-Kargalar Bahçenizde Devlet veya Üs Kurmaya Çalışırsa-
Nasıl böyle bir şey olur demeyin. Bende inanmazdım ama inanır oldum artık. Bahçenizi kargalar sararsa, bahçe içinde sana saldırmaya başlarlarsa birde üstüne üslük yakınındaki yoldan geçenlere saldırırlarsa kaygı duyup önlem alma ihtiyacı hissedersiniz.
Televizyonda gülümseyerek böyle olaylar seyretmiştim. İlk başlarda bende olayları gülümseyerek izliyordum. Zaman geçtikçe işin ciddiyeti artmaya başladı. Artık kargalar ciddi ciddi zarar vermeye başladı bahçeye akabinde çevreye. Akşam yatağıma başımı koyunca çoluk çocuk dahil uyuyamamaya başladık. Allah’ım, bu ne ses ne hareketlilik. Sanki bir sonraki gün yapacakları olayları planlıyor kargalar.
'Ne yaparım'ın düşüncesindeyim. Ola ki çok daha ciddi bir sıkıntı, yaralanma olayı dahi olabilir. bu durumda -ben ne yaparım-ın getirdiği birde böyle bir sorumluluk duygusu var ve insan o anda bir çok şey düşünür. Başkasından yardım alsam neme lazım, bahçeme zararları olabilir. Başka ağaçlarım, özellikle meyve ağaçlarımın zarar görmesine neden olabilirler gibi. Olmaz olmaz bu sıkıntıyla beraber bahçemi, evimi elimden bile alabilirler bunu bahane gösterip. En iyisi bu sorunu kendimin çözmesidir derim sonunda.
Önceden de bahçemde kargalar olurdu diğer birçok kuş olduğu gibi. Zarar vermeden bahçemde arzı endam ederler, ağaçlardaki yemişlerden yerler. Bahçede salınırlardı. Nereden çıktı bu kargaşa, bu curcuna.
“Kargalar bahçenizde devlet kurmuş, üs kurmuş” sözünü komşum söylemişti. Kahkaha atarak gülmüştük. Ama şimdi durum değişti, olay ciddileşti. Bin yıldır atalarımdan bize kalan bir bahçede ayrıca çocuklarımın da hakkı var. Ne emekler verildi, ne zorluklar çekildi bu bahçe için. Bahçe sadece benim değil ki. Bizlerin, bahçede ki bütün kuşların, bütün mahallenin de bahçesi değil mi? Yok hayır diğer cins kuşlarda kargaların takındıkları durumu alırlarsa, onlarda bahçemizi istila etme yoluna girerlerse halimiz nice olur. Yemiş ağaçlarımın hali ne olur. Düşündükçe bir hal alıyorum.
Ne olacaksa olsun artık. Çevreden de çokça şikayet gelmeye başladı. Gün geçtikçe kalabalıklaşmaya başladılar. Zannedersin bütün dünyanın vahşi kargaları bahçeme toplanmaya başladı. Olay uluslar arası bir hal almaya başladı. Dağdan gelip bağdakini kovmak gibi bir hal idi bu. Kargaların hâkimiyetinden dolayı başka da kuş görememeye başladım bahçemde.
Komşularımdan farklı sesler duyulur oldu. Dost bildiklerim düşmanca tavırlar içine girdiler. Kimi uzak komşularımdan destek sözleri duymaya başladım. Hatta kimileri buraları terk etmemi dahi söyleme cüretine giriştiler.
Büyük annemden duymuştum. “ev üstüne ev olmaz” sözünü. İlk baştan anlamamıştım ne demek istediğini. Şimdi daha iyi anlıyorum. Bazı komşularımın ilgisizliğini de gördükçe, rahmetli dedemin çok kullandığı, “el elin danasını ıslık çalarak arar” sözünü hatırlıyorum.
Sebat lazım, sabır lazım, güçlü olmak lazım, planlı hareket lazım türünden birçok düşünceyle iç içeyim. Ev içerisinde de çatlak sesler çıkmaya başladı üstelik. Sürtüşmeler, ikilikler baş göstermeye başladı. Yapacaklarım noktasında sağlam kararlar almalıyım. Bıçak kemiğe dayandı.
Ümidi kırmamak gerekir. Devir, sağlam ve kararlı durma zamanıdır. Aile içinde konuşarak güç birliğini muhafaza etmemiz gerekir. Kargalar ne kadarda zarar verseler bahçenin tapusu benim üzerimde. Şunu biliyorum ki biz aile olarak güçlü durur isek bir yerde kargalar ve yaramaz komşular pes edeceklerdir. Mevsimler gelecek, mevsimler geçecek. Zaman birçok şeye ilaç olacak. Sebatlı olarak ve çok çalışarak gücümüzü muhafaza etmeliyiz. "Bir olalım, iri olalım, diri olalım" felsefesi Anadolu'nun bağrından çıkmadı mı?
Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle doğulusuyla, batılısıyla bizi biz yapan kültürümüzle, müslümanlığımızla uyanık ve birlik içerisinde mücadeleye devam.
Sağlıcakla kalınız.