Ülkemizde yaşayan insanlarımızı; tüketim açısından, bilinçlendirmek adına faaliyet gösteren derneklerin başında gelmektedirler. Tüketiciyi korumak, tükettiği mallar hakkında bilgilendirmek, tükettiği malların standartlara uygun olup, olmadığını denetlemek; bu konuda tüketicilerin yaşadığı sıkıntıları gidermek için; hak arama, yönlendirme, tüketiciyi koruma, gibi görevleri üstlenmektedirler. Bu anlamda, resmi kurumların ilgili mercileri ile iletişim kurmaktadırlar. Yapmış oldukları görevler arasında şunlar sıralanabilir. Tüketilen malların; imalat tarihleri, son kullanma tarihlerinin üzerinde yazılı olmasından tutun; İçerisinde bulunan maddelerin, sağlığa zararlı olup, olmadığının değerlendirilmesine kadar; geniş bir yelpazede hizmet vermektedir. Kusurlu olan malların, konumu ve iade şartları, Satıcıya karşı; tüketicinin hakları konusu, ısrarla üzerinde durdukları, bir meseledir. Mal üretimi ve denetimi TSE standartlarına uygun olma şartlarının aranması gerekir. TSE belgesinin ciddi manada verilip, verilmemesi, konusu; Devletin yetkili makamlarının görevidir. İyi denetlenmesi gerekir. Burada şunu vurgulamadan geçmeyelim istedim. Zaman, zaman çeşitli basın kuruluşları aracılığı ile, sosyal medya üzerinden yapılan yayınlarla; bazı tüketim maddelerinin sağlığa zararlı, bileşimler içerdiğine dair, haberler ve yorumlar hatta; ispat edici çalışmalar olduğuna dair, bilgiler alıyoruz. Birincisi; bu bilgiler, resmi makamlar tarafından da alınmaktadır. O halde, neden o duyumlar üzerinden araştırma yapılarak; sorumsuz bu adamlar hakkında; gerekli denetimler ve yaptırımlar yapılmaz. En son, bal reklamları ve sahte bal satıcılarının; resmi makamlar tarafından engellenene kadar yaptıkları satışlar, bunun örneğidir. Her türlü medya organı üzerinden; sağlığa yönelik tedavi eden ürünlerden tutun; her türlü ürünün satıldığı, reklamının yapıldığı yayınlara şahit oluyoruz. Bu yayınlar , tanıtımı ve satışını yaptıkları ürünler; ne kadar denetleniyor? Ne kadar resmi makamların bunlardan haberi var? Olumsuz herhangi bir durumda; şikayet makamı neresidir? Halkımızın bu alanlarda bilgilendirilmesi gerekir. Halkımız tüketici derneklerinin, bu konudaki uyarılarını dikkate almak zorundadır. Bu süreçte, hemen böyle bir sahtekarlığa, nasıl müdahele edilir. Her alanda olduğu gibi; gıda alanında da; denetim yapma konusunda yetersiz kalıyoruz. Hem sağlığa zararlı, hem, bizler için yenilmesi sakıncalı olan ürünler; piyasada boy göstermektedir. Bir de, bu konuda İslami açıdan özen göstererek, çalışmalar yapan kurumların da; uyarılarını dikkate almak gerektiği, fikrini taşıyorum. Kısacası, gıda alanında, sahte , çürük, standartlara uygun olmayan mal satanlara karşı mücadele ısrarla devam etmelidir. Sağlığa zararlı gıda satan, bu anlamda terör uygulayan firmalara, dur denilmelidir. Tüketici derneklerinin bu konudaki uyarıları ciddiye alınmalıdır. Aynı dernekler; senelerce bankalardan verilen hizmetlerden alınan gereksiz, paraların alınmaması gerektiğine dair çalışmalar yürüttüler. Tüketici hakem heyetleri; tüketiciden haksız yere alınan bu paraların, iadesi için çalışmalar yaptılar. Mahkemeler, gereksiz yere meşgul edildi. Hem de; adli personelin yetersizliğinin tartışıldığı, bu zamanlarda.... Senelerce boş yere zaman geçirdiler. Halbuki bir yasal düzenleme ile; bu haksızlıkların önüne geçilmesi zor bir iş değildi. Örneğin dosya parası alınmayacak denildi. Bu paranın alınmaması ile ilgili uygulama hayata geçti. Şu anda tüketici derneklerinin üzerinde durduğu; elektrik paralarından alınan, gereksiz paraların alınmayacağına dair çalışmaları vardır. Devleti yönetenlerden bu alanda; bir yasa düzenlemesi çıkarılması o kadar zor mudur? Mesele kökten halledilsin. Ne tüketici haklarını koruma kurumları, ne de mahkemeler boş yere zaman israfı yapmasın. Devleti yönetenler; bu insanların haklarını korumak adına, çalışma yapmayacak da; kim yapacak? Halkımız, bu derneklerin uyarılarını ciddiye almalıdır. Tüketim esnasında karşılaşabileceğiniz, olumsuzluklar açısından; sizleri bilgilendirmektedirler. Özellikle, dar gelirli vatandaşların böyle durumlarda haksızlığa uğramaması için; Devletin bu konularda; tüketiciyi koruyucu yeni yasalar çıkarılmasına ihtiyacı vardır. Halkın bu beklentisi gayet doğaldır. Sahte ve hileli mal üreten ve bunu tüketiciye satmaya çalışanların; en ağır şekilde hem maddeten hem de; cezayı yaptırımla cezalandırılması gerekir. Uzun vade de, düşünürseniz; bu devlete de dolaylı bir zarar verme işidir. Sahte gıdalarla beslenen insanların; sağlık açısından Devlet tarafından, sağlığına kavuşması için; yapılan harcamaları hayli bir yekun tutmaktadır. Halkının sağlıklı besinlerle gıdalanarak, sağlık açısından Devlete fazladan harcamalar yaptırmaması, aynı zamanda Devlete, maddi bir katkıdır. Sağlıklı nesiller; sağlıklı ve düzenli, dengeli beslenmeden geçer.., diye sürekli TV ler üzerinden yayınlar yapılmaktadır. DEVLET yetkililerinin en başta gelen görevlerinden bir tanesi; halkının sağlıklı beslenmesini temin etmektedir. Bu açıdan özellikle gıda alanında çalışan gönüllü kuruluşların uyarılarını ciddiye almak gerekir. Tüketici derneklerinin uyarılarını da yabana atmamak lazımdır.