?>

TEKNOLOJİ DEVRİMİNİ DE Mİ KAÇIRIYORUZ?

Muzaffer Karadağ

8 yıl önce

Matbaa icadından yaklaşık 300 yıl sonra ülkemize gelmiştir.  Bizim ülkemiz; -Matbaa Devrimini kaçırmıştır,  -Buhar Devrimini kaçırmıştır, -Sanayi Devrimini kaçırmıştır, -Bilgisayar Devrimini kaçırmıştır, -Teknoloji Devrimini de kaçırmak üzeriyiz. Bütün yatırımlarımız inşaat ve yola kaydırdık. Teknolojiye yaptığımız kısmi yatırımlar da teknoloji üretmekten ziyade teknolojik tüketime yöneliktir. Bir dönemde okullar, bilgi teknoloji sınıfları ile bilgisayar çöplüğüne dönüşmüştü. Şimdi de okullar tablet çöplüğüne dönüştü. Teknoloji üretimine dönük yatırımdan ziyade teknoloji (tablet, cep telefonu) tüketimi yatırımı yaptık. Üniversitelerin yaptığı bilimsel yayınlarda İran bizim çok altımızda iken bizi geldi, geçti. Üniversite sorunumuz daha vahim hal aldı. ‘’Bir ülkenin beyni akademik sistemdir’’ Öyle olması gerekirken ülkemizde üniversite hocaları torpille seçilmektedir. Bu gidişle başarılı üniversitelerimizi de kaybedebiliriz. Öğretmen yetiştirmede sorunlarımız artarak devam ediyor. Eğitim, fen-edebiyat fakültelerinin çekişmesi geleceğimizi tehdit ediyor. Öğretmenlerimizi hangi fakültelerin yetiştireceği karmaşası bir türlü çözülemedi.  Eğitimde devlet politikası oluşturamadık. Hükümetlere, hatta bakanlara göre eğitim politikalarını değiştirdik. Hiçbir eğitim projesinde öğretmen yoktur. MEB; PISA değerlendirmesinde; ‘’Sadece fen liseleri katılsaydı ilk üçe girerdik’’ dedi. Madem fen liseleri önemli, siz neden imam hatip liselerini çoğaltıyorsunuz? Yine MEB ; ‘’Eğitime ayrılan bu bütçeyle ancak bu kadar oluyor. Eğitim bütçemiz yetersiz, eğitime ayrılan bütçeyi artırmamız gerekir’’ dedi. ‘’Okullarımız öğrenci zihninde bilgi edinme, sorgulama, anlama, analiz etme yeteneklerini bu çağın gerektirdiği düzeye çıkaramıyor. Hamasetle değil bilim zihniyeti le sorunlarımıza bakmak ve çözümler geliştirmektir. Gençlerde ideoloji yerine bilim, teknoloji, hukuk, sanat ve üretim heyecanı yaratmaktır. Türkiye ancak böyle gelişmiş ülkeler düzeyine çıkabilir, ancak bu yolla büyük devlet kurabilir.’’ Eğitimde başarılı olan ülkelerde öğrenme motivasyonu daha yüksek, eğitim sistemi daha zihin açıcıdır. Bizde öğrencilerin sorma, öğrenme becerilerini geliştiremiyoruz. Sebep, sonuç ilişkilerini kontrol edip, ölçme becerilerini kazandıramıyoruz. Bilimsel düşünen, verileri tartmak ve sonuca varmak için bilimsel gerçeğin zamanla değişebilir olduğunu, yeni buluşlara açık zihinlere ulaşmak. Anlama, analiz etme, sonuca ulaşma yeteneklerini geliştirmeliyiz. Okullarımızda atölyeler oluşturup, öğrencilerin öğrendiklerini üretime dönüştürmesini sağlamalıyız. Okumayan bir ülke ile bunu sağlayamayız. Bir Japon yılda ortalama 24 kitap okuyor, 24 Türk yılda ortalama bir kitap okuyor. Çok okuyan Japonlar üretiyor, az okuyan biz, çok okuyanların ürettiklerini satın almak zorunda kalıyoruz. Bütün enerji kaynaklarının çoğunluğu İslam coğrafyasında olmasına rağmen 57 İSLAM ÜLKESİNİN ÜRETTİĞİ BİR OTOMOBİL MARKASI BİLE YOK. Acı ama gerçek bu, İslam dünyası hiçbir şey üretemiyor. Üretmediği için elindeki enerji kaynaklarını da sahiplenemiyor, doğru kullanamıyor. Hatta başına bela oluyor. Çünkü o enerji kaynakları yüzünden başımıza olmadık karanlık planlar kuruluyor. Gücümüz sadece duaya yetiyor. Duadan başka bir şey yapamıyoruz. FİİLİ DUAYA GEÇMELİYİZ; ÇALIŞIP, YORULUP, ÖĞRENİP, ÜRETİP GÜÇLÜ OLMALIYIZ. Japonya üretmede dünyanın dev ülkesi durumda ama Japonya maden ve enerji fakiri bir ülke. Ama millet olarak çok çalışıyor, çok okuyor, çok yoruluyor ve üretiyorlar. Çin’in ne hale geldiği ortada. Türkiye ile birlikte kalkınma hamlesini başlatan Güney Kore’nin geldiği noktaya bakar mısınız? Bugün hemen hepimizde Güney Kore markası cep telefonları, otomobiller… Hindistan bilgisayar yazılımında dünyada en çok kazanan ülke oldu. Ekonomik büyümede dünya üçüncüsü oldu. Turhan Melek Sultan 1402’de Divriği’de; “ÜRETMEYENİN TÜKETMEYE HAKKI YOKTUR’’ demiştir.
YAZARIN DİĞER YAZILARI