?>

DAMLA DAMLA YAĞMURU DİNLE YÜREĞİNDE

9 yıl önce

Ne  kadar   da  çok  adı  var   bu  yağmurun. Kışın yağdığında  karla karışık, yazın yağdığında  yaz   yağmuru, ilkbaharda yağınca bahar yağmuru, sonbaharda yağınca güz yağmuru diye  adlandırıyoruz. Bazen deli gibi  bastırıyor, sağnak  oluyor,  bazen  serpiştiriyor bazen  de  çisil  çisil  yağıyor. Her mevsim  başka  güzel  yağıp,  doyulmaz  bir  tat  veriyor  yüreklere. Toprağın  aşkı  oluyor   yağmur. Şiddetine  rağmen, sıcak  yaz yağmuru  hariç, her  defasında  rüzgar  esip hafiften  üşütse   de  beraberinde   tuhaf bir hüzün ve muazzam bir huzur getiriyor. Neden bu kadar güzel, rahatlatıcı ve hüzünlü olduğunu anlayamıyorum bu yağmurun. Hem sevindirebilme hem üzebilme kapasitesine  nasıl  sahip   olduğunu  çözemiyorum  bir  türlü. Bu  gece  şehrime,  aylardan  sonra  bardaktan  boşanırcasına   ilkbahar  yağmurları  yağıyor. Her şehrin yağmuru ayrı  bir güzeldir   ama   bu  şehre de  bu  dünyaya  da  çok  yakışıyor. Milyarlarca gezegen sistemi içindeki gezegenlerden  olan  dünyamızı   yağmur  farklı kılıyor. Perdeleri  açılmış, ışıksız   ve    ılık   bir  odada   pencere  kenarından  bakıyorum. Bir  sokak  lambasının  ışığında  ne  de  güzel  görünüyorlar.  Yıldızsız,  gri   ve   sessiz   olan  bu   gecede   damlaların   cama  çarpıp    birer birer düşüşünü  izliyorum. Cama   vururken  ve   çinko  çatılarda  çıkardığı   müziği  dinlemek  beni   tarifi  imkansız  bir  şekilde  mutlu  ediyor. Çünkü  sadece  kendi  sesini  hakim  kılıyor  yeryüzüne. Kainatın  en  güzel  seslerinden   biri  olduğunu  düşünüyorum. Beni   kendimden  alıp  götürüyor   bu  melodi. Farklı   bir    alıp  götürme  eylemi ama  bu.   Bu   yağmura  ne  kadar  anlamlar  yüklüyoruz   ve  biz   insana  neler  neler  düşündürüyor. İmkansızlıkları, umudu,  hayalleri, acıları, unutulamayanları, pişmanlıkları, özlemleri, yağmurlu   bir  günde  yaşanan  acı  ve   tatlı  anıları. Bazılarının  tek  kişilik  şemsiyesine  ve  yorgun  kalplerine  yağan  yalnızlıkları. Kimisinde   ise   yağmurun  sesi  ninni  etkisi  yapıp, uyuma  isteği   uyandırsa  da   dışarıya  çıkma, kendimi  yollara atma   isteği   uyandırıyor   bende. Hiçbir şeyi umursamadan sırılsıklam  olmak, iliklerime  kadar  ıslanmak, düşünmek  için   saatlerce   yürümek,  ölmeden önce   bir kerecik    de olsa  bu  mucizevi  güzelliği  yaşamak  istiyorum. ‘’yağmur geceden al beni    yağmur seline sal beni’’   şarkısını   tebessümle  mırıldanıyorum. El   alışkanlığıyla   şemsiyemi  açıyorum  ama  hemen  sonrasında  kapatıyorum. İnsanoğlu  yağmurda  ıslanmaktan  neden  kaçar  ki?  İlginç  olan  yağmurda  kuru kalmak   değil  midir?  Bazıları yağmuru hisseder bazıları ise yalnızca ıslanır, diyorum  kendi  kendime. Ve  dışarıdayım  yağmur  şimdi  sessiz  ama  ihtişamlı  yağıyor.  Yağmur  başlayıp  sokaklar  tenhalaşınca  her  yer  benimmiş  gibi  geliyor  bana.Şiirlerde, şarkılarda en  fazla  kullanılan  kelimlerden   biri  olmasını  şimdi  daha  iyi  anlıyorum.  Şehrin   bu eşsiz   silueti   sadece  edebiyata  mı  bana  da   ilham  veriyor. Tenime    en  saf  en  duru su  değdikçe,   saçlarımı  ıslattıkça,   suyla  birlikte   beynimdeki   bütün   düşünceler, içimde  birikenler    de   akıp  gidiyor. Toprağa  düşen  yağmurun  şıpırtısıyla, ağır  ağır   yürüyorum sukunetimi  hiç  bozmadan. Doğayla  bütünleşip, suyla   aramda   duygusal  bir  yakınlaşma  başlıyor. Hayatın    bu  bitmez  tükenmez  koşuşturmasından, telaşından  ne  kadar   bunaldığımı  hissediyorum. Islandıkça   sakinleşiyorum, yaşadığımı, nefes  aldığımı, özgür  olduğumu ve  göklerden  kalbime  bir  serinlik, bir sonsuzluk  geldiğini   hissediyorum. Hayat nasıl  giderse  gitsin  içimin  umutla dolduğunu  ve  hissettiğim   her  yağmur  damlasının, insan  ruhunun  dinlemesi  için,  Allah’ın   bize  verdiği  ne  kadar  büyük   bir  lütuf  olduğunu düşünüyorum.  Her   şeyi  bir  kenara  bırakıyorum. Kafamdakileri  atıyorum.  Havanın    değişen  ve  tatlılaşan  kokusunu  içime  çekiyorum. Bence  bu  mevsimin  adı  ‘’huzur  mevsimi’’  olmalı, yeniden  hayat  bulup, ruhun  tazelendiği   mevsim.  ‘’Yağmurlu bir gündü tıpkı bu gün gibi ‘’ diyerek  anılara  dalmak  istemiyorum ama  çocukluğumun  hatıraları  da  peşimden  gelmiş. O   zaman   da  çok  severdim  yağmuru  ve  deliler   gibi  ıslanmayı. ‘’Arap  kızı ‘’  şarkısını  camın  kenarına  oturup, çocuksu  bir  masumiyetle    söylediğim  anlar  aklıma  geliyor  ve   gülümsüyorum. O  Arap   kızının  kim  olduğunu  hala  bulamasam  da  yeni  neslin  bu  şarkıyı  bilmemesine  üzülüyorum. Şimdi   de  çocukluğum  kokan  damlalarda   ıslandım, yaşlanmak  da  güzel, ıslanmak  da  aslında. Bir  yağmur  ve  bir de  benim  şimdi  caddelerde. Yeni  gelecek  mevsimin  doğum  sancıları  bunlar. Doğa   kendini yeniliyor, temizliyor,  ve toprak   yeniden  hayat  bulacak. Her  yer, evler, ağaçlar, caddeler, sokaklar  tertemiz  oluyor, alıp  götürüyor  önüne  bütün  çıkanları. İnsanoğlunun   tüm  pisliğini, çöpünü  silip  süpürüyor.Resmen  yıkıyor  bütün  şehri.  Bunu  yapmaya  okyanusların  bile  gücü  yeter  miydi acaba?   Biz  de  arınsak  bu  yağmurla, ruhlarımız  temizlenip  kirlerden durulansa.  Düşüverse  damlalar  kirli  avuçlarımıza. Kibrimizi, gururumuzu  sessizce  siliverse.Kalbi taş  parçası  gibi   olanları   yumuşatsa, kötülükleri  toprağa  katıverse. Yüreklere  de yağıp  gözleri ıslatsa, gözyaşlarımız  yağmura  karışsa, içimiz  yağmalansa. Dünyanın en temiz en saf suyuyla ıslansak  ve  onun  kadar  duru  ve   mütevazi  olsak. Hayatımız,   yağmur  gibi  temiz  ve  saf  bir  su  gibi  olsa. Her yağmurdan sonra  duyulan  toprağın o  baş  döndürücü  kokusu  gibi  güzel ve  yeni doğmuş bir bebek   gibi   berrak  olsak. Daha  az  hissedip, daha  çok  maddeleşen  bu  insanlığın  üzerine  her  yağdığında  dünyadaki  yalanı, dolanı, riyakarlığı  yok  etse.Dünyanın  ağırlığından  kurtulsak. Hepimizi  varlığımızın  özüne  döndürse. Çok  mu  şey  istiyorum acaba? Ama umut, içinde  yağmur  da  kar  da  olsa   hiç bitmeyen bahar mevsimidir  benim  için. Yağmuru  anlamak  lazım  çünkü  onda  Allah’ın  rahmeti  var. Belki  de  içime  işleyip  bana  bunları  düşündüren  de  bu  rahmet. Daha  da  fazlası  göklerden  gelen  bir  mesaj  var. Yağmur  saftır,temizdir   ve  bu  en  büyük  gerçeklik, içtenliktir. Kendimizi  değiştirmek  için  bundan  daha  iyi   gönlümüze  akan  ilahi  bir  su  var  mı ?
YAZARIN DİĞER YAZILARI