USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Vakit İnsanlığımızı, Merhametimizi Sorgulama Vaktidir

14-06-2019

Son zamanlarda medyada şiddet, işkence, zulüm ilgili haberlerin videoların sık sık paylaşıldığının, bunların çığ gibi büyüdüğünün, videoların tıklanma ve paylaşma rekorları kırdığının eminim hepiniz farkındasınız. Kadına, insana, hayvana, çocuğa, yaşlıya şiddet... Ardı arkası kesilmiyor bir türlü bu haberlerin ve görüntülerin. Her akşam haberlerde mutlaka birden fazla şiddet haberleriyle karşı karşıyayız.

Bu gidişle de biteceği yok gibi maalesef. Bizi derinden sarsan o korkunç haberleri, görüntüleri okuyoruz, izliyoruz, kahroluyoruz, içimiz titriyor, mahvoluyoruz, uykularımız kaçıyor. Günlerce gözümüzün önünden o görüntüler gitmiyor. İnsanların git gide acımasızlaştığını gördükçe insan olduğumuza utanıyoruz. Öfkemizi koyacak yer bulamıyoruz. İnsana yönelik ezberimiz bozuluyor. İnsan olan bunu yapar mı? demekten kendimizi alamıyoruz. Elimizden bazen bir şey gelmiyor bazen de geliyor.

Şiddetin her türlüsü kime yapılırsa yapılsın tabii ki asla kabul ve tasvip edilemez. Çünkü hiç kimsenin bir insana, kadına, çocuklara, hayvanlara bu dünyayı zindan etmeye hakkı yoktur.

Bu şiddetin aciz ve savunmasız olana, son zamanlarda özellikle hayvanlara yapılması resmen vahşet sınırlarını zorluyor. Hiçbir hayvanın, insanoğluna asla bunu yapmaz dediğimiz o kan donduran görüntülere yüreğimiz, vicdanımız artık dayanmıyor. Bu kadar kötülüğün içinde yaşamaya çalışan o masum canlara yapılan canilikleri gördükçe, kalbimiz bu yüzyıla ait olmaya dayanamayacak hale geliyor.

Aynı yeryüzünde, aynı havayı soluyan canlılar olarak aynı evrende birlikte yaşıyoruz. Bu dünyada var olan tek tür değiliz. Bu dünya bizim kadar onlara da armağan edilmiştir. Bu yerkürede birer puzzle parçaları gibiyiz. Bu dünya bir tek bize ait değil. Nedense her canlının yaşam hakkına sahip olduğunu, onların da birer canlı olduklarını, canlarının yandığını, konuşamadıkları halde hislerinin var olduğunu, birer eşya olmadıklarını, bizlere emanet olduğunu bir türlü bazıları kabul etmiyor, edemiyor.

Olayın bir diğer yönü ise insan karşısında çoğu zaman aciz olan bu zavallı hayvanlarla ilgili insanlık dışı işkence görüntüleri sosyal medyada, haberlerde paylaşıldığında çoluk çocuk, genç herkes izliyor. Belli bir zaman sonra algımız artık normalleşiyor. Sıradanlaşıyor.

?

Kuşlara ev yapan (Dünyanın ilk hayvan hastanesi Gurabahane-i Laklakan ( Düşkün Leylekler Evi), Osmanlı tarafından 19. Yüzyılda Bursa´da kurulduğu ve sonbaharda geri dönemeyen göçmen leyleklere, ayrıca sokak hayvanlarına ve diğer çeşitli hayvanlara yardım amaçlı kurulmuş) Osmanlı merhametinden; çarpıp kaçtığı köpeği can çekişir bir halde orada bırakan, hayvanı arabasının arkasına bağlayarak kilometrelerce kan revan içinde sürükleyen, döve döve öldüren, sirk ve benzeri yerlerde hayvanları eğitme adı altında para için yapılan, daha bunun gibi nice işkence merhametsizliğine? Bir karıncayı bile incitmenin ne kadar günah olduğunu bilen bir toplumdan nasıl bir devire geldik? Yazık ! Halbuki o hayvanların her zerresinde mükemmellik ve masumiyet var.

Sadist, hasta ve cani ruhlu bu insanlara karşı yasadaki cezalara baktığınızda hem caydırıcı değiller hem de çok komikler. Bugün hayvanlara yapılan eziyetlere verilebilecek en büyük ceza sadece para cezası. Peki sizce bu yeterli mi? Ne yapılması gerekiyor? Yasalarımız mı yeterli değil? Yoksa yasayı uygulayacak kişiler yeterince özenli davranmıyor mu? Bununla ilgili hiç unutamadığım bir olayı burada hatırlatmadan geçmek istemiyorum.

Devamı yarın?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?