USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Mevla Haberi Alalım Mevlana´dan

27-12-2019

Onu anarken,  anlatırken, anlaşılmasını sağlamak isterken söze yanlış yerden başlamak istemiyorum. Bunu yapmak onun bizden davacı ve şikayetçi olması demektir.  Çünkü söz sultanım Mevlana;

?Ben sağ olduğum müddetçe Kur´an´ın kölesiyim/ Ben,  Muhammed Muhtarın yolunun tozuyum

Benim sözümden bundan başkasını kim naklederse/Ben ondan da bizarım, o sözlerden de bizarım.?

Dememiş miydi?

746. vuslat törenlerinin sona erdiği şu günlerde,  İslam mütefekkiri Mevlana´nın günümüzdeki algısı nereye girmektedir?  Ciddi manada sorgulanması gereken bir sömürüye dönüşmüş durumdadır diyebilir miyiz?   El cevap diyebiliriz. Aynı ifadeyi Mesnevi için de kullanabiliriz. Mevlana´yı, sevmek,  yad etmek,  anlatmak uğruna birçok hatalar yapılıyor, kusurlar işleniyor.

Özellikle son yıllarda Hazreti Mevlana,  Türk edebiyat dünyasını birden sarıp birçok romancıya ilham kaynağı oluverdi.  Özellikle Mevlana ve Şems ilişkisinin gizemi,  popüler edebiyata malzeme oldu.  Yazarların birçoğu kitaplarında ya bu ilişkiyi işlediler ya da Mesnevi´den birkaç parçayı hikâyelerine, romanlarına almayı marifet saydılar.  Mesnevi´yi ve diğer kitaplarını bir kez dahi okumamış olmalarına rağmen kitaplarında ona yer verenlerin,   Mevlana´nın ne demek istediğini anlayamamış ve kendine göre göre uyarlayarak onu eserlerine malzeme etmeye çalışanların sayısı maalesef çok fazla?

Dahası da var.

Açın bakın  internete, dolayısıyla   sosyal  medyaya  ne   çok  saçmalıklar  göreceksiniz. Ona ,  Şems´e  ve   Mesnevi´ye  ait  olmayan  birçok  ifadeyi    görebilirsiniz.

Onu    sadece  bir  semadan,  hoşgörüden   ibaret  saymak, sadece  şiir  söyleyen  bir  şairmiş  gibi  göstermek,  Mesnevi´sindeki  aslan, kedi ,  köpek  hikayelerini  anlatarak  onu  bir  masalcı  gibi  sunmak, modern  dünyayı  Mevlana´ya  değil, Mevlana´yı  modern  dünyaya  uydurmaya  çalışmak, onun  felsefesiyle  uyuşmayan  bir  şekilde  kullanmaya  çalışmak, ticari  meta  kaygısı  taşımak; onu  hem  gelecek  nesillere  eksik  ve hatalı  tanıtmak    hem  de    istismar  etmek  demektir.

Tasavvuf    ilmini  bilmeyen ve  bu  kültürün  açısından  bakamayan   ham  ruhlu  insanlar, Mevlana  ve  Şems   yakınlığına  gerek  Mevlana´ nın  devrinde   gerekse  sonradan  olsun bir  anlam  verememişler,  çeşitli  dedikodularla  saf  zihinleri  bulandırmışlardır. Bu   iki  bilinmeyenli  bir  denklem  gibi  zor    görünen  mesele   aslında  hiç  de  öyle  çapraşık  değildir. Birçokları     çenesini  ve  kalemini   boşuna  yormuşlardır.

Bizler    şunu  çok  iyi   biliriz  ki,    onlar  bir  bütünün  parçalarıydı. Mutlak   kemalin   varlığını, tecellilerini   birbirlerinde  görmüşlerdi. Daha   sonraları   hangisinin  can,  hangisinin  canan  olduğu  bilinmez  ama   cemal,  cemale    karşı  olma  durumuydu  onlarınki.      

Mevlana´ nın   aşkı  bugünün  suflî    aşk  anlayışından  çok  uzak, ilahi  bir  aşktı.  İçindeki   ilahi  aşk   gözündeki  perdeleri  kaldırmış,  ona  gerçeği  görme,  gerçeği  yaşama  imkanını  bahşetmiştir.   Ve  o  aşkın  yokluk   kılıcını   çekerek    aşktan  gayrı  ne  varsa  hepsini  biçmiştir.  

Devam edecek?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?