Bugünlerde çocuklarımızı okula adeta ite ite gönderiyoruz.
Gerek mevsimden ve gerekse sınavlar bittiği için boşta kalan çocuklar, sınıflarda zorla tutuluyor.
Bizim zamanımızda da böyleydi.
Milli Eğitimin, verimlilik yerine otorite öykünmesi devam ettiği sürece, böyle de deva edecek anlaşılan .
Bakın bu duruma Fransa Devleti nasıl çözüm bulmuş.
Okulların son iki haftasında; Ülke çapında bir uygulama ile;
üstlerinde kızılhaç yelekleri, ellerinde kızılhaç kumbarasıyla caddelere gönderilen çocuklar, kırmızı ışıktaki araçlara kızılhaç çıkartması yapıştırıp, kumbarayı uzatıyorlarmış.
Sadece iki hafta içinde yüz milyonlarca Euro toplanıyormuş.
Bu uygulama ile;
hem öğrencilerin sosyal dokuya katkısı sağlanıyor
hem işe yarıyorlar
ve hem de
Kızılhaç için ciddi bir kaynak elde ediliyormuş.
Mesela biz de Kızılay için yapsak olmaz mı?
Bizde olmaz dediğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız bizde olmaz.
Zira;
Milli Eğitimi geçin,
çocuğuna tapan veliler, evde su bile istemediği, sofrayı kurup kaldırtmadığı küçük tanrıçaları sokağa salar da el açtırırlar mı hiç.
Bırakalım,
bizlere emirler yağdırırken, kendileri de ellerindeki cihazın buyruğundan çıkamasın, kimsenin bir işine de yaramadan günü güne eklesinler.
Yeter ki o mübarek "psikolojileri" bozulmasın... (H.M.)
