Bazen hiç farkında olmadan aklımıza gelen düşünceler yanlılık içerebiliyor. Bu düşünceler çoğu zaman gerçeklikten uzak olabiliyor. Bunun temel sebebi çoğu zaman öğretiler, geçmiş yaşantı veya kişilik özellikleri diyebiliriz. Bahsettiğim bu yanlılıkları beraber inceleyelim ve okurken bir yandan bunu yapıyor muyum diye düşünün. Çoğu tanıdık gelebilir. Örnekler üzerinden aktarıyor olacağım. Hadi başlayalım.
Büyütme ve küçültme: bir öğrenci düşünelim. Biri matematik diğeri tarih olmak üzere iki dersin sınavına giriyor. Matematikten yüksek tarihten düşük not alıyor ve sonrasında şöyle bir değerlendirme yapıyor matematik zaten kolaydı tarihte çok başarısızım. Burada fark etmenizi istediğim başarıları görmezden gelen başarısızları ise oldukça abartan bu tavır sizi başarısız hissetmeye diğerlerine kıyasla aşağıda görmeye itebilir. Olması gereken ise başarılarınızı görüp kendinizi taktir etmeyi bilmek ve başarısızlıklarınız için kendini yerden yere vurmayı bırakmak.
İkili (hep ya da hiç biçiminde) düşünme: bir arkadaşınız tarafından yapıcıda olsa bir eleştiri aldığınızda beni sevmiyor gibi bir düşünceye kapılıyor musunuz? Bu düşünce tarzı hislerinizi uç noktalarda yaşamanıza sebebiyet verebilir. Bilişsel olarak mükemmele odaklanmış insanlar en ufak yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda bunu başarısızlık ve yetersizlikle açıklamayı tercih eder. Halbuki mükemmel olmak insanın doğasıyla oldukça zıt düşen bir kavramdır. Mükemmel olmakla ilgili kaygılar hayatı zorlaştıran bir konumdadır. Mükemmel değilsen bile başarısız değilsin.
Felaketleştirme: işlerini yetiştiremeyen bir çalışan düşünelim. Patron gün sonunda odasında bir görüşme yapmak istediğinde bunu eyvah kovulacağım şeklinde yorumlamak durumu felaketleştirmekten başka bir şey değil. Hep en kötüsünü düşünme, en kötüsünü çağırmak veya zihninde bunu canlandırmak felaketleştirme senaryolarıdır. Klasik dolu bardak boş bardak örneğinde hep bardağın boş kısmını görenler günlük hayatında felaketleştirme düşünce yapısını benimsemiş olanlardır.
Olmalı ifadeleri -meli -malı düşünce tarzı: herkesi memnun etmeliyim gibi düşüncesi olan biri bunu gerçekleştiremediğinde kendini suçlayan şekilde düşünür ve konuşur. Herkesi memnun etmek gerçekçi bir hedef olmadığından gerçekleştirmesi de bir o kadar zahmetli ve pek de mümkün değil. İnsanlar haksızlık yapmamalı ya da adaletli olmalı gibi bir düşünce, aksi yaşanan bir durumda kişinin hayal kırıklığına uğramasına ya da öfkelenmesine sebebiyet verebilir. Olması gereken ise bazı insanlar adaletlidir bazıları ise değildir şeklinde düşünce tarzını benimsemek.
Zihin okuma: uzaktan selam verdiği arkadaşının onu görmemesi sonucunda görmezden gelindiğini düşünerek benden hoşlanmıyor, beni adam yerine koymuyor gibi düşünme tarzı örnek verilebilir. Yaşadığı olayı sorgulamıyor ve bir diğeri hakkında düşünüp, karar veriyor. Bırakalım herkes kendi adına düşünüp kararlar alsın.
Duygudan sonuca ulaşma: korktuğuma göre tehlikeli bir durum var şeklinde yorum yapma diyebiliriz. Aslında düşüncelerimiz sonucunda bir duyguya kapılırız. Duygularınız düşüncelerinizi etkilediği taktirde durup kendinizi daha gerçekçi bakmaya teşvik edin.
Etiketleme: oğlu ders çalışmadığı için benim oğlum tembel diyen bir anneyi düşünelim. Tembel bir etikettir ve hemen hemen her alanda başarısızlığı ifade eder. Olması gereken benim oğlum ders çalışmıyor diyerek durumu objektif olarak dile getirmektir.
Bu paylaştığım bilişsel süreçlerle alakalı artık bir farkındalığa sahipsiniz. Farkındalık bilinç düzeyinde gerçekleşir. Bilinç düzeyinde olan bu bilgileri uygulamaya koymakta gecikmeyin. Kendinizi taktir etmeyi unutmadığınız bir hafta olsun.
İnstagram: psikolog_aysebetulgok