?>

Ağustos Böceği

Ağustos Böceği

Alper Duran

4 yıl önce

<p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Bir tarlaya ekilen tohumdan başka bir &uuml;r&uuml;n beklemek, şaşkınlıktır. <em>&ldquo;İnsan ne ekerse onu bi&ccedil;er.&rdquo;</em> Ve dahi hangi nispette emek verirse, o &ouml;l&ccedil;&uuml;de hasat kaldırır. Toplumlarda, bu duruma paralellik g&ouml;sterir. Bir cemiyete hasredilen mesainin kesafeti ve mikyası, kendini pek kısa bir m&uuml;ddette tebar&uuml;z ettirir. Zira toplumlar tarla, fertler tohum ve onları ekerek bakımını yapanlar ise, ulema ve &uuml;mera z&uuml;mresidir. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Bug&uuml;n İslam d&uuml;nyasının en &ouml;nde gelen &ccedil;ıkmazlarından biri de, ağustos b&ouml;ceği hik&acirc;yesinde olduğu gibi ekmediğini bi&ccedil;me arzusu ve &ccedil;alışmadığını kazanma beklentisidir. M&uuml;sl&uuml;manların bir zamanlar riyaset ettiği ilim ve fen sahasında, son iki-&uuml;&ccedil; asırdır geride kaldıkları su g&ouml;t&uuml;rmez bir ger&ccedil;ektir. Bu durumun bir&ccedil;ok nedeni vardır. İşin sırrı da, bu sebeplerde saklıdır. İşte i&ccedil;inde bulunduğumuz şeraitten yola &ccedil;ıkarak iki ana g&ouml;r&uuml;ş bizi girdaba sokmaktadır. Bazılarımız, batıyı y&uuml;celtip kendimizi tenkit etmekten başka bir adım atmamakta; bazılarımız ise ge&ccedil;mişin muvaffakiyetlerinden dem vurup orada kalmaktadır. Sonu&ccedil; olarak kimimiz b&uuml;y&uuml;k bir aşağılık kompleksi duymakta, kimimiz de hamasi ve tahass&uuml;r ifadeleriyle olduğumuz yerde saymaktayız. Bizler b&ouml;ylesine malayani şeylerle oyalanırken, fen ve teknikte ileride olanlar, mesafeyi daha da a&ccedil;maktadır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İslam coğrafyası ziyadesiyle verimli ve m&uuml;mbit topraklardır. Bu toprakları şenlendirecek, kalkındıracak ve terakki ettirecek yeterli bir insan kalitesi mevcuttur. H&acirc;lihazırda hemen her yerde kardeşlik hukukuna mugayir bir manzara olsa da, bu menfi atmosferi ortadan kaldırmak pek&acirc;l&acirc; m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Aleyhimizde olan vaziyetimizi lehimize &ccedil;evirmek i&ccedil;in, M&uuml;sl&uuml;manlığımızı şuur safhasına y&uuml;kseltmemiz icap eder. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &uuml;zerimizde g&ouml;r&uuml;nen iman mefhumu, i&ccedil;i boş bir kategorik konuma d&ouml;n&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. Nefesimizi ondan almıyor, varlığımızı ona adayamıyoruz. Haliyle bize hayat veren aidiyetlikten uzak kaldık&ccedil;a, eyleme ge&ccedil;mek yerine nutuklarla vakit kaybediyoruz. Her vakit kaybı ise, bizi başladığımız noktaya avdet ettiriyor. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">İslam d&uuml;nyasının hal&acirc;sı i&ccedil;in, sayısız metot zikredilebilir. Sorun y&ouml;ntemin fazlalığı değil, her cenahın kendi istikameti ve cihetinin yeg&acirc;ne usul olduğu hususunda inat etmesidir. Herkes kurtuluşu kendi flaması altında g&ouml;rmektedir. Bu durum, &ccedil;oğu zaman karşısındakini tahkir ve tekfire s&uuml;r&uuml;klemektedir. H&acirc;lbuki <em>&ldquo;inananlar kardeştir&rdquo;</em> ilahi buruğuna sarılmak yerine, bizi k&ouml;kten ayırmak i&ccedil;in kurgulanan amiller &uuml;zerinde ısrar edilmektedir. M&uuml;sl&uuml;manların başka bir &ccedil;ıkmazı da, yaşadığı sıkıntıların hi&ccedil;birini &uuml;stlenmeden c&uuml;mlesini başkalarının &uuml;zerine yıkmasıdır. Filvaki garbın kararg&acirc;hında ve afakında, bizi m&uuml;temadiyen m&uuml;stemleke edip y&ouml;netme planları bir hakikattir. Bunlar başta siyonist ve emperyalist odaklar marifetiyle kurgulanıp tatbik edilmiştir ve dahi edilmektedir. Lakin bu ger&ccedil;ekten hareketle zaman zaman tec&acirc;h&uuml;l etmekteyiz. D&uuml;şmanın hilelerinin yanında bizimde bir hayli zaafımız, iradesizliğimiz ve tembelliğimiz mevcuttur. Bunlardan sıyrılıp M&uuml;sl&uuml;manlığımıza idrak heyecanını verdiğimizde, evelallah dağlarımıza &ccedil;&ouml;ken karlar erimeye başlayacaktır.</span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">&ldquo;İnsana ancak &ccedil;alıştığının karşılığı vardır.&rdquo; </span></span></em><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">Bu nedenle, M&uuml;sl&uuml;man &ouml;ncelikle kendisini doğru tanımlayan kavramlara y&ouml;nelmelidir. Farklı uğraşlar, bizi biteviye meşgul etmekte ve fetret devri girdabında &ouml;ğ&uuml;tmektedir. Haliyle i&ccedil;inde bulunduğumuz ahvalin farkına varıp silkinmemiz lazım gelir. Anadolu&rsquo;nun t&uuml;mevarım anlayışını yansıtan kadim bir benzetmesi vardır. <em>&ldquo;Herkes kendi kapısının &ouml;n&uuml;n&uuml; temizlerse, b&uuml;t&uuml;n mahalle temiz olur.&rdquo;</em>&nbsp; Ger&ccedil;i bu bakış a&ccedil;ısının da, tenkit edildiği vakidir, fakat s&ouml;yleyenlerin niyeti tevillerin &ouml;tesindedir. İşte bu teşbih &ccedil;er&ccedil;evesinde, herkes kendi evinden başlamalıdır. Lakin bu başlangı&ccedil; evi, vicdanın yer aldığı g&ouml;n&uuml;l evidir. Hırsların ve hasımlığın eritildiği kalbin merkezidir. Daha sonra maiyetinde olanlarla devam etmelidir. Herkes &ouml;z&uuml;n&uuml; ve ailesini selamete &ccedil;ıkarmaya gayret ettiğinde g&ouml;r&uuml;lecektir ki, eleştirdiğimiz gen&ccedil;lerimiz gıpta ettiğimiz nesil haline d&ouml;n&uuml;şecektir. Topluma bahar rayihası gelecek ve sohbetlerimiz peygamberi esintilerle ferahlayacaktır. Kendimize ve sorumlu olduklarımıza emek harcamak mecburiyetindeyiz. Kanatlarımızın olması u&ccedil;mak i&ccedil;in k&acirc;fi değildir. Onları doğru bir surette kullanmak ve &ccedil;ırpmak iktiza eder. Aksi halde ekmeden, bi&ccedil;meyi bekleyen şaşkınlığımız devam eder.&nbsp; Ceht etmediğimiz m&uuml;ddet&ccedil;e pejm&uuml;rdelikten ulu bir mertebeye y&uuml;kselemeyiz. H&acirc;lbuki M&uuml;sl&uuml;manın layık olduğu paye, izzet ve y&uuml;celik tarlasıdır. </span></span></span></span></p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify">&nbsp;</p> <p style="margin-left:0cm; margin-right:0cm; text-align:justify"><span style="font-size:11pt"><span style="font-family:Calibri,sans-serif"><span style="font-size:12.0pt"><span style="font-family:&quot;Times New Roman&quot;,&quot;serif&quot;">H&uuml;rmet, saygı ve ikram, inancın şualarındandır. Rahatlık hayalleriyle bu r&uuml;tbeye erişmek, kabil değildir. İlmin kaynağı olan Kur&rsquo;an-ı Kerim&rsquo;den beslenenlerin her sahada en &ouml;nde olmaması şayan-ı hayret edilecek bir durumdur. Demek ki tarlada/toplumda, tohumda/fertlerde ve onu ekip bi&ccedil;enlerde/ulema ve &uuml;merada; yanlış yahut eksik giden bir şeyler var. Bu aksaklığı tespit ve tedavi etme y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;ğ&uuml;, hepimizin omuzlarındadır. &nbsp;</span></span></span></span></p>
YAZARIN DİĞER YAZILARI