USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Üniversiteler, Liseler Kapanacak, İlkokul, Ortaokullar Dönüşecek

11-02-2019

Okul öncesinden, üniversite bitirene kadar 18-20 yıl eğitim gören insanlarımız:

Bir yabancı dili niçin konuşamaz?

Bir spor dalını niçin yapamaz?

Bir müzik aletini niçin çalamaz?

İlkokuldan, üniversiteye 25 milyon öğrencimizden:

Niçin mucit, sanatçı, sporcu yetişemez?

Çünkü okullar bu haliyle cezaevlerini andırıyor. İlkokuldan itibaren 18-20 yıl oturduğu yerde önünde oturan arkadaşının ensesine bakmak zorunda kalan, daracık sınıflarda hareketleri kısıtlanan, bahçeleri yetersiz, salonu, havuzu bulunmayan, koridorları cezaevi koridorlarını andıran yapılardan mucit, sanatçı, sporcu çıkmaz. Okullar bu haliyle 18-20 yıl çocukları hayattan koparıyor, hayata hazırlayamıyor. 25 yaşına gelen gençler okuldan mezun olunca gerçek hayatta bocalıyor.

Zayıf karakterli, kırılgan, hırçın, israfçı tüketiciler yetiştirmek zorunda kalıyor. Çünkü ?çocuk yeterince hareket etmezse duygusal dengesi bozulur. Yeterince duygulanmazsa şahsiyeti gelişmez´ robota dönüşürler. Okullar; çocukların oyun oynamasına imkan vermeyen, fiziki yapıları ve müfredatı nedeniyle çocuklara cezaevinde gönüllü mahkumluğu yaşatmaktadır. Şimdiki çocuklar çok talihsiz, oyun oynayacak ne mekan, ne zaman, ne de imkan bulamıyorlar. Evler beton kule, okullar cezaevi, sınıflar hücre, çocuklar; kule ve hücre mahkumu, zavallılar durumundalar. Oyun oynamanın; zeka becerilerini geliştirme, duygu durumunu düzeltme, sosyalleşme, kişilik özelliklerini güçlendirme, paylaşma, işbirliği, mutlu olabilme gücünden mahrum kalmaktadır günümüz çocukları.

Zorunlu eğitim, herkese aynı, zorunlu müfredatla, cezaevi görünümlü, yetersiz okullarda; düşünemeyen, eleştiriel bakamayan, sorgulamayan, uygulayamayan, yaparak yaşayamayan sadece ezberleyen öğrenciler yetiştiriyor. Ezberleyen, standart testleri çözen, sınavlara odaklı öğrencilerden mucit çıkması imkansızlaşıyor. Daracık, kalabalık sınıflarda ZORAKİ DİNLEYİCİ konumundaki çocuklardan bilim insanı çıkmıyor. Bilim üreten ülkelerde; DÜŞÜNME ve ÖĞRENME esas alınırken, bizde; ÖĞRETME, NAKİL, EZBERLEME esas alınmakta, ?şu, şunu dedi´ diye bilim tarihi nakledilmektedir. Eleştiriel düşünme, sorgulama, fikir üretmeye meydan verilmiyor.

Comenius: ?Okullar, ?öğretme´nin çokça olduğu, ama öğrenmenin çok az gerçekleştiği yerlerdir´ der. ?Okullarda ?parlak´ diye nitelendirilen çocuklarla ?aptal´ diye tanımlanan çocuklar arasında, kasten mahrum bırakılmayla oluşturulan dışında çok az fark vardır´ demiş Adam Simith. Eınstein; ?Okul yıllarına verdiğim arayı saymazsak, bütün ömrüm boyunca öğrenmeye çalıştım. Eğitim, çocuklara bilgi aktarmaktan çok düşünmek için aklın eğitilmesidir´ der. Okullar bugünkü haliyle düşünmeye yönlendirmiyor.

Her çocuğun biyolojik yapısı, biyolojik saati farklıdır. Her öğrencinin öğrenme saati, günün içinde güçlü ve zayıf olduğu anlar farklıdır. Okullarda aynı anda, aynı zamanda öğrencilerin öğrenebilmelerini beklemek bilime aykırıdır. Kimi öğrenci sabah, kimisi akşam daha iyi anlayıp, daha iyi öğrenebilir. Bilişim ve iletişimin hayatımıza getirdiği kolaylıklarla zorunlu- zoraki eğitime, cezaevini andıran okullara ihtiyaç kalmayacak.

Yakın bir zamanda üniversiteler, liseler kapanacak. Üniversite ve lise eğitimi kendi alanındaki dünyanın en iyi hocalarının anlatımıyla, öğrencilerin kendi diline çevrilmiş halde internet üzerinden, ÜCRETSİZ ulaşabilecektir. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, diğer derslerin konuları en iyi öğretmenlerin anlatımıyla, çözümüyle internette mevcut olacak. Öğrenci kendisine en uygun zamanda, kendi dilinde en iyi şekilde anlatılan konuları defalarca tekrarla öğrenebilecek, hatta yazışarak soru sorabilecek, sorularının çözümü kendisine ulaşabilecek. Dünya´nın her yerindeki, her çocuğa eşit, anlaşılır, ücretsiz eğitim imkanı sağlanmış olacaktır. Böylece insanoğlunun çaresini bulamadığı kanser gibi dertlerinin çaresini bulabilecek potansiyele sahip; Türkistan´ın bozkırlarında, Hindistan´ın ormanlarında, Afrika´nın çöllerinde yaşayan her çocuk bilgiye, ücretsiz eğitime ulaşabilecektir. O çocuklar yetişecek insanların dertlerine derman bulabilecektir. Böylece okullara ihtiyaç kalmayacaktır.

Bıll GATES; ?Dünyadaki en iyi ders anlatımlarını beş yıl içerisinde web´de ücretsiz olarak bulabileceksiniz. Ve bu, tek bir üniversiteden daha iyi olacak´ dedi. ?Okullar, geleneksel ders temelli ortamdan deneyimsel öğrenme ortamına doğru evrilecek, sınıflar, etkileşimli ve disiplinler arası problem çözmeyi teşvik eden, gerçek dünyadaki çalışma hayatına ve sosyal ortamlara uyumlu hale gelecektir.´

 Bu yıl ilkokula başlayan çocukların %65´i günümüzde var olmayan mesleklerde çalışacaklar. Dolayısıyla eğitim sistemimizin acil olarak bilgiye dayalı içerikten çok beceriye ve yetenekleri geliştirmeye dayalı olarak yapılandırılması gerekiyor. Bunun için acilen öğretmenlerin buna göre eğitilmesi ve okulların buna göre (beceri-yetenek ve tasarı atölyelerine) dönüştürülmesi gerekiyor.

İlk ve ortaokullar ise bugünkü haliyle varlığını devam ettiremeyecektir, dönüşerek öğrenciye beceri kazandıran, öğrencinin yeteneklerini ve güçsüz yönlerini geliştiren, çocukların iletişim becerilerini, sosyalleşmesini artıran sanat, spor, edebiyat, dil, müzik, matematik, fen, resim, bilişim atölyelerine dönüşecektir.  Özellikle ilkokulda beceri ve yetenek, bilgiden daha önemli ve kalıcıdır.

?ARTIK BİLGİ HER YERDE BECERİ OKULLARDA´ OLACAK.

Bilgiyi işleyebilme, bilgiden daha önemli hale gelmiştir. Bilgiyi işleyebilen ülkeler ileri teknoloji üretebilecek ve ürettiğini satarak kalkınacaktır. Becerisi yüksek ve yetenekleri gelişmiş öğrenciler bilgiyi işleyebilecektir.

Dolayısıyla okullar bugünkü haliyle varlıklarını devam ettiremeyecek. Üniversiteler, liseler kapanacaklar, beceri gerektiren meslek liseleri gelişerek devam edeceklerdir. Meslek liseleri ıslah edilecek ve önemi artacaktır.

MÖ2000, MS2000 dört bin yıldır insanoğlunun geldiği nokta; Usta-çırak ilişkisiyle: Gözlemleyerek-deneyerek-yaparak- yaşayarak eğitim. ?Her çocuğun müfredatı kendi içinde saklıdır. Parmak izi gibi herkese özel, kişisel eğitim´ revaçta olacak, bilim insanları böyle yetişecek. Birebir özel eğitim değer kazanacak. Öğrencilerin kişisel özelliklerine göre eğitim yapılacak.

 Daha ilerisi; Gelecekte diploma kalkacak, önemini yitirecek. Özyeterlilik, beceri ve yetenekliler öne çıkacak, herkese genel geçer ortak müfredat kalkacak; Eğitim kişiselleşecektir. ?Her çocuğun müfredatı (potansiyeli) kendi içerisinde saklıdır. Eğitimin görevi bunu ortaya çıkarmaktır.´ Çocukların kendisini tanıması, potansiyelinin farkına varabilmesi, güçlü yönlerini (beceri-yetenek) bilmesi, güçlendirilmesi gereken yönleri için velisiyle iletişime geçerek, etkinlikler düzenlenmesi gerekecek. Bunun için; öğrenme tarzının parmak izi gibi özel olduğu, bilgi temelliden çok beceri temelli eğitimler önem kazanacak. Her öğrenciye parmak izi gibi özel eğitim ve uygulamalar düzenlenecek, uygulamanın içinde bir eğitim yapılacak. Ziya Selçuk; ?Çocuklarımızın geleceği açısından sadece notlar, diplomalar üzerinden bakmak yanlıştır. Bir çocuğun hayatta, ayakta durabilmesi için en birinci lazım olan şey, onun şahsiyetinin ne kadar güçlü, mücadeleye ne kadar dayanıklı olduğudur. Bu çağın gelişmelerinden dolayı, öğrenmenin bireyselleştirilmesi süreci hızlanacak. Kişiye özel öğrenme içerikleri oluşturulacak ve müfredat kişiselleştirilecektir´ diyor.

?Çocuklar hayatın içinde yoğrulmaları gerekiyor. Gelecekte dört temel beceriye ihtiyaç duyulacak:

-İletişim kurabilme, işbirliği,

-İlişki yönetimi,

-Sorgulama, eleştiriel düşünebilme,

-Yaratıcılık.´

Çocuklara sadece bilgi, öğüt veren okullardan,  deneyim kazandıran okullara dönüşülecek. Soru çözme becerisi yanında sorun çözme becerisine doğru evrilecek. 2400 yıl önce Platon; ?Zorlama sonucu edinilen bilgi zihinde yer etmez. O nedenle zorlamaya başvurmayın. İlk eğitimin bir tür eğlence olmasını sağlayın; bu sayede çocuğun doğal eğilimlerini öğrenmeniz daha kolay olur´ demiştir.

?Bunlar hayal´ diyenlere; şu anda üniversitelerimizde uzaktan eğitimle işlenen derslerin sayısı, yüz yüze yapılan eğitimdeki derslerin üç te birine ulaşmış bulunmaktadır. Gidişat böyle?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?