Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde; kalpler yumuşasın diye dua ediyorum. Rahmet Peygamberinin ORUÇ, ibadetini; Allah'ın emri ile; yaşayarak bizim yaşamamızı, yapmamızı, İstediği, şu günler; Onun sevgisinin gönüllere taht kurduğu günler, olsun. Kalplerimiz sevgi ile, merhamet ile, kardeşlik duyguları ile, yumuşasın. Katı bir kalbin kendisine bile faydası olmaz. Tam tersine; katı bir kalp kendi, kendine zarar verir, hasta eder. Kendisine yararı olmayan bir kalbin; başkasına, zaten yararı olmaz. Hatta çok aşırı şekilde katılaşmış kalp, zamanla mikrop üreten bir yapıya dönebilir. Gelin böyle bir hastalığa tutulmamak için; kendimizi kontrol edelim, kendimizi ve çevremizi bu hastalıktan, koruyalım. Mübarek günler de; sevgiyi, merhameti, paylaşmayı, bölüşmeyi, yardımlaşmayı, kısacası; kardeş olmayı hedefleyelim. Merhametten, sevgiden, yoksun olmak; bir hastalıktır. Her hastalığın olduğu gibi; bu hastalığın da oluşmasında sebep olan faktörler vardır. Bu tür bir hastalık; insan ilişkilerine dayandığı için, kaynağı da insan ilişkileridir. O halde insani ilişkilerimiz güçlü, dayanıklı ve bu tür bir hastalığın gelişmesine engel teşkil edecek şekilde; kuvvetli olması gerekir. Bunun kuvvetli olmasını desteklemek, beslemek için; insanlara karşı gayet ılımlı, olgun, sevgi ve hoşgörü ile yaklaşmalıyız. İnancımız ve İtikadımız güçlü olmalıdır. İnsana zarar veren, bu tip hastalıkların; tedavisi de; şahsın kendi elindedir. Bunun iyi örnekleri de; Yüce Peygamberin, hayatında vardır. Rahmet ayı olan bu günlerde; Kötü davranışlarda bulunarak, kendi konumumuza güvenerek; Kendimizi bir gurur abidesi yapmamalıyız. Böyle davranmak da; bir hastalık nedenidir. Karşımızdaki insana tahammüllü olmalıyız. Konuşarak meselelerimizi halletmeye çalışmalıyız. Bazılarının yaptığı gibi konuşarak işi kavgaya dökmemeliyiz. Kendi menfaatlarımız için, karşımızdaki insanları hiçe sayacak; aşağılayacak, öteleyecek tavır ve davranışlarda bulunmamalıyız. Bu hareketler; mübarek ayın, ruhuna aykırıdır. Oruç, bizi terbiye etmemiş, demektir. Kendi yararımız için; insanların emaneti olan şeyleri açığa çıkarmamalıyız. Birbirimize dayanmalıyız. Birbirimizi arkadan vurmamalıyız. Dürüst ve doğru sözlü olmalıyız. İnsanların arkasından tuzaklar kurmamalıyız. Düşündüklerimizi ve onun hakkında söyleyeceklerimizi; yüzüne söylemeliyiz. İşte, böyle davrandığımız zaman; Ramazan Ayının feyzinden yararlanmışız, demektir. İnsan merkezli düşündüğümüz zaman; ortaya çıkan gerçek; Karşımızdakilere, hak ettiği şekilde ve insanca davranmak gerekir, gerçeğidir. İşte, Yüce Rabbim` izin Kutsal Kitabında da belirttiği gibi; insan kaynaklı sosyal ilişkiler toplumların barış ve huzur içerisinde; yaşamasının temel unsurlarını oluşturmaktadır. Bu konuda en büyük örnek, Hz. Peygamberin hayatıdır. Olaya böyle baktığımız, zaman; Peygamberin hayatını öğrenmenin önemi, ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yukarıda sıraladığımız olumsuzluklardan, şikayetçi iseniz; insanların öyle birbirlerine hoyratça davranmasını istemiyorsanız; çocukluktan itibaren, genç nesillerimize; Yüce PEYGAMBERİ, hayatını, en ince ayrıntılarına kadar; öğretmemiz gerekir. Şu kısacık hayatımızda çocuklarımıza dünyalık gelecek elde etmeleri için; harcadığımız zamanı ve parayı, yaptığımız fedakarlığı düşündüğümüz zaman; aynı çocuklar için; Oruç sevgisini, Ramazan ayının farklılığını, Peygamberin hayatını öğrenmesi adına yaptığımız fedakarlığı, kendi kendimize sorgulamamız gerekir, diye düşünüyorum. Bu konuda ne kadar duyarsız ve yetersiz olduğumuz, gerçeği ortaya çıkacaktır. Yüce Peygamber; “merhamet etmeyene merhamet edilmez,, yüce buyruğunu söylediği zaman; direkt olarak insani ilişkileri de kast etmiştir. Kendisi aynı zamanda, bir sevgi ve merhamet, peygamberidir. Kalbimizin kararmaması için; merhamet hissi ile, dolması için; insanlık adına olan tüm yanlışlardan, kaçınmamız gerekir. Kalbimizi yumuşatacak fiil ve davranışlara yönelmemiz lazımdır. Bunun için; Ramazan ayı bir fırsattır. Oruç sayesinde; bizim dışımızda, bazı insanların hangi sıkıntıları, çektiğini öğreniyoruz. Açlık, susuzluk, yokluk, çaresizlik, kavramlarının; insanları nasıl aciz düşürdüğünü fark ediyoruz. RAMAZAN ayı dolayısıyla, elimize geçen bu fırsatı; değerlendirmemiz, gerekir. Yaratılanları üzmediğin zaman; Yaratana saygı duymuş olursun. Kendi, İnancına saygı göstererek; insanları Hak kapısına çağırman için, o hayatı önce kendinin yaşaması gerekir. İnancımız, fakirlikle, yoksullukla savaş halindedir. Müslümanlar; bu konuda yeteri kadar; üzerine düşen görevi yapmamaktadırlar. Sadece, zekat ile yetinmektedirler. Eğer, böyle düşünüyorlar ise; Kurandaki, bu konudaki emirleri; kulak ardı ediyorlar, demektir. Fakirlikle, yoksullukla, çaresizlikle, mücadele; O, durumlar ortadan kalkıncaya kadar, devam etmelidir. İslamın emri budur. Ben zekatı verdim, sorumluluktan kurtuldum, diyemezsiniz. Böyle bir hakkınız, yoktur. Yoksa; toplumda olan ve dayanağı yoksulluk ve yokluk olan, tüm olumsuz durumlardan sorumlusunuz, demektir. O, Halde; Birilerine tebliğ, görevi yaparken; Kendinin yaşamadığı bir hayata, insanları çağırmak, ne kadar doğrudur. Yahut ondan, ne kadar sonuç alabilirsiniz. Senin öyle eksik halini, duyduğunu, gördüğü zaman; karşınızdaki insan; sana ne kadar inanır. Bu konuda samimi ve ihlaslı olmak gerekir. İçten başka, dıştan başka olmamak, lazımdır. Unutma kalpten geçenleri de bilen biri var ve onlardan dolayı; seni hesaba çekecektir. Burada olmasa bile orada; iki yüzlülüğün ortaya çıkacaktır. Aman dikkat kalplerimizi katı olmasın . Kalplerimizi yumuşatalım. Ramazan AYI, BU TÜR DURUMLAR İÇİN; BİR FIRSATTIR. Hatırlatma, ayıdır. İnsanın kendi, kendini kontrol etme ayıdır. Bu konuda örnek hayatın; Yüce Peygamberin hayatı olduğunu, bir kez daha vurgulayalım. O` nun hayatını öğrenelim, öğretelim ve yaşayalım… Gelecek nesillerimize örneklerle anlatarak; Yüce Peygamberi, yeteri kadar, tanıtalım. İşte, Peygamber sevgisi, RAMAZAN ayı sorumluluğu, budur. Sadece; yoksullara verilen; İftar yemekleri ile; kendimizi kandırmayalım. Hayat, uzun ve çetin bir yoldur. İftar yemekleri; O, yolda; bir nokta bile; olamaz. Ramazan Ayı, sonrası; tüm bu yapılanları; bir rafa koyacak olursak; kendimizi, kandırmış oluruz. Göstermelik, işler gibi, algılanır. Hakikatte; göstermelik yapılan hiç bir şeyin, hiç bir kimseye faydası olmaz…