USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Vefasız mıyız neyiz

11-08-2017

Günümüz toplumunda yokluğundan şikâyet edip durduğumuz vefanın ne demek olduğunu biliyor muyuz? Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamaktır. İnsanlara değer vermenin de tanımı olan vefa, ne yazık ki çalışılarak elde edilen bir özellik değil. Çoğumuz yaptığımız iyilikleri unutmuyor ama ne hikmetse bize yapılan iyilikleri unutuyoruz. Bu sebeple unuttuğumuz fakat sırtımızda taşıdığımız birçok manevi yük var. Vefa bizi yetiştiren, maddi manevi katkıda bulunan geniş ailemize,  dostlarımıza hiçbir çıkar amacı gütmeden samimi ve sadakatli olmamızdır. En büyük vefa da kulun rabbini tanıyıp, kulluk görevlerini gereği gibi yapması, sahip olduğu nimetlere de şükretmesidir. Yani Allah´a verilen sözlere sadık kalabilmektir. İnsan Rabbine ibadet etmek suretiyle ahde vefasını gösterdiği gibi, kendisine yapılan iyiliğe karşı da vefakâr olmadır. Fertleri arasında vefakârlık olmayan toplumlarda güven ve itimadın da azaldığını açıkça görüyoruz. Vefakârlık dostlukların devamını sağlayacağından haliyle sosyal dayanışmayı da güçlendirir. Her konu da olduğu gibi vefakârlıkta da en güzel örneğimiz peygamber efendimiz (sav)´dir. Peygamberimiz (sav), kendisini 1 hafta emziren Ümmü Eymen´i, yıllarca kendisine bakan sütannesi Halime´yi, sütkardeşi Şeyma´yı, amcası Ebu Talib´in hanımı Fatıma´yı ömrü boyunca unutmamış, her fırsatta onlara yardım etmiştir. Mekke müşriklerinin zulmünden kaçan Müslümanlara kucak açan Habeş Necaşi´sini daima hayırla yâd etmiştir. Böyle bir peygamberin ümmetiyken günümüzdeki bu vefasızlık niye? Ahde vefa İslam ahlakının da en önemli umdelerindendir. Ahde vefa ile ilgili çok etkilendiğim bir hikâyeyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Yaşlı bir adama sokakta yürürken bir bisikletli çarpmış ve hafif yaralanmış. Etraftakiler hastaneye götürdüklerinde Hemşireler, röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı adam huzursuzlanarak acelesi olduğunu, röntgen istemediğini söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. Yaşlı adam:
"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
Hemşire "Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince; Yaşlı adam üzgün bir ifade ile:
"Ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş. Hemşireler hayretle:
"Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" diye sormuşlar.
Adam cevaplamış: "Ben onun kim olduğunu biliyorum ya."
Bu hikâyeden de anlayacağımız gibi İnsanlar arası ilişkilerde güven unsurunun hâkim olması, ahde vefaya bağlıdır. Bu güven olmadan sağlıklı bir toplum yaşamı olanaksızdır. Ayrıca Vefa, yapılan iyilikleri unutmamak, aynen veya daha fazlasıyla karşılık vermek, eşin, dostun cefasına katlanmak, hatalarını görmezden gelmektir. Toplumu ve aileyi ayakta tutan en önemli haslet, karşılıklı gösterilen vefa duygusudur. Anne-baba, eş, çocuklar, yakın-uzak akraba, hocalarımız, arkadaşlarımız ve üzerimizde hakları olan kişiler başta olmak üzere, birlikte yaşadığımız tüm insanlara karşı da vefakâr olmalıyız? Eskilerin çok güzel bir sözü vardır; "dost dostu, vefaya hizmetten tanır". 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?