USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Vakit İnsanlığımızı, Merhametimizi Sorgulama Vaktidir -2-

15-06-2019

2014 ?te ?´Nilayım´´ adlı bir köpek ile ilgili ilk duruşma İstanbul Adalet Sarayı´nda bulunan 63. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmüştü. Duruşmada Hakimin ?İtin sahibi kim?? diye sorması üzerine bu sözleri tepki çekmişti. İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu avukatları ve müşteki avukatı ?Biz köpek diyoruz? derken, bazı izleyiciler de ?Köpek o diye? hakime tepki göstermişti. Hakim bu tepkiye karşılık vermezken, duruşma kaldığı yerden devam etmiş, ancak hayvan severler duruma sosyal medyadan da tepki göstermişti.

Ve nihayet 2014 ?ün son günlerinde dava şok kararla sonuçlanmıştı. Kağıthane´de sahipli köpeğe cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla "Hayasızca hareket etmek ve sahipli bir köpeğe zarar vererek değerini düşürmek" suçlarından 4 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan sanığın beraatına karar verilmiş, 454 TL idari para cezasına çarptırılmıştı. Daha bunun gibi nice emsal davalar ve sadece para cezaları?

Peki yasalar sahip çıkmazsa bu hayvanları insanların elinden kim koruyacak? Sahipli ya da sahipsiz hayvanlara işkence neden suç kabul edilmez de kabahat kabul edilir ki? Ki suç kelimesi bile yapılanın yanında basit kalır. Bu bir hak ihlalidir. Yetkililerin daha duyarlı olması gerekir. Yasalar daha ağırlaştırılarak ya da değiştirilerek hayvanları istismar eden, döverek ve işkence ederek öldüren, tehlikeli ırk üretenlere ağır hapis cezası gelmeli. Hatta hayvanların kötü koşullarda olduğu pet shoplar bile kapatılmalı. Hayvanlara eziyet edenler gelişmiş ülkelerde olduğu gibi mahkemelerde yargılanabilmeli ve suçları sabıkalarına işlenebilmeli. Çünkü bunun bir adım ilerisi insan öldürmeye kadar gidebilir. Biz hala şunu öğretemedik, kedinin kuyruğunu kesebilenin aslında bir insanı da rahatlıkla öldürebileceğini, bir kuşun boğazını sıkan yaratığın, bir insanın boğazını da rahatlıkla sıkabileceğini, hayvan sevmeyenin, insanı da sevemeyeceğini öğretemedik. Bu anlamda sesimizi sayın yetkililerin duymasını istiyoruz. Hakkın ve adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Bu masumlara bunu yapan vicdansızların sokaklar da gezmesini istemiyoruz. En önemlisi de hayvanlara yapılan her türlü işkencenin kabahatler kanunundan çıkıp suç olmasını ve mutlaka caydırıcı bir cezasının olmasını istiyoruz.

Bu konuda en çok iş bence ilk önce ebeveynlere düşüyor. Dünyanın en saf sevgisi olan hayvan sevgisi öğrenilmiş bir sevgi seklidir ve insaniyete olan ilk adımı barındıran sevgidir çünkü. Karınca yuvasına basmayan nesiller yetiştirin anneler, babalar? Güvercin ürkütmeyen, köpek taşlamayan, onların zarar görmelerine göz yummayan, karşılık beklemeden verdiğin sevdiğin karşılığını alabildiğin en güzel, en temiz sevgi olduğunu bilerek yetiştirin. Özellikle de onların yaşam hakkına saygı duyabilen çocuklar yetiştirin, anlatın, aşılayın. Çocuk yaşta edinilirse bu sevgi ve saygı, işte o zaman ileride o insana merhametli, vicdanlı insan denebilir. Hayvan sevgisi ile büyüyen çocukların empati yeteneği kazandığını, ahlaki gelişimlerinin olumlu etkilendiğini, sosyal sorumluluk becerisini de kazandığını unutmayın.

Hayvanları tutkuyla seven insanlara hayranım. Onları koşulsuz bir sevgiyle seven ve onları can olarak gören her insana....Bu dünya, onlarla birlikte olmanın güzelliğini gösteriyor bana. Hayvanları seven insanların ayrı bir ruhlarının olduğuna inanıyorum bu ruh daha sevecen daha merhametli ve daha sıcak. Mükemmel huzur verici olan bu sevgi sonuna kadar gerçektir. İnsanların yapmacık davranışlarından bıktığım zaman gerçek sevginin var olduğunu hatırlatır bana. Anatole France´nin çok sevdiğim bir sözü vardı: ?´Kişi hayvanları sevinceye dek, ruhunun bir parçası hiç uyanmamış olarak kalacaktır.´´ Der. Ben de bu söze şöyle bir ekleme yapmak istiyorum, hayvan sevgisi insanı mutlu eder ama hayvanların da yaşam haklarına saygı duymak var ya, iste sizi en çok da o yüceltir.

Eğer bu dünyada bir yerimiz varsa, her şey insanca olmalıdır. Merhametin vicdanları beklediği bir toplum hasreti ile...

Bitti?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?