?>

Halep´te kıyamet yaşanıyor

8 yıl önce

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? “Tarih”i  “tekerrür”  diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?..” dizeleriyle çağlar öncesinden, çağlar ötesine seslenen merhum Mehmed Âkif Ersoy’un ifadeleri özellikle son günlerde kendini derinden hissettiriyor. *** Ölüyor; insanlık, hiç ölmediği kadar. Mustazaflar ateş topuna dönen yurtlarından savruluyor; ölüm çığlıkları arasında sevdiklerini cansız ve mecalsiz bırakarak. Nereye baksanız feryadlar yükseliyor. Filistin’de, Arakan’da, Irak’ta, Suriye’de ve en çok da Halep’te kıyamet yaşanıyor. İslâm Âlemi’nin  daha yeni filizlenmeye duran körpecik canları Halep’te can çekişiyor. Halep, insanlıktan bî-haberlerin bombardımanları altında yerle yeksan edilirken, Allah’tan başka kimsesi olmayan masumlar “küfür milleti”nin oluşturduğu kan gölünde boğuluyor. İnsanlık susuyor!.. Halep ölüyor!.. İslâm dünyasının “ruhsuzlaşan iman”ı sarsılıyor!.. *** Dün Bosna’da Sırpların soykırıma tabi tuttuğu, tecavüz ettiği, toplama kamplarında işkencelerle ölüme terk ettiği, dahası soykırıma tâbi tuttuğu Boşnakların yaşadığı travmanın aynısı 6 yıldır Suriye’de yaşanıyor. Herkes susuyor. Aylanların, Ümranların kulakları sağır eden feryatlarına vicdan ve gözlerini kapayanlar susuyor. İnsan Hakları savunucuları susuyor. NATO susuyor... Birleşmiş Milletler susuyor... Avrupa Birliği susuyor... UNESCO susuyor.... Bir avuç İslâm düşmanını alt etmekten aciz 200 milyonluk Arap dünyası susuyor... En çok da bu coğrafyanın hamisi olarak bilinen “İslâm Konferansı Örgütü” susuyor. Bu haksızlıklar karşısında susmayan tek ülke ümmetin hamisi Türkiye;  nerede bir mazlum görse hepsini ana şefkatiyle bağrına basıyor. Sessizliği bozuşunun bedeli olarak kâh FETÖ’yle, kâh PKK’yla, kâh canlı bombalarla, kâh ekonomik darbelerle terbiye(!) edilmek isteniyor. Türkiye her platformda dünyanın “5’ten büyük” olduğunu haykırarak insanlığın ölmemesi için direniyor. *** Ey insanlık!.. Gökyüzü sarardı soldu, dünya dul kalmış kadınlar gibi matem elbisesi giydi, zalimler hariç her şey sessizliğe büründü... Halep’de insanlık diri diri toprağa gömülüyor... Kör müsünüz!? Halep’te bombalar masumların üzerine yağdırılıyor... Sağır mısınız!? Halep'te çığlıklar yükseliyor, kan gövdeyi götürüyor... Kalpsiz misiniz!? *** Ey ölümü unutup lafını bile etmeyenler... Dünya malını semirerek sarhoş olanlar... Başkalarına faydası dokunmayan, yaşayan ölüler!.. Çığlıkların geldiği yöne bir bakın!.. Hâlâ şaşırmaz mısınız!? Halep’te  söz değil, insanlık bitti. Ey insanlıktan nasibini almamışlar, kokuşmuş kalplerinizle neden hâlâ zalimlere uşaklık peşindesiniz... Allah'tan korkmaz mısınız!?.. Ey insanlık, ölüyü gören hiç kimse diri kalmadı, siz de bir gün öleceksiniz. Buna rağmen hâlâ susacak mısınız? Çığlıklara, “biz varız ve yanınızdayız” deyip, “insanlık suçu” işleyenlerin şeytanî damarlarını kesmeyecek misiniz? Yeter, ses verin artık!... *** Ateş topuna dönen İslâm coğrafyalarında zalimler kinini kusuyor, mazlumlar çaresizlik içerisinde ölümü bekliyor. Mısır’da Firavunlar, Suriye ve Irak’ta Yezidler, Filistin’de Ebreheler, Arakan’da Budistler önlerine çıkanlara dünyayı cehennem ediyor... Evler, beşikler, camiler, secdeye kapananlar füzelerle vuruluyor. SADECE HALEP DEĞİL, İNSANLIK ÖLÜYOR. Ey insanlık!.. Yeter, ses ver artık!..
YAZARIN DİĞER YAZILARI