eğerleri berkitilen atların dağ yollarında rahvanız acılar kaç odalı kaç odada biz varız
kızıl elmamız bizim yüzyıllardır dağlardır bilmezler ki savaşları hep atlar kazanır hızlı koşanlar ancak anlar Dağlar ne çok şarkıya güfte olmuştur. Gurbet kelimesinin geçtiği cümlelerde dağlar kelimesi kaçınılmaz olmuştur hep. Azametle birlikte uzaklığı da imler dağlar. “bir of çeksem karşı ki dağlar yıkılır”, “dağlar seni delik deşik delerim” “dağlar dağlar kurban olam yol ver gidem” ve daha niceleri dilimize dolanmıştır. Efkârlandığımızda hemen akla düşer dillendiririz. Dağlar ne çok göç hikâyesine şahitlik etmiştir Anadolu da. Dağlarla atlar her zaman yan yana anılır olmuştur çoğu zaman. Kıratlar için dağlar yol olmuş, mesken olmuştur tarih boyu.”Kıratımı şu karşıki dağlara sürmeli” diyen Köroğlu misali, dağlar dertle birlikte umut olmuştur. Özellikle göçebe toplumlar için dağlar ayrı bir öneme sahiptir. Toplumları yüzyıllar boyu düşman istilasından korumuştur, gizlemiştir dağlar. Karlı kış günlerinde karın beyazlığı ile parlayan dağlar veyahut sisin pusun altında kalmış hiç görünmeyen dağlar, insanı ne çok etkiler. Yüzyıllar boyunca ne çok insana ne çok medeniyetlere kucağını açmıştır. Bağrından süzdüğü doğal sularıyla canlıları faydalandırmıştır. Açık havada Erciyes dağına yolculuk beni her zaman heyecanlandırmıştır. Yaz günlerinde yüz kilometre uzaklıktaki köyümden Erciyes’i seyretmek bana türlü türlü duygular hissettirmiş, birçoklarında kalem kullandırmıştır. Koca bir şehri kollarıyla çevreleyip şehri kendisine yaslandırması orda yaşayanlar için daima güvence olmuştur. Koruyucu ve kollayıcı kişiler için “dağ gibi adam” diye boşuna dememişlerdir. Tecer Dağının çevresinde birçok köy, oranın rızkını yemeye devam etmektedir. Yağdonduran’dan tırmanışın yazıda bir güzel, kışı da başka bir güzeldir. Kızıl Dağa tırmanış ve aynı şekilde iniş kaç insanı kavuşturmuştur yıllar yılı. Geminbeli ve Karabayır gibi geçitler Allah’ın yarattığı güzelliklere ne çok şahitlik etmiştir. Yanı başımızdaki Yıldız Dağı yıllar boyunca birçok misyonu yerine getirdikten sonra şimdi de kış turizmine hizmet vererek ayrı bir görev üstlenmiştir. Dağlarıyla ünlü şehirlerimiz vardır. Bu şehirler dağların dibine kuruludur. Bursa gibi Kayseri gibi Amasya gibi Afyon gibi ve daha niceleri. Bunlardan en önemlisi korunaklı olması dolayısıyla birçok şehzadenin eğitim yeri olan Amasya şehrimizdir. -- * koca dağı vadi zarifçe yarar tarihi kral mezarları sarar gözler Ferhat ile Şirin’i arar şimal yıldızı ol gül şen AMASYA * zirvesini gizleyen Uludağ zamana dolan musiki, medrese önlerinden dökülür yokuş yokuş yolları, kim bilir kaç insanı taşıdı Nilüfer Mudanya uzun uzadıya Bursa -- -- Dağ imgesini şiirlerimde daha çok gurbet, hüzün ve acılarla kullandığımın farkına vardım. Dağ benzetmesini, imgesini kullandığım bazı şiirlerimden bölümler paylaşmak istiyorum izninizle. -- * aktı kar, paktı kar, yağdı kar maske üstüne maske, dağdı kar -- * zirvesine tırmandığım ulu şefkatin dağ oldu kapısında günahlarım -- * parıldayan fosfor seveni sevene taşır engin ovalar dik yamaçlı dağlar sevdaları yâre aşır -- * ömür azalıyor demem boşuna değil kışa hazırlık zamanı geçelim artık yazı her aşk can yakıyor her aşık vuruyor dağa -- * aynı acıda aynı sancıda yaramız dağ gibiydi -- * gelir dağdan su sudan balık balıktan umut umut dağ gibi gelir -- * bizim dağlarımızdan yayılır taze kekik ve nane kokuları henüz kabuk bağlamamış yaralar taşırken bağrımızda -- * karnı acıyan dağların, kamburunu atar sırtından bir bir en çok da sana güvenir sevdalın, kara gözlerin gülümsesin -- Dağlar acı yüklüdür hasret yüklüdür ama ilham yüklüdür de. Ve öyle kalsın isteriz. İsteriz ki kötülükleri taşıyan eşkıyaların sığınağı olmasın. Ölümlere gebe olmasın isteriz. Birlik ve beraberlik içinde, sağlıcakla kalınız. Bir Dağ, Bin Ah!kıştan sonra yaz gelir bahara ayaz gelir vuslatı bağlar, yayar acıyı güneş bırakmaz düze, dağlar buz keser, kavurur bedeni - gözyaşlarına sarılır ölüm çıkmaz yol çaresizliğe bir dağ gömer yüreğe yana düşer kol kırılır - kahpece uygulanır sinsi plan soluk bırakmaz nefesimde cehaleti yaşatırken ağalar bedduaları eksiltmez zaman ağlar yaralar -eşkıyalığın da bir şerefi olmalı- - en çaresiz yanlarımdan vurur nefret tohumu eker yarınıma savaş meydanlarından saçılır gün/ahım kendi kitabına da uymaz soysuz eşkıya … feryadım yürek dağlar yetiştirir nefrete bedelleri avucuma düşürür kor yanar ellerim