Ahlak öğretilemez, tıpkı vatanperverlik gibi.... (H.M)