USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nefsimize Ket Vurma Ayı

03-05-2019

11 Ayın Sultanı Ramazan Ayına sayılı günler kaldı?

Ramazan ayı çok bereketli ve hikmetlerle dolu bir aydır. Hayat rehberimiz Kur´ân-ı Kerim bu ayda inzal olmaya başlamıştır.

?Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur´an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah´ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.? (Bakara:185)

Ramazan ayını mübarek kılan bir başka özelliği ise bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ay içerisinde olmasıdır.

?Şüphesiz, biz onu (Kur´an´ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.? (Kadir Sûresi)

Ramazan ayı, bereket, bağış, lütuf, mağfiret kapılarının ardına dek açıldığı bir aydır. Bu ayda yapılan hayır ve hasenatın diğer aylarda yapılanlardan kat kat üstün olduğu bir aydır. Bu nedenle bu ay fırsatlar ayıdır. Bu ayın iyi bir şekilde değerlendirilmesi, bol bol ibadetler yapıp hayır hasenatta bulunmak ne büyük bir kazançtır. Ramazan için on bir ayın sultanı denilmektedir.

Ramazan ayı, aynı zamanda nezaket ve faziletlerin neşvü nema bulduğu bir aydır. Oruçlu iken davranışlarımıza daha bir dikkat ederiz. İnsanlarla münasebetlerimiz daha bir tevazu içerisindedir. Bu mübarek ayın bizlere öğrettiği bir başka husus ise sabır ve edeptir. Nefsimizin istediklerine ket vurmayı bu ayda öğreniriz. Orucu sadece midemizle değil bedenimizin tüm azalarıyla tutmalıyız. Söz ve davranışlarımıza mukayyet olmalıyız. Bazı haddini bilmez insanların incitici davranış ve sözleri karşısında sabretmeyi bu ayda öğreniriz. Küskünlüklerin giderilmesini ve hoşgörüyü bu ayda öğreniriz. Bu nedenle oruç sadece aç kalmak değildir. Özellikle oruçlu iken insanlarla olan münasebetlerimizde kırıcı ve örseleyici bir tutum içerisinde isek aç kalmış olmaktan öteye gidemeyiz. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.a) bu kişiler için şöyle bir uyarıda bulunmaktadır:

"Oruç tutan öyle insanlar vardır ki, kârları sadece açlık ve susuzluk çekmektir"

Orucun hikmet ve faydalarından söz etmeye devam edecek olursak; mutfağındaki nimetlerin varlığına rağmen, sırf Allah Subhanehu ve Teâlâ´nın rızasını gözeterek, bu nimetlerden kendisini men edip oruç tutan kişi ahlâkî olgunluğa, kemâle ve ince ruhluluğa erişir. Ve bu hâl üzere erdem ve takva sahibi olur.

Oruç, kimlik gelişiminde büyük bir motivasyon aracıdır. Öyle ki, nefsin açlıkla terbiye edilmesi, kişide sevgi, şefkat, merhamet, özveri ve dayanışma gibi yüce duyguları geliştirir. Zira oruç tutan kişi, pratik olarak açlığın nasıl bir ?mide kazıntısı? olduğunu anlar ve idrak eder. Ve yoksulluktan dolayı sürekli olarak açlık çeken ve sefaletle pençeleşen insanların çektiği ıstırabı daha iyi anlar. Atalarımız boşuna dememiş, ?Tok açın hâlinden anlamaz.?

Oruç, pratik olarak aç kalıp, aynı durumda olanların hâlini anlamanın en öğretici yoludur. Ayrıca açları ? yoksulları düşünen bir insanın, açlığın ve sefaletin sebeplerini de düşünmesi kaçınılmazdır. Oruç vasıtasıyla böylesi bir haslete ve duyarlılığa sahip olan mümin, Rahman olan Yüce Allah´ın yeryüzünü her türlü nimetlerle donatıp yaşanır kıldığını, ancak tegallüp edici haksız kazanç sahiplerinin, açgözlülerin, hortumcuların, çağdaş Karunların, işbirlikçi ? komprador burjuva sermayedarlarının, emek ve alın teri sömürücülerinin doymak bilmeyen ihtiraslarıyla bu nimetleri nasıl talan ettiklerini düşünür. Ve açlığın alınyazısı olmadığını anlar. Bu nimetlerde hakkı olan yoksul insanların midelerinde olması gereken lokmaların, haram yiyicilerin ense ve göbeklerinde nasıl obezlikler ? şişmanlıklar meydana getirdiğini görür.

Oruç, bir taraftan yoksul ve muhtaç insanlara karşı şefkat ve merhamet duyguları geliştirirken, öte yandan da haksız kazanç sahiplerine ve bunlara zemin hazırlayan aşağılık rejimlere karşı kin ve adavet duygularını pekiştirmektedir. Zaten Resûlullah´ın buyurduğu gibi, İslâm ?sevmek ve buğz etmek? değil midir? İyi olanı, pak ve mutahhar olanı sevmek; kötülüklerden, menfî ve necis olandan, insanların kanını emen Karunlardan, insanlar üzerine rablık taslayan Firavunlardan nefret etmektir, beri olmaktır İslâm. Oysa baştan beri ifade etmeye çalıştığımız gibi oruç, sadece aç kalmak demek değildir. Açlığı bizzat yaşayarak, açların, hakları gasp edilenlerin hâlini anlamaktır oruç.

Köşe yazımı bir Hadis-i Şerif ile bitirmek istiyorum.

Sahura kalkmak berekettir. Bir yudum su içseniz bile onu terk etmeyiniz. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder. (Müsned, 3:44)

Cumamız mübarek olsun.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?