USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Yeni Adalet Sarayı Anıları (3)

23-01-2019

Adalet Bakanı Cemil Çiçek´le yaptığımız görüşmeyi takiben Sivas´a döndükten sonra yaptığımız istişare ve toplantılar sonucu, Vali´den başlayarak, Belediye Başkanı, milletvekilleri, meslek kuruluşları ve basını bilgilendirmeye ve yardımlarını istemeye karar verdik.

İlk olarak konu ile birinci dereceden ilgili olan ve Adalet Sarayı ile ilgili yazışmaların yapıldığı makam olarak Başsavcıyı ziyaret ettik. Öncelikle Bakan Cemil Bey ve Müsteşarın bahsettiği yazışmanın doğru olup olmadığını sorduk. Başsavcının odasında Bakanlığa yazılan yazıyı ve eklerini incelediğimizde Adalet Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda Hükümetin Acil Eylem Planı çerçevesinde ihtiyaç duyulan yerlere Adalet Sarayları yapılacağının, ihtiyaç varsa uygun bir kamu arazisi tahsis edilmesinin gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine Başsavcılığın Defterdarlık ve Belediye gibi kuruluşlarla yazışmalar yaptığını, yazılan yazılarda Bakanlık yazısından bahsedilerek arsa araştırması yapıldığını, verilen cevapların ise olumsuz olduğunu, Bakanlığa yazılan cevabî yazıda da söz konusu yazışmalardan bahisle Sivas´ta uygun bir arsa bulunamadığından yeni Adalet Sarayı ihtiyacının da bulunmadığının bildirildiğini gördük. Dosya böylece kapatılmış, herkes sorumluluktan kurtulmuştu. Koskoca Sivas´ta yetkililerimiz arsa bulamamıştı. Ayrıca Adalet Sarayı işi zahmetli bir işti. Gündelik, mutad iş ve işlemleri yapıp süremizi doldurmak varken sıkıntılı işlere girmenin anlamı yoktu.

Başsavcılık özel bir çalışma yapmadan, sadece yazışma yaparak arsa bulmaya çalışmış, sonra da Belediye ve Valilik cevaplarını ekleyerek Bakanlığa göndermişti. Ancak bu durumdan, yani şehrin geleceğini ilgilendiren önemli bir imkândan Sivas kamuoyunun haberi olmamıştı. Hatta bir kaç kişi hariç Adliye çalışanlarının bile haberi yoktu. Milletvekillerimiz, Bakanımız, partilerimiz... bihaberdi. Bizler Ankara´ya gitmesek belki de konudan yıllarca bilgimiz olmayacaktı. Öğrendiğimizde de treni kaçırmış olacaktık. Kısa bir süre tanınarak müracaat eden illere yapılan Adalet Sarayları arasına Sivas giremeyecekti. Şu anda bile birçok şehrimizde Adliyelerin eski binalarda hizmet vermeye devam ettiğini küçük bir araştırma yaparak tespit edebilirsiniz. Eski Adliye binasının yıkılmasından sonra, bitişiğindeki Valilik ek binasının da yıkıldığını, yerine altı otopark olan bir meydan yapıldığını gördüğünüzde şehir merkezinin düzenlenmesinde önemli bir aşamayı bu sayede geçtiğimizi de anlayacaksınız. Olumsuz bir örnek verecek olursak Eski Jandarma binası yanında bulunan lojmanlar daha önceki yıllardan bu yana gündemde olmasına rağmen takibi yapılmadığı için hala yıkılmadı ve Belediye´ye teslim edilmedi.

Vali Hasan Canpolat´ı ziyaretimizde Adalet Bakanlığı´nda yaptığımız görüşmelerle ilgili olarak ayrıntılı bilgi verdik. Bizi ilgi ile dinledi ve naklettiğimiz konularla ilgili olarak görüş ve önerilerini sıraladı. Kamu arazisi şartı yer belirleme konusunda bizi epeyce zorluyordu. Hazineye, Belediyeye ve Özel İdare´ye ait arazilerden olması gerekiyordu. Sivas´ta bulunan kamu arazilerinin araştırılması, seçeneklerin ortaya çıkması için derhal bir çalışma başlatılmasına karar verildi. Aynı hafta içinde Milli Emlak Müdürlüğü, yaptığı araştırma sonucunda büyüklük olarak uygun olabilecek kamu arazilerini tespit etmişti. Ancak bunların çoğu Adalet Sarayı yapılabilecek yerlerde değildi.

Baro olarak yapılacak Adalet Sarayı´nın merkezi bir yerde veya ileride bir merkez oluşturulabilecek konumda bir yere yapılmasını savunuyorduk. Şehir merkezinde en uygun yer olarak Eski Numune Hastanesi´nin üst kısımlarında yer alan Meslek Lisesi arazisini öneriyorduk. Burada bulunan meslek lisesi sanayi ile iç içe olabilecek bir yere taşınırsa yeni Adliye de buraya yapılabilirdi. Yapılacak yeni yollarla şehrin değişik mahallelerine ve çevre yollarına bağlantı sağlandığında ulaşımı da bir sıkıntı yaşanmayacaktı. Ancak bu önerimize pek sıcak yaklaşılmadı. Mevcut lise binasının yıkılması ve başka yere yenisinin yapılmasının uzunca bir zaman alabileceği, zamanın darlığı gerekçe olarak gösterildi.

Belediye Başkanı Sami Beyle yaptığımız görüşmede de konuyu enine boyuna kendisine naklettik ve yardımını istedik. Belediyeye ait arazilerden özellikle Yeni Şehir Mahallesi yanında bulunan fuar alanının bir bölümünün tahsisini istedik. Sami Bey bu önerimize sıcak bakmadı ve bu bölgedeki imar sorununun hallinin uzunca bir zamana yayılabileceğini anlattı. Belediye olarak kendilerine ait bir arsayı veremeyeceklerini, ancak Adalet Sarayı´nın yapılacağı yerle ilgili imar düzenlemesinin en kısa sürede Belediye Meclisi gündemine alınacağını söyledi. Biz, Belediye Başkanının şehrin gündemine gelen her konu ile olduğu gibi Adalet Sarayı ile de aktif olarak ilgilenmesi gerektiğini, konunun şehrin imarını ilgilendirdiğini, yer belirlenirken yol gösterici, öncü ve kararlı bir tutum sergilenmesi gerektiğini söyledik. Adalet Sarayı´nın sadece bir binadan ibaret olmadığını, ulaşımı, çevreyi etkileyeceğini, yeni bina ile yeni bir merkez oluşturulması gerektiğini anlattık. Ancak devam eden süreç boyunca sergilenen tutum ve davranış da gösterdi ki Sami Bey böyle bir rol üstlenmek istemiyordu. Adalet Bakanlığı yer belirleme noktasında ne karar verirse oranın imar düzenlemesine yardımcı olacaktı. Sonuna kadar da bu tutumunda bir değişiklik olmadı.

Başsavcılık, Valilik, Belediye, Defterdarlık ve diğer kuruluşlarla görüşmelerimiz hızlanmıştı. Telefonla veya yüz yüze sık sık görüşüyorduk. Bu görüşmelerde şehrin haritası, imar planı önümüzde ve masaların üstündeydi. Çok sayıda arsa seçeneği gündeme geliyordu. Cezaevine yakın mevkide, Üniversite-Kayseri yolu üzerinde, Kızılırmak kenarında veya yakınlarında yerler vardı. Emniyet Müdürlüğü yanında bulunan Posta İşleme Merkez de gündeme gelmişti. Biz buna da sıcak baktık. Çünkü çevre yolu ile kavşak noktasında bir yerde, Atatürk Caddesi ile Çevre Yolunun kesiştiği yerde idi. Emniyet Müdürlüğü ile Cezaevine ulaşım kolay olacaktı. Şehir merkezine yakındı. Yeni yerleşim yerleri buraya yakın mevkilerde (Kardeşler Mahallesi) oluşmaktaydı. Mısmılırmak´ın ıslah projesi olan Aksu tamamlandığında ve Eski Sanayi Çarşısı yerine bir çözüm üretildiğinde burası şehir merkezi ile bütünleşecekti.

Adalet Sarayı için arsa arayışı devam ediyordu. Sahra Depolarının bulunduğu arazinin bir kısmı Özel İdare´ye devredilmiş ve parseller oluşturulmuştu. Burada okullardan, spor tesislerine, fuar, kongre ve kültür merkezi ile ticari alanlara kadar yer ayrılmıştı. Çevre yolu üzerinde 30.000 metre kare yüzölçümünde bir parsel üzerinde duruyorduk. Bu arsa askeri arazinin de hemen yanında idi. Sahra Depolarının bulunduğu araziden bir o kadar yer daha alındığında Sivas´ın 50-100 yıl ihtiyacını karşılayabilecek bir bina yapılabilir, çevre düzenlemesi ve sosyal tesisleri ile her türlü ihtiyaç karşılanabilirdi. Ayrıca bu arsa çevre yolu üzerinde olduğu için Kapalı Ceza Evi´nden tutukluların naklinde yaşanan sıkıntılar da yaşanmayacaktı. Biz bu seçenek üzerinde durmaya başladık. Çünkü diğer seçenekler büyük ölçüde elenmiş, daha uygun ve sorunsuz, hemen tahsis edilebilecek bir arsa kalmamıştı.

Tugay Komutanını ziyaretimizde Adalet Sarayı için arsa ihtiyacını da gündeme getirdik. Görüşmemizde Sahra Depoları yanındaki arsanın gündemde olduğunu, bu arsaya bitişik konumda olan askeri araziden bir kısmının daha tahsisini istedik. Tugay Komutanı bu talebimize olumlu yaklaştı ve "Bizden talep edilirse 30 dönüm kadar daha verebiliriz" dedi. Bu cevap bizi çok sevindirmişti. Şehir merkezine yakın olan yerlerle ilgili önerilerimiz olumlu cevap alamadığı için bu son seçenek üzerine yoğunlaşmaya karar verdik ve çalışmalarımızı hızlandırdık.

Yetkili makamlarda bulunan kişilerle görüşmenin yeterli olmadığını biliyorduk. Ciddi bir kamuoyu baskısı oluşturmalıydık. O günlerde yayında olan ne kadar gazete ve televizyon kanalı varsa hepsini ziyaret etmeye, konunun önemini ve aciliyetini duyurmaya karar verdik. Tamamını da yakından tanıdığımız gazete ve TV sahip ve çalışanlarına konuyu belgeleri ile birlikte ayrıntılı olarak anlattık. Gazete ve TV ziyaretlerimiz basın yayın organlarında geniş bir şekilde yer aldı. TV´lerde ilk sıralarda, gazetelerde manşetlerde yer buldu. Konuyu sıcak tutuyor ve sık sık basın toplantıları düzenliyor, canlı yayınlara katılıyorduk.

Bizim kamuoyunu bilgilendirmeye ve harekete geçirmeye yönelik çalışmalarımız büyük yankı yaptı. Herkes Adalet Sarayını konuşur hale gelmişti. Yetkililer konunun takipçisi olduklarına dair açıklamalar yapıyorlardı. Sadece Milletvekillerimiz ve Parti teşkilatlarının sesini duyamıyorduk.

Gündem hızla ilerlerken, Baro Özel Kaleminden beni arayan arkadaşlar Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener´in makamından bir kaç defa arandığımızı, Bakan Beyin görüşmek istediğini söylediler.  Bakan Beye dönüş yaptım ve telefonla görüşmeye başladım. Bakan Bey, Ankara´ya gittiğimizden ve Adalet Bakanı ile görüştüğümüzden haberdar olduğunu, Bakanın kendisine anlattığını, daha önceki bizim aramalarımızdan ve randevu taleplerimizden geç haberdar edildiğini anlattı ve "Sizi Ankara´ya bekliyorum. Randevu almanıza gerek yok. Ben Başbakanlık Ek Binadayım. Her zaman gelebilirsin. Cumartesi günleri de çalışıyorum. O gün kimse gelmez, daha rahat görüşürüz" dedi. Gündemimizdeki konularla ilgili olarak kısa bir bilgilendirme yaptıktan sonra en kısa zamanda Ankara´ya geleceğimi söyledim ve konuşma böylece sona erdi.

Yine Ankara yolu görünmüştü. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener´le cumartesi günü görüşecektim.

(Devamı gelecek yazıda)

avukat@mustafacoskun.av.tr

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?