?>
23 Nisan
23 Nisan
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">İstanbul’un 16 Mart’ta işgali üzerine, Heyeti Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa, 19 Mart 1920’de yayınladığı genelgeyle “Ankara’da, olağanüstü yetkili bir meclisin toplanacağını duyurur. Genelgede, “ulusun bağımsızlığını ve devletin kurtarılmasını sağlayacak önlemleri düşünüp uygulamak üzere ulusça olağanüstü yetki verilecek bir meclisin Ankara’da toplantıya çağrılması ve dağıtılmış olan mebuslardan Ankara’ya gelebileceklerin de bu meclise katılmaları” istenir. Bu amaçla yapılacak seçimle belirlenen milletvekilleri ile dağıtılan Osmanlı Mebusan Meclisi’nden kaçarak Ankara’ya gelebilenler, ilk Meclis’te yer alabileceklerdi.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Millî Mücadele ortamında toplanan ve Mustafa Kemal Paşa önderliğinde<br />
Kurtuluş Savaşının kazanılmasını sağlayacak “Meclis” in adı, açılışından kısa süre önce yapılan bir toplantı sırasında Mustafa Kemal, toplantıdakilere, düşüncelerini sorar. “Kurultay, Meclisi Kebir” gibi cevaplar alan Mustafa Kemal’in, “Biz burada Kurultay veya Meclisi Kebir adı ile bir meclis kurarız. Fakat Türk milleti, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasını bekleyecektir” deyince, odadakiler hep bir ağızdan, “Bulduk” derler. Mustafa Kemal’in ne bulduklarını sorması üzerine, şu cevap verilir: “Yeni meclisin adını: Türkiye Büyük Millet Meclisi…”</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">23 Nisan’da “tatlı ve ılık bir bahar günü” Hacıbayram Camii’nde Cuma Namazı kılındıktan, kurbanlar kesildikten sonra; önünde “ruhani bayrakların taşındığı” büyük bir toplulukla gelinerek, İttihat ve Terakki Kulübü olarak yapılan binada, saat 13.45-14.00’te törenle TBMM açılır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Meclis, en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey’in, konuşmasıyla açılır. Şerif Bey, konuşmasında, “ulusumuzun iç ve dış tam bağımsızlık (istiklali tam) içinde yazgısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip kendisini yönetmeye başladığını bütün cihana duyurarak Büyük Millet Meclisini açıyorum” diyerek, Meclis’in amacını da açıklar.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">23 Nisan 1920, Türk milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Atatürk, 23 Nisan 1924’te ’23 Nisan’ gününün bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. Bu tarihten 5 yıl sonra 23 Nisan 1929’da Atatürk bu bayramı çocuklara armağan etmiştir ve 23 Nisan ilk defa 1929 yılında Çocuk Bayramı olarak da kutlanmaya başlanmıştır. 1979’da, yine ilk olarak altı ülkenin katılmasıyla uluslararası boyuta taşıdığımız bu millî bayramımıza, ortalama olarak her yıl kırkın üzerinde ülkeden gelen ve Türk çocuklarının misafiri olan yabancı ülke çocukları da katılmaktadır. Dünya’da çocuklarına bayram hediye eden ve bu bayramı bütün dünya ile paylaşan ilk ve tek ülke Türkiye’dir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Büyük önder Atatürk’ün düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Onlara duyduğu sarsılmaz güvenin ve büyük sevginin ifadesi olarak, millî bayramımız olan 23 Nisan’ı çocuklara armağan etmiştir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">1920 yılında Cenevre’de kurulan “Uluslararası Çocuklara Yardım Birliği”, uluslararası bir anlaşma yapılması amacıyla, ülkelerin ellerindeki çocuklarla ilgili yasa ve önemli yayınları genel bir başlık altında topluca yayınlar. O günün Birleşmiş Milletleri, Milletler Cemiyeti’nce barışçı ve mutlu toplum oluşturulması için, milletlerin uymaları gereken yaşam standartları saptanmaya başlanır. 26 Eylül 1924’de toplumların geleceklerinin temeli olan çocukların, yetişkinlerden farklı olarak ele alınıp, her türlü ihmal ve istismardan korunmasını sağlayan, beş maddelik ilk bildiri “Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi” hazırlanır.</span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Uluslararası Kızılhaç Komitesi başkanı ile İsviçre Hükümeti eski Cumhurbaşkanı Mösyö Adver’in imzaladıkları bu sözleşme Paris Eyfel kulesindeki telgrafla dünyaya duyurulur. Hemen ardından, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından da imzalanan “1924 Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi”, 1989’da 54 maddeden oluşan bugünkü Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ilk taslağı olur. Mustafa Kemal Atatürk bu metni imzalayan ilk 5 dünya liderinden birisidir. </span></span></p>
<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,"sans-serif"">Atatürk’ün dünyada benzeri olmayan bir girişimle 23 Nisan’ı Çocuk Bayramı ilan etmesi, inşa edilmekte olan bu ulusal dikkate, dünya çapında ayrı bir önem kazandırır. 23 Nisan’ı çocuklara armağan eden ulu önder Mustafa Kemal Atatürk çocukları Türk devletinin geleceği olarak belirlemişti. Ülkelerini seven, tarihine saygı duyan, devletini ileri götürmesini istediği çocuklarına oldukça önem vermiştir. Atatürk’ün çocuklara ve çocuk haklarına verdiği önemi ve hassasiyeti görmekteyiz. Bizler bu mirasın hazineleriyiz ve bize bu kadar değer ve merhamet eden geçmişimize ve Atatürk’e hürmetlerimizi sunarız.</span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI