Allah kimseyi yerinden yurdundan etmesin. Ne kadar mecburiyetten de kaynaklansa zor. Cidden zor. Mülteci olmak ya da zorunluluktan misafir olmak, çünkü bugünlerde Sivas´ta pek konuşulmasa da büyük şehirlerimize çok konuşulan zaman zaman sıkıntıların da yaşanmasına sebep olan  ?Suriyeliler? meselesi var. Mesele diyorum zira Suriye´de içi savaşın çıması ve bu insanların Türkiye´ye gelmeye başlamasıyla birlikte faturayı en çok ödemek zorunda kalan ülke biz olduk. Irak´ın faturasını da biz ödemiştik(!) Hatırlayın o zaman ki Zatı Muhterem Devlet Büyüğümüz, kimden bahsettiğimi tabii ki hatırladınız. Turgut Özal´dan bahsediyorum. Bir koyup, üç alacağız demişti, değil mi? Sonuç ne oldu? Tam tersi oldu. Amerika´nın değirmenine su taşıyıp durduk. Demek istediğim bu Amerika´yla oturup konuşurken dikkatli olmak zorundayız. Adamların niyeti belli.  Artık bizim de Amerikalılara bazı şeyleri net ve yüksek perdeden ifade etmemiz lazım. Cumhurbaşkanımızın, ?Fırat´ın doğusuna gireceğiz. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Kusura bakmayın.? Demesi gibi. Her konuda muhataplarımıza net olma ve net mesajlar verme vakti geldi, geçiyor bile. Bazı yazar çize takımının sırf yalakalık olsun meseleyi insanlık sorununa indirgemeye çalışması ve sanki ortada bu konuyla ilgili hiç sorun yokmuş gibi konuşmasını bilemiyorum sizlerin takdirine bırakıyorum. Evet, katılıyorum Suriyelilerin içerisinde bulunduğu durum ve şartlar ağır. Ama bu sorun eğer benim kendi vatandaşımı etkilemeye başlamışsa kimse kusura bakmasın. Önce benim kendi insanım. Kendi vatandaşım. Hele hele bu sorunu gazeteci ve entellektüel geçindiğini zanneden yazarçizer tayfasının ?Mülteci? olarak yansıtma çabasına ve arayışına girmesi, eğer bunu bilerek yapıyorlarsa bunun adı gaflet. Yok bilmeden yapıyorlarsa bunun adı kusura bakmayın ama yalakalık- işgüzarlıktır. Siz, eğer bu 5 milyon insana mülteci derseniz, o insanların her türlü ihtiyaçlarını ve isteklerini gidermek zorunda kalırsınız. Bunun bir defa bilinmesi gerekir. Konuşurken ve yazarken de ne konuştuğumuza ve ne yazdığımıza dikkat etmek zorundayız. Bana göre ülkemizde bulunan Suriyelilerin adı zorunluluktan gelmiş, misafir insanlardır. Bu meseleye bu şekilde yaklaşmak lazım.  Kaldı ki Türkiye yolgeçen hanı değildir. Türkiye´ye her elini, her kolunu sallayan giremez.  Girmemelidir de! Biz, Sivas olarak yoğunluklu bir Suriyeli akını ile karşılaşmadık. Ancak sınır illeri ile büyük şehirlerimizde bu konu artık inanın bana pek yazılıp, çizilmese de sorundur. Ekonomik yaşamın giderek ağırlaşmaya başlaması, Türkiye´de bu konuyu sık sık gündeme getirip, tartışmaya açacaktır. Bundan kaçış yok. Umarım, Suriye konusu bizim istediğimiz gibi çözülür. Yoksa faturasını daha ağır ödemeye başlayacağız?