Hayır dilemek, Bir insanın en önemli özelliklerinden birisidir. Karşınızdaki insan hakkında; iyi ve güzel düşünmek, aynı zamanda sizin iyiliğinizin, bir göstergesidir. İtikadınızın ve İmanınızın güçlü olduğunu gösterir. Eğer, herkes iyi ve güzel düşünce ile etrafa bakacak olursa; toplumdan kötülük, kem göz, tüm yanlış anlaşılmalar ortadan kalkar. O nedenle insanlara hakaret etmeyi, o insanlar hiç de hak etmedikleri halde; onların kötülüklerini istemeyi İSLAM şiddetle yasaklar. Çünkü sağlıklı toplumların temeli; iyi huylu , güzel davranışlı, iyi ve güzel ahlaklı insanlardan oluşur. Bunun en basit yolu karşındaki insana, kendine yapılmasını istediğin şekilde davranılmasından geçer. Sen kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi; karşındakine yapmaya çalışırsan, ya da; o davranışın ona yapılmasından zevk alırsan; işte o zaman dönüp kendine bakman gerekir. Çünkü arıza sendedir. Bu tür insanlardan oluşan bir toplum da sağlıklı toplum olamaz. Batı toplumlarının, kendi içlerinde uygulamaya çalıştıkları felsefe budur. Ancak, kendilerinin dışındaki, tüm insanlara; aynı açıdan bakmazlar. O nedenle; çifte standart uygulamak, onların vazgeçilmez özelliklerindendir. Bu bakış açısını da; kolay, kolay değiştirmezler. Onların tek amacı vardır; Kendilerinin dışındakileri, sömürmek... İslam’ ın en yüce emirlerinden biridir insana insanca davranmak. İnsana, insanca davranılmayan tüm hareketler yasaklanmıştır. O davranışlarda bulunan insanların cezalandırılacağına dair hükümler vardır. O nedenle; bir Müslümanın en önemli özelliklerinden birisi, karşısındaki insana hayır dilemektir. Hangi nedenle olursa olsun; aralardaki çeşitli günlük yaşantılardan dolayı, kaynaklanan olaylar dolayısıyla; insanlar bir başkasına; şer dileyemez. Bu İslam açısından şiddetle hoş görülmeyen bir tavır olarak, algılanır. Yüce Peygamberin hayatı bunun örnekleri ile doludur. İnsanlar canları acıdığı zaman; kendisinin karşısında olanlardan; kendisinin zarar ve eza gördüğüne inandığı andan itibaren, karşı taraf hakkında yüreğinden ne gelirse; beddua olarak ifade etmeye başlar. İşte bu an insanlığın sorgulanması gereken andır, diye düşünüyorum. İnsanlar, kişisel yararlar, şahsi çıkarlar uğruna insanları, karşı tarafı şer ile yad edemez. Öyle bir hakları yoktur. Vermiş olduğu zarardan dolayı; kendisine zarar veren insanların, en kısa zamanda o zarar veren davranışlarını terk etmesini isteyebilir. Bizim bir fert olarak; kendi yararımız, geleceğimiz açısından; zararımıza olduğuna inandığımız davranışlardan dolayı; kimi şahıslara yönelik, şer okuma hakkımız olamaz. O kişinin ya da kişilerin yaptığı yanlışı anlayarak; onların, ıslah olmalarını, dileyebilir. Onların hayırla buluşması için dua edebilir. Bunların aksine çeşitli nedenlerden dolayı insanları aşağılamak, onlarla alay etmek, küçümsemek, vefasızlıkla suçlamak, benimle değiller ya da benim toplumumla birlikte değiller diye; şer ile anmak gibi bir hakkımız yoktur. Ancak, böyle davrananlar, kendilerini kandırmış olurlar. Nefislerini tatmin etmiş olurlar. Nefislerini yüceltmiş olurlar. Bu tür davranışlarda bulunanlar; farkında olmadan şu anlayış içerisindedirler. Karşısındakilere bela okuyarak; Yaradanın karşısında peşinen kendilerinin çok takdir gören; kendilerinin üstün vasıflı, bir insan olduğunu anlatmak, amacını da taşımaktadır. Allah'ın yanında kimin değeri ve kıymeti olduğunu, anacak, Allah bilir. Sadece Hz. Peygamber'' Mazlumun ahı, feryadı ile; Yüce YARATICI ARASINDA PERDE yoktur.,, açıklamasında bulunmuştur. Bütün bunlara rağmen; insan olmamızın gereği; canımız yandığı zaman; farkında olmadan karşı tarafa bela istemekteyiz. Beddua etmekteyiz. Anlık da, olsa; Bu tür söylemlerimiz, olmaktadır. Dikkatli ve sabırlı olmak, Allah' tan yardım dilemek, yanlış ve hatalı davrananları, Allah'a şikayet etmek, doğru davranışlardır. Sağlıklı toplumlar, birbirlerini hayır ile yad eden insanların oluşturduğu toplumlardır. Birbirlerine sımsıkı sarılan, Birbirlerinin iyiliklerini ve güzelliklerini öne çıkaran toplumlardır. Karşısındaki insanı; iyilikleri ile, güzellikleri ile; hatırlayan, anan toplumlardır. Böyle olunca toplumda herkes sorumluluğunu bilir. Tüm hayatı boyunca; birbirlerine yardımcı olurlar. Karşılıklı olarak, birbirlerinin haklarına ve hukuklarına saygı duyarlar. Çünkü, karşı tarafın hakkına saldırı, Yüce Yaratıcının koyduğu kuralları zorlamak, anlamına gelmektedir. Haddi aşmaktır. İnsanlar, Şahsi çıkarlar yüzünden, birbirlerini yaralamazlar. Karşılarındakine verecekleri zararların, kendilerine verilmiş gibi olduğunu kabul ederler. Selamı, yer yüzünde yayarak birbirlerine selamet ve esenlik dilerler, hayırla anarlar. Birbirlerinin arkalarından konuşmazlar, yüzlerine söyleyemeyecekleri sözleri söylemezler. İki yüzlülük etmezler. İnsanları çeşitli yararlar adına satmazlar. Ahde vefa gösterirler. Bir insanın Arkasından; onu kötü ve yanlış düşünceler ile anarken; O kişi ile, karşılaşınca; Tam tersine sahte gülücükler, yalakalıklar, yağcılıklar, yapmazlar. Gelişen olaylar, kendilerinin aleyhine gibi gözükse de; İhanet asla akıllarından bile geçmez. Böyle insanlar ancak, sağlıklı toplumlar oluştururlar. Sağlıklı toplumların ayakta kalmasını sağlarlar. Erdemlilik, büyüklük, böyle davranışlarda bulunanlar için; söylenmelidir. İnsanları hayırla yad ediniz. İnsanları iyilikleri ile, güzellikleri ile anınız. Çünkü, öyle yaptığınız zaman hayırla anılırsınız, iyiliklerle, güzelliklerle hatırlanırsınız… Dünya hayatının geçiciliğinde; insanlar arasında; huzursuzluğu çoğaltan, kendine güvenilmeyen, etrafa bela saçan, geçimsiz, kötü alışkanlıkları olan, sorumluluğunu bilmeyen insanlar olarak anılmak; hiç de, hoş bir durum değildir. Eğer, önünüze hedef olarak; iyi ve güzel insan olmayı koyarsanız; hayatınızın tüm anlarını buna göre ayarlamaya çalışırsanız; Sizi hem Allah sever, hem de kulları... Unutmayalım, bir insan için ahlak; yirmi dört saat, sürekli bulunması gereken bir özelliktir. Bir zaman gelip, bir zaman giden, Ahlak; şahıs ile anılan özellik olmaktan çıkar.