Ahlaklı ve Dürüst Olmak Vatandaşlık Görevidir

Orhan Arslan

3 yıl önce

Hayatımızın her alanında ahlakın yaşanabilir olarak hayata geçmesi gerekmektedir. Toplumun her kademesinin böyle bir duruma ihtiyacı vardır. Öncelikle eğitim kurumlarında yıllardan beri, ihmal edilen ahlaki davranışların tanıtımının yapılarak, hayata uygulanabilir hale getirilme çabalarının olmayışı her alanda ahlaki çöküntüyü beraber getirmiştir. Bu anlamda her meslekten adamın eğitim kurumlarında yetiştiğini düşünürsek, ahlaki eğitimin temelinin burada uygulanabilir olarak verilmesinin önemini daha iyi anlamış oluruz. Ahlaklı ve dürüst insanların çoğunlukta olduğu toplumlar, daha sağlıklı toplumlardır. Yüce peygamberin mesajında açıkça belirttiği üzere kendisinin güzel ahlakı yaşanabilir, olarak tamamlanması için; gönderildiğini söylemektedir. Hayat için ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. İnsan, hayatının tamamını ahlaklı, dürüst, samimi, her türlü kötü düşüncelerden uzaklaşmış bir konumda olması içi çaba sarf etmelidir. Bu kişisel hayatımızdan, ticaret hayatımıza kadar her alanda olmalıdır. Herkes önce sizi; dürüst, samimi, candan, ahlaklı insan diye tanımlamalıdır. Böyle bir tanımlanma olması için, bunu sizin, tavır ve davranışlarınız belirleyecektir. Kısacası bunu hak etmek gerekir. TOPLUMSAL HAYATTA İSE; öncelikle Devlet yönetmeye talip olan insanların, ahlak ve dürüstlük konusunda çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Doğru sözlü, güvenilir, sözünün eri, dürüstlük kavramları özellikle siyasetçilere çok yakışır. Halkımızın böyle bir beklentisi vardır. Siyasetçilerden bu özellikleri her zaman, taşımalarını istemektedirler. Oldukça önemli bir konudur. Halkımız, bu özellikleri seven siyasetçileri mutlaka takdir edecektir. Hal böyle iken, bazı siyasetçilerin dili çok rahatsız edici olmaya başlamıştır.  Özellikle seçmene küfür, tehdit, aşağılama, hiç de siyasi kimlik taşıyan insanlara yakışmayan davranışlardır. Hatta bazılarının cinsel taciz ile anılması, halkın vekillere olan, seçilmişlere olan sevgisini, saygısını azaltmaktadır. Bazı seçilmişlerin yolsuzluk ile, ihale yanlışları ile, görevini yerine getirememekle anılması kabul edilebilir, bir durum değildir. Çünkü, o makamlara bazı sözleri, vaatleri vererek gelmişlerdir. Temsil hakkını üzerlerine almışlardır. Adı üstünde vekildirler, vekil... Kısacası insanların emanetini yüklenmişlerdir. Oldukça ağır bir yüktür. Allah korusun... Yine bazı siyasetçilerin vatan hainliği ile itham edilecek kadar, savrulması ise, asla kabul edilemez. Üstelik bağlı olduğunuz Devletin değerlerine bağlı kalacağınıza namusunuz üzerine yemin etmişsinizdir. Seçilmişlerin bu davranışları başta parlamenter sisteme, demokrasiye, çok büyük zarar vermektedir. Bir anlamda seçilmişler, ayaklarına kurşun sıkmaktadırlar. Halkın güvenini sarsmaktadırlar. Halkın nazarında parlamenter sistemin güvenirliğinin yitirilmesine neden olan davranışlardan kaçınmak gerekir. Bu hal Ülkeye yapılan en büyük yanlışlardan biridir. Bunun olumsuzluğu vesayetin ortaya çıkarılmasına neden olur. O ise, kabul edilecek bir durum değildir. Ülke sevgisi söz ile değil, icraatla ortaya çıkar. Herkes yaptığı eserine Ülke için, ortaya koyduğu gayretine baksın yeter...