USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ŞİŞMANLAYARAK SAĞLIĞINI YİTİREN DÜNYA

17-11-2017

Dünya gün geçtikçe şişmanlıyor ve sağlıksızlaşıyor. Bu, sadece şişman insanlar anlamına gelmiyor, aynı zamanda hastalıkların da dünya çapında artacağının sinyalini veriyor. Dünya sıralamasında Amerika, obezite konusunda şampiyon. Mississipi eyaletinde, her 3 kişiden biri obez, 2 kişiden biri de fazla kilolu. Türkiye İstatistik Kurumu´nun 2016 sağlık araştırmasına göre ise Türkiye´de her beş kişiden biri obez, yüz kişiden 34´ü ise fazla kilolu. Bugün artık 20´li yaşlarda gençler, hatta küçücük çocuklar bile kalp hastalıkları riskiyle karşı karşıya. Şunu biliyoruz ki; yaşam süresi uzadı ama yaşam kalitesi bozuldu. Bugünün gençlerini ve orta yaşlılarını, ilerde sorunlu bir yaşlılık bekliyor. Korkarım avuç avuç ilaç içen ve ağrıdan sızıdan yakınan bir toplum olacağız. Çünkü kimse eskisi gibi yaşa(ya)mıyor. Eskiden odun kesen, koşan, yürüyen, sağlıklı, doğal beslenen bir toplumduk. Şimdi ise Türk insanının hayatı, yediği, içtiği haliyle vücut tipi de değişti. Artık kısa mesafelere bile arabayla giden, fast food tüketen göbekli bir toplum olduk. Şunu unutmayalım ki beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yemek içmek değildir. Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Günlük hayatta bireylerin yaşa, cinsiyete, yaptığı işe, genetik ve fizyolojik özelliklerine ve hastalık durumuna göre değişen enerjiye ihtiyaçları vardır. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için, alınan enerji ile harcanan enerjinin dengede tutulması gerekmektedir. Eğer günlük alınan enerji harcanan enerjiden fazla olursa, harcanamayan enerji vücutta yağ olarak depolanır ve obezite oluşumuna neden olur. Buna paralel olarak, günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yaşamı kolaylaştırmakla birlikte, günlük hareketleri önemli ölçüde sınırlamıştır. Anlaşılacağı üzere obezite; besinlerle alınan enerjinin (kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bugün toplumumuzda birçok sağlık sorununun temelini beslenmedeki yanlış alışkanlıklar oluşturuyor. Tüketim için oluşturulan dev global sektörün her zaman biz bireylerin iyiliğini düşünmediğinin farkına varabilirsek bu yanlış beslenme alışkanlarının nasıl ortaya çıktığını bulmak zor değil? Batılı beslenme alışkanlıklarının kazanılmaya başlanmasıyla birlikte, çocuklarda kilo alımının arttığı açıkça ortada. Çocukların bilgisayar veya televizyon başında geçirdiği saatlerin artışı ve okulda geçirilen sürenin uzamasıyla birlikte azalan hareketlilik de bu yanlış beslenmeye eklenince kilo alımı haliyle kolaylaşıyor.  Daha küçük yaşlarda başlanan fast food alışkanlıkları, şekerli ve asitli yiyecek-içecekler vitamin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı gibi bir de vücudumuza zarar verecek miktarda şeker, yağ ve karbonhidrat depolamamıza sebep olur. Kola gibi asitli içecekler özellikle çok zararlıdır. Beynin besin maddesi olan şeker, ihtiyaçtan fazla alındığında ya da meyve şekeri gibi doğal yollardan alınmadığında vücudumuz için zehir haline geleceğinden dikkatli tüketilmelidir.  Büyüyen obezite tehlikesine karşı kişisel olarak önlem almak mümkün değil mi? Elbette mümkün, hatta şart. Bunun için de en büyük görev annelere düşüyor. Çünkü artık biliyoruz ki obezitenin temeli hamilelikte başlıyor. Anne, hamilelik sırasında karbonhidratı yani, unlu mamulleri, tatlıları, şekerli besinleri fazla tüketirse doğacak çocukta obezite, kalp damar hastalıkları, hormon bozukluğu, alerjiler, sindirim sistemi sorunları görülme riski artar. Eğer çocuğunuz hayat boyunca ağır sporlar yapsın, iradesiyle savaşsın, mutsuz olsun istemiyorsanız hamilelikte kendinize dikkat edecek, hamur işini fazla tüketmeyeceksiniz. Hamilelik sırasında önlem alamamış olanların ise, çocuğunu 2 yaşına kadar doğru beslemesi gerekiyor. Çocuğunuzun hayatının şekillenmesinde, 2 yaşa kadar olan beslenmesi çok önemli bir yer tutuyor. Çünkü yağ hücrelerinin temeli bu yaşlarda atılıyor. Bu nedenle ilk 6 ayda anne sütü ve bilinçli miktarda doğal verilen besinlerle çocuğu büyütmek şart.
Yaşamımız için bu denli önemli olan beslenme konusunda bilinçli olmamız bugün ve ilerde karşımıza çıkabilecek birçok sağlık problemini önleyecektir. Dengeli ve düzenli beslenme konusunda bilgilenmeli, beslenme alışkanlıklarımızı ona göre ayarlamalıyız. Sağlıklı beslenme ve spor bizi bizden alan kilolardan kurtararak rahatlamamızı sağladığı gibi daha güzel bir yaşama kavuşmamız için de oldukça etkili olacak, kendimizi hem daha sağlıklı hem de daha dinç hissetmemizi sağlayacaktır. Bu yüzden kendimiz ve geleceğimiz için daha çok bilinçlenip daha kaliteli yaşamalıyız. Sağlıklı bir gelecek dileğiyle?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?