Okumak, bilgi edinmek, öğrenmek, isteği ve arzusu; insanın yaptığı en değerli eylemdir. Vücudun hayatiyetini devam ettirmesi için; beslenme ne kadar gerekli ise; Aklın, beynin kendi hayatiyetini devam ettirmesi ve güçlendirmesi için; okuma ve öğrenme , o kadar önemlidir. Sağlıklı beslenmenin önemi bellidir. Okuma ve öğrenme eyleminin de; sağlıklı olması ve düzenli olması şarttır. Her önümüze geleni yiyemediğimiz gibi; her önümüze geleni okuyup, öğrenme durumumuz da olamaz. Yanlış beslenme sağlık problemlerini beraberinde getirirken; sağlıksız öğrenme ve okuma eylemi de; beraberinde problemleri getirmektedir. Aklı ve beyni hasara uğratabilir. Doğumdan itibaren; insanoğlu zaten, sürekli öğrenme ve bilgi edinme sürecini yaşar. Önemli olan; doğru ve dürüst şeyleri öğretmektir. Amaç, Bunların öncülüğünde; doğru ve dürüst davranışları kazanmaktır. Bu açıdan baktığımız zaman; şu soruyu gayet net bir şekilde sorabiliriz? İnsan olarak, Her şeyi okumalı mıyız? önümüze gelen her şeyi öğrenmeli miyiz? İşte can alıcı soru budur. Sağlıklı beslenmenin anahtarları, yol gösterenleri olduğu gibi; sağlıklı okumanın, öğrenmenin yol göstericileri, kılavuzları, anahtarları olması gerekir. Biz, bunlardan bahsederken; Ülkemizde, okuma ve öğrenmenin önünün nasıl kesildiğini hatırlıyoruz. Birileri, okumayı teşvik etmesi gerekirken, tam tersine; Bir zamanlar; Herkesin okumasına engel çıkarılmak konusunda; Dünya da ender topluluklardan biri durumunda idik. İşin garip tarafı; bu engellemeyi yapmak isteyenlerin çoğunun; sözde ilim adamı sıfatı taşımaları idi. Sanki birileri, birilerinin bilgi edinmesinden çok korkuyordu. Anlaşılır gibi değil. Kimi zaman aileler, kimi zaman çevre, kimi zaman bürokratik engeller… Eğitim ve Öğretim planlamasının yapıldığı şu günlerde; basın kuruluşlarında, bu konu üzerinde durularak; eğitimin önündeki engellerden, eksikliklerden, sıkça bahsedilen haberlere rastlarız. Sözde bu konuda uzman olduğunu söyleyen insanlar, aracılığıyla; Herkes, kendine göre öneriler, sunmaktadır. Aslında, Bütün bu düşüncelerin, tek amacı olmalıdır. Donanımlı insan yetiştirmek. Hal ve hareketleri ile; davranışları ile, toplumdan kabul görmüş, insanlar yetiştirmek. Eğitim ve öğretim sürecine ek olarak; öğrenme, örnek alma, iyi ve güzel davranışları refleks haline getirme gibi, özellikleri öne çıkmış; bireyler yetiştirmektir. Onları kazanmaktır. Topluma rol model olarak sunmaktır. Bazı basın kuruluşlarına düşen; sürekli eleştirmek değil, yol gösterici olmak geleneğini elde etmeleridir. Bu anlamda; benim basın olarak, yapmam gereken görev nedir? diye, sorumluluk almalarıdır. Yoksa, habercilik adına yapmış olduğunuz, yayın anlayışı; Eğitim ve öğretime katkı vermek yerine; İnsanları hırpalamayı ve yanlış örnekleri sunmayı, hedef almış gibi, gözükmektedir. Bireylerin öğrendikleri doğru davranışları; yayın anlayışınızdaki yaptığınız yanlışlarla; bozguna uğratacaksınız... olmadı... Hem, Okumanın önemini vurgulayarak, insanları okumaya, okula teşvik edeceksin, güzel. Okumanın faydalarından bahseden yayınları servis edeceksin, bu da güzel. Bunları yaparken; Ülkemizde senelerce eğitim ve öğretim adına yapılan ciddi yanlışlıkları görmemezlikten geleceksin... Olmadı, kardeş olmadı... Yapılan iyi şeylere destek vererek; iktidar yanlısı olmazsın. Yetişecek doğru ve dürüst insanlara, olumlu anlamda katkıda bulunmuş sayılırsın. Sizin unuttuklarınızı, biz hatırlatalım. Yaptığınız yayın anlayışı ile; Ülkemizin eski okul yapılarını, öğrenci sınıf yetersizliklerini, öğretmen yetersizliklerini, ortak derslik olarak kullanılan sınıflarını, altmış kişi ile ifade edilen sayılarını; yakacağı, çatısı, binası olmayan okullarını, üç ayda yetişmiş öğretmenlerini unutup; Bugünkü eğitim, öğretim şartlarını acımasızca eleştireceksin… olmadı. Yanlış yoldasın... Yaptığın yayınlarda; Okumayana cahil diyeceksin, cehaletle savaşıyoruz diyeceksin; amma, kendin okumanın önüne set çekeceksin... O, zaman senin adın ne olacak.? Farklı ve taraflı yayınlar ile; daha işin başlangıcında olan insanların hevesini kıracaksın… olmadı... Okuyan başörtülü çocuklarla alay edeceksin. Görev alanında başörtüsü ile çalışan kardeşlerimizi, haber konusu yapacaksın, Avukat olmayı kazanmış bir çocuğun, başörtülü olduğu için; alay eden karikatürler yayınlayacaksın. Çocuk yaşlarında; dini bilgilerle donanmak isteyen çocukları, öcü gibi göstereceksin... Bilgi edinmeyi ve öğrenmeyi kendi kafana göre, kategorize ederek; bazı bilgilerin öğrenmesine gerek olmadığına karar vereceksin. Hem hakim, hem savcı olacaksın. Sonra Ülke cahil kalıyor, diye şikayette bulunacaksın! Olmadı kardeş, olmadı... Sonuç; İşte, bu kafadaki bilim anlayışı, yayın anlayışı, öğrenme anlayışı ile; bu kadar olur... Üstelik, Yaptığın yayın anlayışı ile; yanlış yaptığının farkına varmayacaksın... Nereye kadar. Amacın nedir? Okumanın, bilgi edinmenin, öğrenmenin; şekille, kılıkla, kıyafetle ne ilgisi vardır? Niye başörtülü çocuk, dindar bir genç, her alanda başarılı olamaz mıdır? Bu ölçüyü kim, hangi veriye dayanarak ortaya koymaktadır. İnsanların görünüşlerine, fikirlerine, düşüncelerine, inançlarına göre; değerlendirmekten, yorumlamaktan, ne zaman vazgeçeceksiniz!!! Unuttukları bir şey var. Farkında olmadan bu topluma zarar veriyor olmalarıdır. Hiç unutmuyorum; bu toplum bizim toplumumuz mu? diyerek hayret içerisinde, bir köşe yazısı yazan yazarımız; toplumun vardığı noktadan, bulunduğu konumdan dolayı, şikayetlerini sıralıyordu. Suç oranının artmasından, hırsızlıktan, kadın cinayetlerinden, çocuk istismarından, vergi kaçırmaktan, holiganlıktan, Devlete atılan kazığın kazanç olduğunun algılanmasından, birbirimize tahammül edememekten, kinimizden, taşkınlığımızdan v.s. Sonra da, bu şahıs, aklınca neden bu durumlara geldik, diye; fikirler sıralıyordu. Sonra da dönüp kendi, kendine öz eleştiri yapıyordu. Toplumun bu hale gelmesinde, yanlışlarla donatılmasında, bizim katkımız ne kadardır? diye. Aferin, demek lazım. Unutmayalım; okumak, bilgi edinmek, öğrenmek; insanın kendi, kendini tazelemesidir. Okumaktan kasıt, yüzeysel olarak harflerin, kelimelere dönüşmüş halini çözümlemek değildir. Okuyarak, öğrendiğin, kavram üzerinde düşünmektir. O kavramı, kelimeyi anlamaya çalışmaktır. Onunla tanışık olmaktır. Hem okumanın kime ne zararı var. Okulların fiziki şartlarında kendilerine yeterli zaman ve mekan ayrılan öğrencilerin; olumsuz yayınlarla, önünü kesmek istemek de, neyin nesidir? anlamam. Bu tür yayınlar, farkında olmadan gençlerimizi, sakıncalı bazı örgütlerin kucağına itmektedir. Zannımca, birileri bunu kasıtlı olarak yapıyorlar. Vatanımın gül kokan çocuklarını okumaya, bilgi edinmeye, hayatın her alanında; doğru ve dürüst davranışları kazanmaya teşvik edelim. Bu kazanımları elde eden insanlarımızı, ödüllendirelim. Böyle yaparak, teşvik edelim. Zamanla, Onların daha güzel koktuklarına, şahit olacaksınız. Yeter ki; onların yaşamasına, yeşermesine, büyümesine zemin hazırlayalım. Yapacağımız, bu iyi niyetli çalışmalarla; Gül yetiştiren insan olmayı tercih edelim. Ülkemizi güllerle donatalım. Onların zaman içerisinde, rengarenk olduğunu; her birinin ayrı, ayrı koktuğunu göreceksiniz… Gül yetiştirmenin, kime ne zararı olur ki?