Canım Vatanım, Şehit kokusu tüten toprağım. İslam bayraktarı dedelerimin emaneti, çocuklarımızın geleceği, Dünyanın seni dört gözle beklediği, başında seni görmekten mutlu olduğu, Yüce Milletim. Kalk, silkin nedir bu halin? Şair ne güzel söylemişti ”Sen bir devsin yükü ağırdır devin.,,, Evet sen bir devsin. Senin uyanmanı bekleyenler var. Mazlumlar, kimsesiz çocuklar, garipler, ezilenler, açlar, yuvasızlar, senin hükümdarlığın altında rahat ve huzur içerisinde yaşayan tüm halklar… Evet, seni bekliyor… Sen bunun farkında mısın? Yine Şairin dediği gibi hala oyunda oynaşta mısın? Beklendiğini bilmiyor musun? Niye seni bekleyenlere anlamsız, donuk farkında değilmişsin gibi bakıyorsun? Kendinle olan kavgan nedir? Bu topraklarda birlikte yaşıyorken ne oldu bize? Neden birbirimizin mutsuzluğunu, yok olmasını ister olduk… Birliğimizi, dirliğimizi bozmak isteyenlerin amacı nedir? Taaa, ötelerden birileri, bir vatandaşımızla karşılaşınca; Sen Türk’ müsün? Sen Osmanlı’ mısın? Sen Müslüman’ mısın? Diye, sorarak, aldığı olumlu cevap karşısında, çocuklar gibi sevinmektedir. Evet, işte Anadolu' yu tanımlayan, kavramlar, o soruların içerisinde yatmaktadır. Her zaman dürüst, doğru, adaletli, sevecen, yardımsever insanlarımın bu toprakların üzerinde yaşaması en büyük dileğim… Renklerin en güzeli, en parlağı, en canlısının bolca olduğu topraklar olsun. Her taraf şeffaf her şeyin ortada, kem gözlerden uzak, bembeyaz karlar kadar saf, temiz, ışıl, ışıl parlayan umutların hakim olduğu topraklar olsun. Yabancıların deyimiyle bakmaya kıyılmayacak kadar güzel yaratılışı olan, yeşil ve mavinin karıştığı toprağım. Dostlukların zirve yaptığı; canın, cana karıştığı, sevgi ve hoşgörünün her alana yayıldığı, kinin ve nefretin yok olduğu güzel Vatanım… Ne oldu, birbirimizin ezilmesinden hoşlanır olduk. Birbirimizi dışlar olduk, kovar olduk. Kim, bizi bu hale soktu? Uzaktan da olsa birbirimizi tanımaz olduk. Birbirimize saygı duymaz olduk. Kalk, elinin tersi ile; sana yabancı bütün davranışları, yaşama biçimlerine bir sille vur. Özüne, aslına, seni, sen yapan tüm değerlere geri dön… Tüm Batılılar bu kadar mı esir aldı seni. Sen tarladan geçerken, meyvesini yediği ağacın bedelini bırakarak giden Ataların torunu değil misin? Sen, nasıl olur da sebepsiz yere insan öldürürsün. Atalarının bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir, Yüce düsturunun esiri olduğunu unutursun. Sen nasıl benim gibi düşünmüyor, diye; vatandaşlarını düşman edinirsin? Seni kim bu hale getirdi? Bu soruyu hiç kendine sordun mu? Sen kültürsüz, cahil, sorumsuz, Vatanına ve Milletine ihanet eden birileri ile nasıl beraber olursun? Onların ayakçısı durumuna düşersin! Ayağa kalk sen dik durmalısın, yaralansan da, hastalansan da, aç olsan da dik durmalısın. Sen o kadar Yüce bir Milletin kanını taşıyorsun. Zorlukları çözen, haksızlığa direnen, zalime karşı gelen, mazlumun yanında olan, fakir, kimsesiz bir yetimin senin tarafından korunması sayesinde mutlu ve mesut yaşadığı, yüzünün güldüğü, o taze gülücüklerinin saflığının, temizliğinin, ortaya çıkmasına sebep olan bir neslin torunusun. Ne oldu sana afyon mu yuttun? Hipnoz mu oldun? Kendine gel artık. Doğrul… Kendini tanı ve… yerinden fırla… Bu toprakların hali nedir? Sanki işgal edilmiş bir Vatan, gibiyiz. Ne sokak bizim sokağımız. Ne fikir, bizim fikrimiz. Ne yaşama tarzı, bizim tarzımız. Sanki aynı topraklarda yaşayan, farklı, farklı kültürlerin insanları gibiyiz. Günlük hayatta konuştuğumuz, Dil bizim değil, kıyafet batı modeli, gençliğimiz, sanki bize yabancı. Kendi atasına, büyüğüne hakaret eden, alay eden, aşağılayan, tarihini bilmeyen, hatta ondan nefret ettirilen bir nesil, karşımızda dimdik durmaktadır. Eyvah, belki o zaman çok geç olacak. Bir an önce akılda, fikirde, imanda, kardeşlikte, dostlukta, birbirinize dayanmada, tek vücut olmalısınız. Gereksiz anlaşmazlıkları, tartışmaları bırakmak gerekmiyor mu? Yeniden tek vücut, tek parça, birlikte, beraberlikte olma fikri çok mu uzaklarda? Bu birlikteliği sağlayacak bizlerde güç veya düşünce mi kalmadı? Yeter artık, birileri beraber olmanın gerekliliğini en yüksek perdeden haykırmalıdır…. Taaa ki; sağır kulaklar duyana kadar… ALLAH bizleri ağır şeylerle imtihan etmeden önce, bu düşünce hayata geçirilmelidir. Daha çok fethedilecek gönül, mesaj ulaştırılacak nefis, kucak açmış bizi beklemektedir. Kalkıp doğrulmak için; daha neyi bekliyoruz, bizi yerimizden oynatacak, ağır bir silleyi mi? Evet, o tokadın öncüleri zaten nesillerimizin yüzünde patladı, patlayacak… Bizim bir an önce tedbirimizi almamız gerekir… EVET, ÖNCEDEN yazmış olduğum bu makale ile; hafızamızı tazeledik. Allah'tan dileğim, son günlerde yaşadığımız olayları; bir daha yaşamayız. Bu Vatan bu kadar haini nasıl barındırmış, hayret ediyoruz. Allah'tan tüm şehitlerimize rahmet diliyorum. Yaralılarımıza; acil şifalar diliyorum. Allah'ım, İnşallah, Bu necip Millete böyle durumları yaşatmaz. Yüce Rabbım Bu Milletin yar ve yardımcısı olsun... Dua, dua, dua...