USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ZANAATKARSIZ OLMAZ

20-10-2017

Geçmişte, ´´Altın bilezik´´ olarak adlandırılan ´´zanaatı´´ öğrenme uğruna, karın tokluğuna çalışan çırakların, bugün sayıları yok denecek kadar az.  Çıraklık aslında bir nev´i okuldur, ahilik seviyesine erişmiş ustaların yanlarına verilerek eğitilen kişilerdir çıraklar. Şimdi ise ne ahilik kaldı ne de çıraklık. Eskiden çocuklar ustaların yanına para kazanma arzusu ile değil de mesleğin inceliklerini öğrenip iyi bir usta olma ve hatta alanında zirveyi yakalama hayali kurarak giderdi. Günümüzde ise çıraklar adeta mumla aranıyor. Hatta çocuklar zanaatkârların önünden bile geçmiyor. Ebeveynlerin, çocuklarının elinden tutup ustalarına mesleği öğrensin diye "Eti senin kemiği benim" dediği yıllar bir hayli geride kaldı sanırım. Birçok zanaatin adını bile bilmeyen çocuklar nedeniyle her geçen gün çırak sayısı biraz daha azalıyor. Eskiden el üstünde tutulan ama şimdilerde tarihin tozlu raflarında kalmaya mahkûm olan birçok meslek grubu artık ne yazık ki çırak bulunamamasından dolayı bu durumda. Çırak olmayınca kalfa sayısı ve usta sayısı da giderek azalıyor. Bıçakçılık, berberlik, terzilik, demircilik, tarım işçiliğinin yanı sıra yöresel el sanatlarının devamını sağlayacak meslek gruplarını geliştirmeye yönelik talepler hızla düşüyor. Piyasa koşullarına göre iyi ücret verilmesine rağmen birçok meslekte çalışacak eleman bulunamıyor. Sanırım yeni nesil, bu yöndeki taleplere pek hazır değil. Demircilik, boyacılık, kalaycılık, ahşap oymacılığı gibi alanlarda kendilerini yetiştirip sertifikası olanlar işsiz kalmaz. Sertifikalı olmayanların da işi başında öğretme yöntemiyle tercih edilmesine rağmen yine de eleman bulmakta zorluk çekiliyor. Zamanında bir meslek edinsin diye aileler tarafından elektronikçilerin, bakırcıların, berberlerin ve daha birçok meslek grubunun yanına çırak olarak verilen çocuklar, şimdilerde olsa olsa ceza olarak gönderiliyor. Artık aileler çocuklarını çırak vermek istemiyor. Anne ve babalar çocuklarına iyilik yaptığını sanıyor, hâlbuki evlatlarına en büyük kötülüğü yapıyorlar. Her çocuk üniversiteye gidecek diye bir şart yok, her çocuğun ilgi alanı-becerisi farklıdır. Üniversite hayatı boyunca hiç çalışma alışkanlığı olmayan çocuklar 25 yaşından sonra masa başı işlerden başka bir iş yapamaz. Bugünlerde televizyonlarda hırsızlık, yankesicilik, dolandırıcılık, uyuşturucu bağımlılığı ve cinayetten başka haber izleyemiyoruz. İleriki yıllarda bu tür haberleri daha fazla izleyeceğiz, çünkü tembel bir gençlik yetişiyor. Çalışmayan gençlikten ülkemize zarardan başka bir şey gelmez. İnşaat mühendisliğini bitiren, inşaat demirini bilmiyorsa, elektrik mühendisliğini bitiren, kabloyu bilmiyorsa, ziraat mühendisliğini bitiren ağaçlar çiçek açtığında kaysı ağacına erik ağacı diyorsa, bu üniversite mezunundan ülkemiz ne bekleyebilir ki. İstediğimiz kadar üniversite açalım, zanaatkârsız bir  milletin kalkınması mümkün değildir. Ülkemizde işsizlik var deniyor ya, işin aslı öyle değil. İş yok değil, iş çok ama işi beğenip giden yok. Madem gerçekten iş yok, işsizlik fazla neden bazı esnaflarımız çalıştıracak eleman bulamadığından dükkânlarını kapatmak zorunda kalıyor. Yeni neslin, seçkin(!) meslek statüsü verdiği mühendislik, mimarlık, bilgi sistemleri, tıp ve hukuk gibi alanları hedeflemesi, en yaygın mesleklerin bile sonunu getiriyor. Bu durumun birçok sebebi var ancak en başta geleni; insanlar sırtımı devlete yaslayım, az kazanayım ama sabit bir gelirim olsun istiyorlar. Bu yüzden artık çırak yetişmiyor. Şunu unutmayın ki herkes devlet memuru olursa bu ülkenin terzisi, nalbandı, çömlekçisi, marangozu, manavı, boyacısı, tatlıcısı kim olacak? Bu ülkenin memura olduğu kadar esnafa ve sanatkâra da ihtiyacı var.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?